10.bölüm

144 8 0
                                    

Atakangilde gidince kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdim. Kahvaltı masasını hazırladıktan sonra salona doğru yöneldim. Savaş yine her zamanki gibi oturuyordu. Anlamıyorum ki bu adamın işi gücü yok mu?Mecburen
-"Kahvaltı hazır geliyor musun?"dedim. Savaş bana dönüp
-"Tamam geliyorum.Sen başla."dedi. Sanki ben seni bekleyecektim ya.Gelmesen ölürsün zaten.Söylene söylene mutfağa ilerledim. Masaya oturup yemeğimi yemeye başladım. Kısa bir süre sonra Savaş'da geldi. Oda oturup yemeğini yemeye başladı. Sessiz bir biçimde kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra mutfağı toparlayıp salona geçtim. Savaş ortalıkta yoktu. Sanırım odasındaydı. Hazırlanıp çocuk yurduna gidecektim. Bari Savaş'a
haber vereyim. Yoksa manyak 2 saat başımda nerdeydin diye çınlar. Odasının önüne gelip kapıyı çaldım. Ses gelmedi. Tekrar çaldığımda ses yine gelmedi. Uyudu mu bu hayvan yine ya. İçeri girsem ayıp olur mu acaba. Yok canım ne ayıbı sonra bağırıp duruyor. Kapıyı açtığımda içeride kimse yoktu. Tam o sırada banyonun kapısı açıldı ve Savaş belinde havluyla banyodan dışarı çıktı. Savaş bana kızgınca burda ne işin var der gibi bakıyordu. Durumun farkına varıp çığlık attım ve ellerimle yüzümü kapattım.
-"Ya evin içinde böyle dolanılır mı?Ayıp diye birşey var ya"dedim. Sanki bu evde tek başına yaşıyor gerizekalı.Kaşlarını kaldırarak
- " Ya bi git. Suçu bana atma. Evin içinde dolanmıyorum odamda dolanıyorum.Ayrıca ayıp olan şu an senin izinsiz burda benim odamda olman"diyince benim jeton düştü.
-"Tamam çıkıyorum ben dışarı gidicem. Haber veriyim dedim"diyip odadan dışarı çıktım. Ay Allah kahretsin beni.Sinirle odama girdim. Dolabıma yönelip asker yeşili t-shirt ve siyah kot pantolonumu alıp giyindim. Telefonumu alıp odamdan dışarı çıktım.Savaş'ta odasından çıkıyordu. Bana dönüp oflayarak
- "Yine nereye gidiyorsun?"dedi. Gözlerimi devirip
- " Yine ve yine cevap veriyorum dışarı çıkıyorum."dedim. Savaş kollarını göğsünde kavuşturarak
-"Peki o zaman bende geliyorum dışarı. "dedi. Yok artık ya.
-"Senin oraya hiç gitmediğine eminim ve zevk alacağını sanmıyorum. Geç kaldım özür dilerim. Görüşürüz. " dedim ve merdivenlere yöneldim. Aşağı inip dışarı çıktım. Kapıyı kapatırken kapının kolu iç taraftan çekilip açıldı ve Savaş dışarı çıktı. Tekrar kapıyı kapattı. Arabasına yönelip bindi. Bende kapının önünden ayrılıp arabama bindim. Arabayı çalıştırıp çocuk yurduna sürmeye başladım. Radyoyu açtım. Mehmet ERDEM-Herkes aynı hayatta şarkısı çalmaya başladı. Telefonumun çalmasıyla şarkıyı kapattım. Arayan Savaş'tı. Offf açarsam beni sinirlendirir. Açmazsam o benden daha çok sinirlenir. En iyisi açmak.
- " Efendim?"
-"Hemen sağa çek arabayı"
-"Sen bana emir veremezsin"
-"Sende ben konuşmaya bitti demeden arkanı dönüp gidemezsin"
-"Nasıl gidiyormuşum gördün işte"deyip yüzüne kapattım. Oh canıma değsin. Tekrar müziğimi açıp yoluma devam etmeye başladım. Adamın sesi bile sinir ediyor insanı. Gıcıkkkk. Hemde gıcıktanda öte. Pislik herif. Arkamdan gelen korna sesleriyle dikiz aynasından baktığımda Savaş'ın arabası arkamdan korna çalıyordu. Diğer arabalardanda adamlar ne yapıyorsun diye Savaş'a bağırıyorlardı. Savaş ise onları aldırmayıp bana korna çalmaya devam ediyordu. Sonra tekrar telefonum çalmaya başladı. Yine Savaş arıyordu. Sinirle açıp
-"Ne var ya? ne var ?ne istiyorsun? ne yaptığını sanıyorsun sen?"dedim. Savaş
- " Sana arabayı sağa çekmeni söyledim"dedi sakince. Sakinliği daha çok korkutuyordu. Ama hayır ondan korkmuyorum ben. Telefonu kapatıp arabayı sağa çektim ve beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra arabanın benim tarafımdaki kapısı açıldı.Savaş kolumdan tutup çekiştirerek kendi arabasına doğru beni sürüklemeye başladı. Kolumu çekmeye çalışıyordum. Ama bırakmıyordu hayvan. Tam tersine daha çok sıkıyordu. Beni arabanın sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa fırlattı ve kendiside sürücü koltuğuna oturdu. Derin nefesler almaya başladı. Ellerini direksiyonu kıracak derecede sıkıyordu. Ellerinin yüzeyi beyazlamıştı. Beyfendimiz sinirlenmiş. Allah'ım sabır ver ya burda sinirlenmesi gereken benken o sinirleniyor. Bağırarak
- " Sen kim oluyorsunda beni eşya gibi çekiştirerek buraya oturtuyorsun. " diyerek kapıyı açacakken Savaş kapıları kilitledi.
-"Ya aç şu kapıyı"diye bağırdım.Dişlerinin arasından oda sessizce
-"Bana bağıramazsın sen"dedi.
- " Yok ya sen beni zorla arabana bindir bağır çağır bana gelince sen bağıramazsın yok öyle dünya Savaş ARAS"dedim.
-"Olur Duru ARAS olacak bundan sonra ben ne dersem o olacak."dedi. Ne demek ya Duru ARAS ne demek. Zeka geriliğimi yaşıyor bu adam ya.
-"Ne demek Duru ARAS?"dedim. Savaş kafasını başka yöne çevirip bir süre bekledikten sonra tekrar bana döndü.
- " Sence hem babam hem senin babangil aynı günlerde neden şehir dışına çıktılar? Peki neden ben kendi evimde kalmıyorum? Neden Gökhan abi seni bana bırakırmış gibi emanet etti? Peki halam yani Selma sana neden iyi davranmaya başladı? Neden ha neden? Bizi evlendirecekler sen bir ARAS olacaksın."dedi bağırarak. Hayır babam öyle bir şey yapmaz. Yapamaz. Neden yapsın ki?
-"Neden?"dedim yutkunarak
-"Çünkü halamla Gökhan abi zorla evlendirildiler ve Gökhan abinin halamı sevmediği gibi halamda Gökhan abiyi sevmiyor. Halam gelip bunu babamı söyledi. Babamda o akşam yemeğinde Gökhan abiye halamla ayrıldıklarında ortaklığın bozulmaması için senle beni evlendirmeyi teklif etti. Sanırım birkaç birşey daha söyledi ama ne söylediğini bilmiyorum. Ama Gökhan abi mecbur kaldığı için kabul etti. Bizim birbirimize alışmamız için evde yalnız bıraktılar."dedi. Ben duyduklarımı anlamaya çalışırken Savaş sakince
-"Ve sende evlenmeyi kabul edeceksin."dedi. Sinirle ona dönüp
- " Asla asla senle evlenmeyi kabul etmeyeceğim."dedim. Onla hayatta evlenmem ayrıca ben daha okuyacağım. Ne dediğini sanıyor bu.Savaş gülerek
-"Evet evleneceksin. Evlenmezsen babanın ölümünü kabulleneceksin"dedi.
-"Ne diyorsun sen ya? Kim öldürecek babamı?"dedim. Savaş kahkaha atarak
-"Tabiki de Savaş ARAS"dedi.
- " Ne yaptı babam sana ya? Şirket için bir adam öldürülür mü

İNTİKAM EVLİLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin