20.bölüm

209 9 4
                                    


Duru'dan

Şu an Savaş'la onun arabasındaydık. Doğan amcanın ( Savaş'ın babası ) aldığı eve gidiyorduk. Sessizlikte rekor kırıyorum. Ben tamı tamına 10 dakika 25 saniyedir hiç konuşmuyorum. Ve artık dayanamıycam başlıyorum. Çünkü sesli konuşmazsam kendi kendime içimden konuşuyorum. Şu an olduğu gibi ve delirmem böyle gidirse uzun sürmez. Derin bir nefes alıp
- " Savaş"dedim. Savaş kısa bir süreliğine bana bakıp geri önüne döndü ve
- " Hı"dedi. Odun insan bir efendim falan der. Neyse uzatmıyım ben.
-"Neden evlendiğimizi banada anlatacak mısın?"dedim. Savaş oflayarak
- " Öğrenince ciddi anlamda rahatlıyacak mısın?"dedi bir yandanda tek kaşını kaldırarak. Kafamı sallayarak
- " Evet"dedim. Savaş
- " Peki o zaman"dedi ve arabayı sağa çekti.
-"Baban dedenin isteğiyle benim annemle evlenecekti. Annem babanı seviyordu. Ama baban annemi sevmiyordu. Annemle evlenmeden senin annenle kaçtı. Annem babana sinirlenip benim babamla evlendi ve ben dünyaya geldim. Annem hiç bana sevgisini vermedi. Sırf babamın kanını taşıdığım için. Çünkü o senin babandan çocuk istiyordu. Ama babamla boşanmıyorlardı.2 yıl sonra annenin ölüm haberini aldık. Deden babanı annem evli olduğundan teyzemle evlendirdi. Annemle teyzem önceden çok iyi anlaşırken teyzem babanla evlenince annem teyzeme kin beslemişti. Kendinin evli olduğunu düşünmeden babanın peşinden koşuyordu. Baban kabul etmiyordu. Bir gün babam iş gezisindeyken sadece evde benle annem vardı. Annem babanı arayarak benim hastalandığımı hastaneye götürmesini istedi. Hasta falan değildim. Baban beni çok seviyordu. Bende onu babam yerine koyuyordum. Baban evimize gelmeden annem giysi dolabından bir şey almıştı. Küçük olduğumdan ne olduğunu anlamamıştım. Kapı çalınca kapıyı açtı. Baban gelmişti. Benim hasta olmadığımı görünce annemle tartışmaya başladılar. Annem bir ara dolaptan aldığı şeyi çıkartarak kendine doğrulttu. Silahtı o doğrulttuğu şey. Baban beni odama gönderdi. Yatağıma çıktım. Kulaklarımı kapatıp ağlamaya başladım. Bağırma sesleri geliyordu. Birden patlama sesi duyunca yatağımdan çıkıp salona koştum. Annem yerde yatıyordu. Babanın elinde silah vardı. Annemin yanına gidip kalkması için bağırıyordum. Küçük olduğumdan ne olduğunu anlamadan annemi uyandırmaya çalışıyordum. Baban kıpırdamadan duruyordu. Tam o sırada kapı açıldı ve içeri babam girdi. Bir süre olanları anlamaya çalıştı. Sonra hemen yanıma gelip beni kucağına aldı ve odama götürdü. Kısa bir süre sonra polisler geldi. Babanın yaptığını hiç düşünmedim. Yıllarca babanı hiç suçlamadım. Ama babam bir gün beni yanına çağırıp o gün annemi öldürenin baban olduğunu söyledi ve artık İNTİKAM almam gerektiğini söyledi. İntikamın en acısı insanın canını yakmaktır ve onun canı sensin. Yanacak olan kişide otomatikmen sensin. Şimdi gerçeklerle daha fazla acı çekeceksin ve inan bunu yapacak kişi yani ben bundan zevk alacağım. Tabi babanın her gün acı çekişini izleyerekte."dedi. Savaş sen nasıl bir şeysin ya. Babam öyle bir şey yapamaz. Nasıl buna olanak verebildi? Savaş bir süre yüzümü inceledikten sonra cevap vermeyeceğimi anlayınca arabayı çalıştırdı. 10 dk kadar daha yol aldıktan sonra 2 katlı bir evin önünde durduk. Yol boyunca Savaş'ın anlattıklarını düşünmüştü. Ama inkar edip onu bu düşünceden vazgeçirmem gerektiğini bilsem bile konuşmamıştım. Arabadan indik. Savaş benden önce davranıp önümde ilerleyerek kapıyı cebinden çıkardığı anahtarla açtı ve içeri girdi. Bende peşinden girip çelik kapıyı çarptım. Savaş
- " Git evi dolaş"dedi. Kafamı sallayıp evi dolaşmaya başladım. Önce sanırım en çok kullanacağım yer olan mutfağa girdim. Genellikle beyaz ve krem renklerinden oluşuyordu ve bahçeye açılan bir kapısı vardı. Oradan çıkıp merdivenlere yöneldim. Yukarı kata çıkıp yatak odası olarak tahmin ettiğim odaya girdim. Tahminlerimde her zaman ki gibi yanılmıştım. Burası spor odasıydı. Sanırım Savaş burası beni ilgilendirmiyor. Ben bir tek koşu yaparım. Bisiklete falan binerim. Koşu bandıymış , kum torbasıymış beni alakadar etmez. Oradan çıkıp beyaz kapılı odaya girdim. Evet burası yatak odam. Dolaba ilerleyip kapağını açtım. İçi benim kıyafetlerimle doluydu. İyi bari yerleştirilmiş ben yerleştirmek zorunda kalmayacağım. Dolabı kapatıp odanın içindeki banyoya ilerledim. Banyoda da en çok sevdiğim renkler olan mavi ve beyazla döşenmişti. Banyo dolabını açınca banyo malzemelerimin hepsinin yasemin kokulu olduğunu farkettim .Küçüklüğümde beri hep yasemin kokulu banyo malzemeleri kullanmışımdır. Kesin Vildan teyze bunları ayarladı. Dolabı kapatıp banyodan dışarı çıktım. Odama geri dönünce makyaj masama ilerledim. Üzerindeki kağıdı farkedince elime aldım. Kesin yeni konuldu. Yoksa odaya ilk girişimde farkederdim. Yani bu demek oluyor ki bu kağıdı Savaş koydu. Yalnız söylemeden edemiycem berbat bir yazısı var.Özensizce katlanmış olan kağıdı açtım.
" Her gün saat 6.30'da uyandırılacak ve spor malzemeleri hazırlanmış olacak. 7.30'da kahvaltı hazır olacak. Haftada 5 gün şekersiz çay, peynirli omlet, 5 dilim domates, 5 dilim salatalık ve kahvaltılıklar. Haftada iki gün portakal suyu, tost, kahvaltılıklar. Paşa'nın maması ise sabah akşam verilecek. " yazıyordu. Ne şimdi bu? Arkamdan biri boğazını temizleyince korkuyla arkamı döndüm. Savaş kapıya yaslanmış beni izliyordu. Yerinden ayrılıp yanıma geldi. Elimdeki kağıdı alarak
- " Okuduğunu düşünüyorum. " dedi ve cebine tıkıştırarak
-"Umarım anlamışsındır. Yarın sabahtan başlasan iyi olur"dedi. Kaşlarımı çatarak
- " Ne diyorsun sen ya? Az ye de uşak tut"dedim. Savaş kafasını iki yana sallayarak
- " Ne dediğim gayet açık bence. " dedi. Ne yani şimdi de buna uşaklık mı yapıcam? Oğlum ben daha kendi işlerimi halletmeye üşeniyorum bir de sen çık başıma. Bir ara kendimi öldürmeyi düşündüm. Sonra kesici alet bul, kapını kilitle vb. falan üşenip vazgeçmiş kişiyim ben. Neyin kafası bu???
-"Paşa kim?"dedim. O değil içimden bunları söyleyip dışarı hiçbir şey söyleyememek çok koyuyor. Sadece Paşa kim diyebiliyorum. Süperim hani bana alkış?
-"Paşa köpeğim tanışırsınız merak etme"dedi. Ben bir köpekle aynı evde yaşıycam. Ben? What gülüm?
-"Ben köpekle nasıl uğraşayım? Hem benim köpek fobim var. Şimdi kalpten giderim. Sen beni hastaneyi götür. Babamgile durumu anlat falan epey iş. En iyisi sen o köpeği barınağa ver."dedim. Çok zekiyim be!!! Savaş'ın tek kaşı havaya kalkınca pekte zekice bir fikir olmadığına kanısına ulaştım
-"Birincisi sen kalpten gitsen ben seni hastaneye götürürmüyüm?"dedi. Ben kaşlarımı havaya kaldırarak olumsuz cevap verdim. Kafasını sallayıp devam etti
-"Peki senin fobin olması beni ilgilendiriyor mu?"dedi. Yine kaşlarımı havaya kaldırarak olumsuz cevap verdim. Tekrar kafasını sallayıp
- " Peki bunların sonucunda ben senin için köpeğimi barınağa verirmiyim?"dedi. Ben kafamı yana eğerek
- " Tabii ki de vermessin"dedim. Kafasını sallayıp
- " İyi o zaman unutma yarın okul var. Okulda evliliğimiz duyulmayacak.Anlaştık?Kabul ediyor musun?"dedi. Gülerek cevap verdim
-"Zevkle kabul ediyorum"dedim.
- " Peki o zaman. Ben uyuyorum yorgunum. Karşı odadayım bir ihtiyacın olursa be-"sözünü keserek
- " Tamam seslenirim. Zaten bende uyuyacağım. "dedim. Kafasını olumsuzca sallayarak
- " Hayır beni uyandırırsan seni gebertirim"dedi. Ben ona şaşkınlıkla bakarken o arkasını dönüp kapıya ilerledi
-"Rüyanda beni gör. İyi uykular"diyip cevap vermemi beklemeden kapıyı yavaşça kapatıp çıktı. Allah'ım ben bu manyakla ne yapıcağım? Dolabıma ilerleyip eşortman takımımı aldım. Giyinip yatağıma yattım. Acaba Merve nasıl oldu? Etrafıma bakınınca telefonumun makyaj masamın üzerinde olduğunu gördüm. Offf bu makyaj masasını neden bu kadar uzağa yerleştirmişler. Yavaşça ayağa kalkıp makyaj masama ilerledim. Telefonumu elime alıp Merve'yi aramak için rehbere girdim. Eee Merve diye kayıtlı biri yok. Ben Bahar'a Merve diye kaydet dedim. Bu mal niye kaydetmediki? Ya da farklı olarak nasıl kaydetti? Offf gıcıkkkk. Melike'yi aramak en iyisi. Rehberden bulup aradım. Çalıyor çalıyor çalıyor ve açıldı.
- " Naber kız?"dedim.
-"Berbat sen?"dedi.
-"Beni boşver ne oldu?"dedim.
-"Biz üçümüz Merve, Bahar ve ben Almanya'ya gidiyoruz. Merve artık burda durmak istemiyor"dedi.
- " Siz neden gidiyorsunuz kızım? Okulunuz ne olacak?"dedim. Melike derin bir nefes alarak
- " Özür dilerim Duru ama bizimde gitmemiz gerek. Seni görmeye geliriz. Kaydımızıda oradaki bir okula yaptırırız"dedi. Vazgeçmeyecek zaten ne yaparsam yapıyım.
-"Peki ne zaman?"dedim.
-" Yarın saat 4'te."dedi.
-"Beni görmeye gelmeyecekseniz veya beni unutacaksanız göndermem"dedim. Hafif bir kahkaha atarak
- " Bahar'ı bilmem ama Merve'yle ben unutmayız kesin"dedi. Bahar Melike'nin yanında olmalı ki bağırma sesi geldi
- " Balık mıyım oğlum ben unutayım. Sadece beynimde boşyer işgal ettiğini düşünürsem beynimden atarım"dedi.
- " Pislikkk"diye bağırdım. Melike - " Kızım ne bağırıp duruyonuz ya?"dedi.
-"Tamam tamam beni bekleyin sizi yolcu etmeye geleceğim."dedim. Onaylama sesi çıkararak
-"Bekleriz ve görüşmek üzere"dedi.
- " Bay bay"diyip kapattım.Kesin Utku abi yüzünden gidiyorlar ve bence Utku abinin bunu bilmeye hakkı var. Ama Utku abinin numarası bende yok. En iyisi ben Savaş'a söyliyim oda Utku abiye söylesin. Odamdan dışarı çıkıp Savaş'ın kapısını çaldım. Ses gelmeyince içeri girdim. Uyuyordu. Yanına yaklaştım. Tüm Watpedd hikayelerinde neden uyuyunca erkekler masum durur diyor? Savaş'ta Watpedd kitaplarından fırlamış gibi ama tövbe masumluktan eser yok. Hatta böyle daha korkunç duruyor. Kaşlarını çatmış dudakları düz bir çizgi halini almış sırt üstü yatıyordu. Dudakları kıpırdayınca rüya gördüğünü anladım.Sanırım bir şeyler sayıklıyordu. Söyledikleri pek anlaşılmasada
-"Anne hayır o suçlu"diyordu sanırım. O kim? Birden anne diye bağırarak sıçradı. Derin derin nefesler almaya başlayınca ne yapacağımı şaşırmıştım. Sürahiden su doldurup uzattım. Bir süre beni gördüğüne şaşırıp suyu almadı. Sonradan oflayıp aldı. Suyu içtikten sonra
-"Ne işin var odamda?"dedi. Sakinliği beni şaşırtmıştı. Ama her an verdiğim yanlış cevapta patlamaya hazır bir yanardağ gibiydi. Yutkunup
-"Şey Utku abinin numarasını isteyecektim"dedim. Neredeyse 2 dakikadır düzgün olan kaşları çatıldı.
-"Neden?"dedi.
-"Merve, Melike ve Bahar Almanya'ya gidiyorlarmış ve bunun sebebi Utku abi bilmeye hakkı vardır diye düşündüm ve aramaya karar verdim. Ama numarası yoktu"dedim. Kafasını sallayıp
- " Peki ne zaman?"dedi.
-" Yarın saat 4'te. " dedim.
-"Tamam ben arayıp söylerim. Birde ben acıktım. Bir şeyler hazırla yiyelim"dedi. Kafamı sallayıp odadan çıktım. Mutfağa girip dolabı açtım. Bakalım neler yapabiliriz?

Savaş'tan

Uyumak için odaya ilerledim. Aslında bu saatlerde uyursam sürekli kabus gòrüyordum. Ama bugün dolayısıyla yorgundum. Eşortmanlarımı giyinip yatağıma yattım. Gözlerim kısa bir süre sonra kapandı.
Karanlık bir yerdeydim. Kimseler görünmüyordu. Aslında bir yerde yalnız olmayı severdim ama şimdi nedense birilerinin olmasını istiyordum. Bir kaç defa bağırdım ama ses gelmedi. Karşıdan beyaz elbiseli bir kadın yaklaşıyordu. O tarafa doğru koştum. Yaklaşınca bu simayı bir yerden hatırladığımı düşündüm. Bu bu annemdi. Hemen koşup sarıldım. Evet annemin kokusuydu. Annemden ayrılınca annem yüzümü avuçlarının arasına alarak
-"Oğlum Duru'ya zarar verme onun suçu yok"dedi. Sinirle ellerini itekleyip
-"Anne hayır o suçlu."dedim. Annem kafasını olumsuzca sallayarak
- " Hayır oğlum tüm suç babanın. Beni öldüren babandı."dedi. Birden yok oldu. Nereye gitti. Anne diye bağırdım. Cevap gelmedi. Birden hızla uyandım. En son annemi gördüm. Bir şeyler söyledi bana ama ne söylemişti? Bana uzatılan bardağı gòrünce Duru'yu farkettim. Ne zaman gelmişti? Bir şeyler konuştuktan sonra çıktı. Ben hala rüyanın etkisindeydim. Annem bana orda bir şey söyledi ama ne? Önemli bir şeydi ama neydi? Allah kahretsin hiçbir şey hatırlamıyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İNTİKAM EVLİLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin