Noha ve Karter bu durumda ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Artık dışarı çıkmak için biraz şüphe, biraz da istek doğmuştu içlerine. Taylor'u yalnız bırakamazlardı. Ama onun nerde olduğu hakkında hiç fikirleri bile yoktu. Gereken tüm hazırlıklar tamamdı. Ama Yanlarına aldıkları yük çok fazlaydı. Bunun için yanlarına bir kişi daha almaları gerekiyordu. Damon onlara yardım edebilirdi. Hem böylelikle Yükleri de hafiflemiş olurdu. Yüzbaşı, Noha'yla bu fikri paylaştıktan sonra Noha'dan Damon 'un yanına gidip ona da olup bitenleri anlatmasını ve gelmesini söylemesini istedi. Noha, Damon ile uzun zamandır tanışıyordu. Fakat aralarının pek iyi olduğu söylenemez. Çünkü Noha'nın daha bu olaylar başlamadan once ölen kardeşi Jack ile Damon arasında geçen çok gergin bir tartışma olmuştu. Hatta onu bıçaklayarak yaralamıştı. Noha bu yüzden Damon'dan hiç haz almıyordu. Ama Taylor için bunu yapmalıydı. Damon uzun boylu, sarışın, renkli gözleri olan ve suratında bir bıçak izi taşıyan, iri yarı bir adamdı. Gruba sonradan dahil olmasına rağmen diğer kendi rütbesindeki askerlere sözünü geçirebilen bir adam. Fakat o kendini sürekli aşağıda gören askerlerin çoğu artık yoktu. Çünkü hepsi birer birer can vermişti. Geride kalanların ise Damon'dan hiçbir farkı yoktu. Gördükleri bu acı olaylar sonrasında onlardan eskisi gibi olmaları da beklenemez zaten.
Noha, yatağına uzanmış elindeki bir şeylerle uğraşıp duran Damon'un yanına gelir:
"-Hey, seni yüzbaşı Karter çağırıyor. Sonunda bir halta yarayacağını düşündü sanırım. İşimiz acele. Çabuk hazırlan."
Damon, Noha'yı hiç takmaz tavırlar sergiliyordu. Noha buna çok kızmıştı.
"-Sana söyledim ahbap. Kulaklarında bir sorun mu var ?"
Damon aniden yatağından doğruldu ve Noha'nın karşısına adeta bir zıpkın gibi dikildi. Siniri gözlerinden okunuyordu. Sanki ona küfür etmiş gibi davranıyordu.
"-Benimle uğraşıp durmayı kes Noha. Nedir senin derdin dostum ha ? Jack'la olan sorunumuzdan dolayı mı bu davranışlarının sebebi ? Bak, o öldü tamam mı. Bunu aklına soksan iyi edersin. O öld.."
Damon daha sözünü bitiremeden çoktan suratına yumruğu yemişti bile. Bir an sersemledi. Neye uğradığını şaşırdı. Hiç beklemiyordu bu hamleyi. Hemen doğrulup karşılığını verdi. Noha'nın karnına sağlam bir diz darbesi atmıştı. Noha bir an nefessiz kaldı. O anki sinirle Damon'un belinden sarılıp onu duvara dayadı. Onlar bu şekilde kavga ederken birden dışarıdan çok aşırı gürültülü bir ses duyuldu ve her ikisi de birbirinden ayrıldı. Bu bir silah sesiydi. Noha koşarak dışarı çıktı. Damon da arkasındaydı. Üssün kapısındaki askerlerdi bu silahı sıkan. Yüzbaşı Karter'de sesi duyup gelmişti.
"-Kimdi o Damon ?"
"-Kapı korumaları efendim. Fakat neden ateş ettiklerini bilmiyorum. "
Yüzbaşı Karter ve Damon konuşmalarını sürdürürken birkaç el daha ateş edildiğini duyarlar. Ve hızla üssün giriş kapısına yönelirler. Duvarların dışında Lance'nin bahsettiği o garip yaratıklar vardı ve hızla üsse girmeye çalışıyorlardı.
Noha ve birkaç asker onlara engel olmaya çalışsalar da başarılı olamıyorlardı çünkü o şeyler çok hızlıydı ve sürekli zigzag çizerek koşuyorlardı. Silahların mermileri bir türlü isabet etmiyordu.
Ve sonra daha gürültülü bir ses duyuldu. Bu seferki ses Damon'dan geliyordu. Gözcü kulelerinden birine çıkmış, 50 kalibrelik ağır sniper silahıyla o yaratıkların ikisini de indirmişti. Açıkçası buna Noha bile şaşırmıştı. Çünkü yalnızca birkaç saniyede Damon'un o kuleye çıkması olanaksızdı. Damon, elindeki silahı yerine bıraktı ve kuleden aşağı indi. Herkez şaşkın vaziyette onu izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noha'nın Günlükleri
Teen FictionBu sadece bir roman değil. Aksiyon, bilimkurgu, heyecan, aşk, korku, gerilim. Hepsinin bir kitapta birleşimi. İçinde sizi neler beklediğini asla bilemezsiniz. Bakmadığınız sürece tabiki. Bir göz atın :) pişman olmazsınız :)