18.bölüm

126 8 0
                                    

Duru'dan

Olaydan sonra evlerimize gönderilmiştik. Bende Merve'nin Bahar'a vereceği cezayı merak ettiğimden Melikegile gelmiştim ve Merve hayatta Bahar'ın en nefret ettiği şey olan temizlik cezası vermişti. Bahar tüm evi baştan sona temizleyecekti. Çoktan başlamıştı zaten. Melike ben Merve ise koltukta oturmuş düğünden bahsediyorduk. O sırada Bahar'ın koltuğa atlamasıyla çığlık attım. Hayvan ya vallahi hayvan. Bahar kafasını geriye yatırarak
- " Bu ev ben ölene kadar kirlenmeyecek. Kirletenin kellesi uçurulacaktır.Kraliçenin yani benim fermanımdır."dedi. Melike Bahar'ın kafasına yastık fırlatarak
-"Biz yapınca kirlet kendin yapınca kirletenin kellesini hallet.Oldu canım"dedi. Bahar oflayıp
- " Tamam pes ediyorum. Uykum var benim iyi geceler"diyip ayağa kalktı ve odasına yöneldi. Bende biraz daha oturduktan sonra eve gitmek için vedalaştım.

4 gün sonra DÜĞÜN GÜNÜ:)
Duru'dan

Merve'yle aynanın karşısında kendimizi inceliyorduk. İkimizde çok güzel olmuştuk. Evet belki ben severek evlenmiyordum ama Merve severek evleniyordu. En azından o mutlu olacak. İçeri Bahar ve Melike girdi. Onlarda elbise giymişti ve gerçekten güzel olmuşlardı. Bahar hala Merve'ye sinirliydi. Tüm evi ona temizletmişti. Tabi böyle bir günde trip atacağını sanmıyorum. Bahar boğazını temizleyip
-"İkinizde çok güzel olmuşsun. Ama yanınızda penguen kılıklı adamlar duracağını düşününce berbetsınız."dedi. Merve gülüp
- " Penguen kılıklı adamlar hımmm iyiymiş. Bundan sonra bende bunu kullanıyım ya"dedi elini çenesine koyarak. Melike kafasını geriye yatırıp sabır diledikten sonra
-"Onu bunu boşverinde. Şimdi o penguen kılıklı adamlar dediğiniz şahıslar gelecek."diyince Bahar Melike kınarcasına bakarak
- " Bir kere onlar şimdi gelmeyecek. İlk baş Gökhan abi gelecek. Vallaha yakışıklı olarak bir tek düğünde o var. Şanslısınız ki ilk baş onun koluna gireceksiniz.Bari biraz bakarlar size. " dedi. Melike Bahar'ın kolundan tutarak
-"Peki çok bilmiş. Bizimde şimdi burdan çıkmamız gerekiyor bunuda biliyor musun?"dedi. Bahar
- " Tabikide biliyorum. Haydi çıkalım"diyip kapıyı açtı ve çıktı. Melike bize dönüp
- " Düğün mahvolursa bunun yüzünden olur"dedi gülerek. Bahar kapının ardından bağırarak
- " Hala burdayım duyabiliyorum"dedi. Melike omuz silkip dışarı çıktı.Merve bana dönerek
- " Savaş'ı seviyor musun?"dedi. Ne diyeceğimi bilmiyordum.Doğru söylesem yada yalan atsam.Offf ikiside birbirinden biter. Şu an resmen suyun altındayım ve suyun üzerinde beni öldürmek isteyen kişiler var. Suyun altında kalsam ölücem suyun yüzeyine çıksam yine ölücem. Çaresizlik insanın işte tamda bunu hissetiği zamandır. Doğruları birine anlatmaya ihtiyacım var. Bu yüzden derin bir nefes aldım ve
-"Aslında ben Sav-"söyleyemeden kapı çalındı. Sanırım babam gelmişti.
-"Gellll"dedim. İçeri tahmin ettiğim gibi babam girmişti.
- " Kızlar hazır mısınız?"dedi. İkimizde onaylayınca babamın sağ koluna ben sol kolunada Merve girdi. Kapıyı açıp dışarı çıktık. Savaş ve Utku abi ileride bekliyordu. İkiside siyah takım giymişlerdi. Babam bizi yanlarına ilerletip
-"Kızlarım size emanet"dedi. Savaş kafasını salladı. Utku abi ise "bize güvenin"dercesine gülümsedi. Babam bizi onları teslim edip gülümsedi ve yanımızdan ayrıldı. Merve Utku abinin koluna girerken bende Savaş'ın koluna girdim. Savaş kulağıma eğilerek
- " Unutma bizimkisi İNTİKAM EVLİLİĞİ " dedi. Ya ne intikamı ben ne yaptım sana be. Bir şey demedim. Dışarı çıktık. Kapının önünde iki tane gelin arabası vardı. Plaka yerlerinde "Rahat Battı Evleniyoruz","Babası Vermeseydi Kaçırırdım", "Allah Bize Kolaylık Versin","Bindik Bir Alamete Gidiyoruz Kıyamete" yazıyordu. Ben gülümserken Savaş
- " Gülümse bakalım. Yine hatırlatıyorum hayatı sana zehir edicem."dedi. Anlaşılan bu günümü berbat edecekti. Sessizce
-"Bu günümü berbat mı edeceksin? Sevmesek bile hayatta kırk defa evlenmiyoruz"dedim.
- " Sadece bu gününü değil her gününü berbat edicem."dedi. Arabalara bindik. Bizim arabayı Atakan kullanıyordu.Atakan'ın yanında Melike oturuyordu. Sanırım diğer arabayıda yani Mervegilin gelin arabasınıda Kıvanç kullanıyordu. Atakan arkasını dönerek
-"Arabaları hazırlamak bana kaldı. Nasıl olmuş?"dedi. Savaş
-"Belli oluyor zaten."dedi. Atakan Savaş'a yüzünü buruşturup bana baktı cevap bekler gibi. Bende gülümseyip
- " Çok güzel olmuş."dedim. Atakan'da gülümsedi. Tam bir şey söyleyecekken arkadan korna sesleri geldi. Arkaya bakınca Kıvanç'ın korna çaldığını gördüm. Sanırım artık ilerleyin demek istiyordu. Atakan
- " Hemen çatladı"dedi ve arabayı çalıştırdı. Düğün yerine gelene kadar kimse konuşmamıştı. Melike'nin morali bir şeye bozulmuş gibi duruyordu ama nasıl olsa öğrenirim. Arabadan indik. Savaş tekrar koluma girdi. Melikeyle Atakan'da arabadan indi. Melike mor ve lila renkleriyle olan bir elbise giymişti.Elbise mor belindeki kuşak ise lilaydı. Eşarbıda mordu. Güzel olmuştu. Atakan ise beyaz gömlek siyah pantolan giymişti. Siyah kravat takmıştı.Ama tam sıkmamış yarısına kadar çekmişti kravatını. Gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı. Siyah deri ceket giymişti. Ne yaptığını anlamadım. Serseri mi iş adamı mı derseniz. Sanırım ikisinin karışımı ama oda çok tatlı ve yakışıklı olmuştu. Sürekli gülüp kahkaha atıp duruyordu. Bunu Savaş'ta söylemişti sessizce. " Nasıl bunlar olduktan sonra gülebiliyor"demişti. Ne olmuştu ki? Melike'de zaten somurtup duruyordu. Utku abiyle Merve'de yanımıza geldiler. Arkalarında Bahar ve Kıvanç vardı. Bahar saksı mavisinin üzerinde siyah kemeri olan bir elbise giymişti. Saçlarını sadece düzleştirmişti ve önlerden hafifçe alarak arkadan siyah bir tokayla tutturmuştu. Kıvanç ise siyah kot pantolon, beyaz gömlek. Onunda ilk iki düğmesi açıktı. Atakan'la kardeş olduklarını gerçekten ortaya koyuyorlar. Serseri misiniz iş adamı mı? Savaş
- " Hadi içeri girelim"deyince onayladık. Melikegil bizden önce düğün salonuna girdiler. Sanırım biz içeri girince fotoğraf çekeceklerdi. Salondan içeri girince bir şeyleri ansızın patlatınca Savaş
- " Hay ben sizin"dedi sessizce. Sanırım beklemiyordu. Gerçi bende beklemediğimden biraz korkmuştum. Utku abininde dudakları oynuyordu. Sanırım oda sövüyordu ve beklemiyordu. Herkes alkışlarken ve Atakanla Melike'de bizim fotoğraflarımızı çekiyordu. Masalara ilerledik. Savaş sandalyemi çekince bir an şaşırdım ve Savaş'a bakarken Savaş
- " Merak etme jest yapmıyorum. Şu an herkes bizi birbirini seven çift olarak biliyor. O yüzden şimdi otur şuraya ve gülümse."dedi. Jeton düşünce oturdum. Savaş'ta yerine oturdu.Bahar'ın bizim yanımıza doğru geldiğini gördüm. Yanımıza gelince kulağıma eğilerek
- " Melike'ye ne olduğunu biliyor musun?"dedi. Kafamı olumsuzca salladım. Oda kafasını sallayıp
- " Dur ben bir sorayım"dedi.
- " Banada haber ver"dedim. Kafasını sallayıp yanımızdan uzaklaştı. Savaş
- " Ne dedi Bahar?"diyince ona döndüm.
- " Boşver"dedim. Savaş'ta bana dönerek
- " Söylüyor musun? Ben mi öğreneyim?"dedi tek kaşını kaldırarak. Gözlerimi devirip
- " Melike'nin morali bozuktu. Neden bozuk olduğunu soruyordu."dedim. Sinirlenmişti
-"Bir zahmet biraz morali bozuk olsun"dedi hafiften bağırarak. Ne demek bu ya? Neden Melike'nin morali bozuk olacakmış?
-"Neden ki?"dedim. Savaş gözlerimin içine bakarak soğukça
- " BOŞVER"dedi imalı olarak. Gözlerimi tekrar devirdim. Savaş derin bir nefes aldı. Şimdi niye sinirlendi.
- " Niye sinirlendin yine?"dedim. Savaş
- " Bir daha bana gözlerini devirme"dedi. Allah'ım takıntıya bak ya. Bana göz devirme bana bağırma. Tipe bakya. Kendini beğenmiş. İnşallah yaşlanmadan o saçların dökülür, yüzün buruşur, kızlar seni görünce kaçar, gözlerini kuşlar gagalasın, ölünce mezarını hayvanlar tuvalet olarak kullansın.Ay beni günaha sokacak be tövbe tövbe Yarabbim. Beddua döner döşer söyleyen kişiyi bulur. Tövbe tövbe. Savaş bana dönüp
- " Beni izlemeyi bıraksan diyorum. " diyince hala ona baktığımın farkına vardım ve önüme döndüm. Yan tarafımızda bir masa daha vardı. Orada da Merve'yle Utku abi oturuyordu. Merve bir şey söylüyor gibiydi ama Savaş'ın sanırım idolü olan Utku abi onu dinliyor gibi gözükümüyordu. Ya da dinliyor cevap vermiyordu. Çünkü arada bir sırıtıyordu. O sırıtınca Merve sinirden kuduruyordu. Sanırım Utku abi Merve'yi sinir etmeyi seviyor. Onların bu hallerini gülümseyerek baktım ve etrafı incelemeye başladım. Anlatmaya gerek yok. Sonuçta Utku ve Savaş ARAS' ın düğünü olacak. Çok pahalı olduğu belli olan bir yerdi. Neredeyse 1000 kişinin sığacağı sayıda masalar ve sandalyeler var. Neredeyse her şey beyaz ve bebek mavisi. Ben Savaş'ın siyahın ve grinin hakim olduğu bir yer seçeceğini düşünüyordum açıkçası. İlk gördüğümde annemin terliğini gördüğümdeki korku ve şaşkınlığı hissetmiştim. Tamam ya anne terliği gördüğünüzde ki o korku ve şaşkınlığın yerini hiçbir şey tutamaz. Ama yinede siyaha aşık olan birinden beyaz ve mavi bir yer,bir şey seçmesini beklemezsiniz heralde. Nikah memurunun geldiğini görünce Savaş ayağa kalktı ve tabiki bende. İki tane nikah memuru vardı. Biri Mervegilin masasına ilerlerken diğeri bizim masaya ilerledi. Utku abi bizim masaya yönelen nikah memuruna bağırarak
- " Sen bizimkisini kıyacaksın"dedi. Ne alaka ya. Savaş'ta kaşlarını çatarak
- " Hayır abi. Ne olacak sanki? Buyrun siz memur bey"dedi. Bizim masayı işaret ederek. Utku abi ellerini kafasına vurarak
- " Allah'ım yardım et"dedi ve sandalyesine oturdu. Niye ki???

İNTİKAM EVLİLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin