Bölüm 5 (Issız Bölge)

79 31 12
                                    



"Saklan Noha. Sessiz ol.."

"Bu sefer işimiz bitti ahbap. Buradan kurtulamayacağız. Salak herif. "

"Sessiz ol dedim geri zekalı. Parçalanmak mı istiyorsun ?"

"Şşşşşş..."

Noha ve Damon, üsten ayrılalı 5 gün olmuştu. Yanlarına aldıkları su ve yiyecek tükenmek üzere olduğu için bir markete girmişlerdi ve su arıyorlardı. Dışarıdan gelen sesler onları çok korkutuyordu. Onlardan önceki gelenler hiçbir şey bırakmamışlardı geride markette. Noha ve Damon'a sadece örümcek ağları bağlamış boş ve toz içinde olan raflar kalmıştı. Açlık ve susuzluktan dolayı iyice güçsüz düşmüşlerdi. Dışarıdan gelen sesler artık tamamen bitmişti. Sanırım o yaratıklar onların varlığından haberdar olmamışlardı. Bu da bizimkiler için çok iyiydi. Noha bir köşeye geçti ve yere oturdu. Damon'un anlaşılan hala bir umudu vardı ki her yerde su arıyordu.

"-Çabalama. İnsanlar bizden önce davranıp tamamını alıp götürmüşler görmüyor musun ? Enerjini daha fazla tüketme. Bana ayak bağı olmanı istemiyorum. 5 gündür dışarıdayız ve hala Taylor'dan bir ize bile rastlamadık. "-Bu işin sonu yok Damon. Üsse geri dönmemem için bir, tek bir neden söyle bana."

Damon' da marketin içinde başka bir köşeye oturdu ve başını iki elinin arasına alıp öylece durdu. Kafasını arkasındaki duvarlara vurmaya başladı. Giderek hızlanıyordu vuruşu. O her duvara kafasını vuruşunda duvarlar inliyordu adeta. Koskoca adamın gözleri dolmuştu. Damon ağlıyordu ve bunu her ne kadar Noha'dan gizlemeye çalışsa da başaramamıştı. Gözlerinden akan yaşın haddi hesabı yoktu.

"-Ne oldu. Neden ağlıyorsun Damon ? Bu güne kadar yaptığın aptalca şeyler mi geldi yoksa aklına ? Masum insanlara yaptığın adice hareketler mi geldi ? Kardeşime yaptıkların mı geldi ? Neden ağlıyorsun dostum söyle."

"-Aptal aptal konuşmayı kes Noha. Lanet olsun, neden ben. Neden ben.."

Uzun bir sessizlik hakim oldu marketin içinde. Bu sessizliği bozan Damon oldu:

"Bir kız vardı. Onu çok seviyordum. Oda beni seviyordu biliyorum ama bunu bir türlü söyleyemiyordu bana. Ben ona her defasında söylüyordum. Hatta bir keresinde evlenme teklifi bile etmiştim. Ama o bunu reddetti. O günden sonra hayata bu açıdan bakıyorum anlıyor musun beni Noha ? Bu yüzden bu kadar sinirli, asabi, aşağılık salağın tekiyim anlıyor musun beni ?

Hatırlıyor musun. O gün üssün kapısına doğru vahşice koşan o yaratıkları ? İşte lanet olası o yaratıklardan birisi o kızdı. Hem de şu koca dünyada gelip beni bulmuştu..

Bunun rastlantı olmasına imkan vermeyeceksin biliyorum ama onun olduğuna eminim dostum. Her ne kadar dudakları olmasa da, gözleri kıpkırmızı olsa da, her yerinde kesikler olsa da oydu. Biliyorum. Bir zamanlar deli gibi sevdiğim kız gözlerimin önünde kahrolası bir canavar gibi bizi parçalamak için üstümüze geliyordu. Onları sizden önce öldürmemin nedenini şimdi umarım daha iyi anlamışsındır. "

Noha şaşkınlık içerisinde Damon'u dinlemişti. Onun da gözleri dolmuştu. Koca koca adamlar resmen ağlıyordu. Hem de aşağılık bir yaratık yüzünden. Bu gerçekten komik.

"-Bütün bunları bana daha önce desen sana bu şekilde değil de, daha iyimser davranabilirdim Damon. Dertlerini anlatmayan insan, o dertlerden asla kurtulamazmış dostum. Her zaman aklının bir köşesinde durur o sıkıntılar. Paylaşmayı bilmelisin. Çocukken de böyleydin. Artık büyümenin zamanı geldi Damon. Kendine gel artık. Bir kez olsun Aptalca hareketleri bir tarafa bırakıp olgunlaştığının farkına var. "

"- Senden haklı olduğunu düşünmemi bekleme Noha. Dıştan böyle durabilirim ama içimi asla bilemezsin. Ne cehennemler var içimde bunu bilemezsin."

"- O zaman o aşağılık çeneni tamamen kapa. Yoksa ben kapatmasını bilirim."

"- Seninle kavga edemeyecek kadar güçsüzüm Noha. Çek silahını ve vur beni. Daha fazla yaşamamın bir anlamı olduğunu sanmıyorum."

"-Dayanamıyorum.."

"- Peki hala. Bu lanet yer beni boğmaya başladı. Hava kararmak üzere. Ya sabaha kadar burada kalırız. Yada çıkıp su ve yemek aramak için şehre inmeyi deneriz. Ne diyorsun ?"

"-Bu yaratıklar gündüz bile böyleyse gece nasıl olacaklarını düşünemiyorum. Ve aynı şekilde onlara cephanemiz de yetersiz bunu biliyorsun. Hepsini gece gece bıçakla öldürebileceğine inanıyorsan şimdi yola çıkabiliriz. Bunu yapamam diyorsan - ki bunu zaten ikimiz de iyi biliyoruz- burada yatar ve sabahın olmasını bekleriz. Sabah olunca da New York' a gidip bir de orda deneriz şansımızı. Orası büyük bir yer dostum. Su bulacağımızdan eminim. Şu an elimizde ne var bir bakalım.."

Damon sırtından çantasını çıkardı ve eline aldığı çantanın fermuarını açtı. İçindeki her şeyi çıkarıp önlerinde duran, demirleri pastan sapsarı hale gelmiş sandalyenin üstüne bıraktı.

İçinden iki şişe su, birkaç paket çikolata, az bir şey gofret, ve biraz da konserve yiyecek vardı. Bunların dışında cephane olarak yaklaşık beş şarjör mermi, iki tabanca, iki silah ve iki de bıçak vardı. Üsten ayrıldıkları günden beri neredeyse hiç kullanmamışlardı bu mermileri. Çünkü buna gerek duymamışlardı.

Karşılarına her ne kadar o yaratıklardan çıksa da bir yolunu bulup onlardan kurtulmuşlardı. Onlardan kurtulmak için sessiz olup onların göremeyeceği bir yere sinmeleri yetiyordu. Ama nefes dahi almamaları gerekiyordu.

Saat çok geç olmuştu. Artık isteseler de çıkamazlardı bu marketten dışarı. Onların konaklama yeri bu günlük burası olacaktı. Diğer günlerde de farklı farklı yerlerde kalmışlardı. Ama hiçbirisi bu kadar huzursuz etmemişti onları. Yaratıkların sık sık geçtiği bir yerdi. Bu yüzden olsa gerek huzursuzlardı.

Nöbetleşeceklerdi sabaha kadar. Aralarında anlaştılar. İlk önce Damon uyumak istedi çünkü o Noha'dan daha halsizdi.

"- Tamam Damon. Uyu sen. Birkaç saate kaldırırım. Dinlenmene bak. "

"-Saol dostum. Dikkat et uyursun falan. Burada geberip gitmek istemiyorum."

"- O kadar aptal değilim merak etme. Uyu hadi. "

"-Peki hala. İyi geceler."

"-Sana da.."

Damon kafasının altına yastık olarak sandalyenin içindeki yünleri almıştı. Üstüne ise gazeteleri kapatmıştı.

Noha'nın hiç uykusu yoktu fakat canı çok sıkılıyordu. Bir yandan Gwen'i düşünürken diğer yandan da Taylor çıkmıyordu aklından. En yakın dostuydu o. Tüm dertlerini anlatırlardı birbirlerine. Onsuz zaman geçmiyor gibi hissediyordu. Noha derin düşüncelere dalmış iken birden telsizden gelen ses ile irkildi. Bu imkansızdı. Bu ses, bu ses:

"-Ben Lance Sweet ..."

Eveeet arkadaşlar. Bu bölümde kahramanlarımız Damon ve Noha marketten dışarı çıkamadılar J Ama onlar da haklı şimdi yani. Başka şansları varsa siz söyleyin de yapsınlar J Arkadaşlar elimden geldiği kadar hızlı yazıp sizinle paylaşmaya çalışıyorum kitabımı. Umarım sizin için yaptığım emeklerimi boşa çıkarmazsınız. Hiç değilse birer kere voteleseniz azıcık da yorum atsanız tamam bu iş ya J Saolun canlarım şimdiden. Görüşmek üzereee..


Noha'nın GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin