Katil

32 2 0
                                    

Eve musmutlu dönmüştüm. Onca zamandan sonra Ilk kez.
Eve hızlıca girdiğimde mutluluktan yerimde duramıyordum. Odama çıkarken Anneme hızlıca iyi geceler demiştim. Oda uyku modundaydı.

Odama girdiğimde Ağzım O şeklini alıyordu. Odanın duvarlarında Mertle fotoğraflarımız vardı. Ve notlar. Yapıştırılmıştı. Yatagımın üstünde bir demet gül yanındaysa oldukça büyük bir ayıcık duruyordu. Gülerek etrafıma bakarken ayıcıgın üstünde kapalı bir zarf olduğunu gördüm. Ayıcığı yere indirip hızlıca zarfı açtıgımda 'yokluğumu aratmaması için' yazdığını gördüm ve gülmeye başladım. Ilk önce fotoğrafları ve üstünde Iyiki doğdun yazılı olan notları duvardan indirdim daha sonra gülleri vazoya koyarak üstümü degiştirmeye koyuldum. Işıkları kapatıp uyuyacaktım ki elime küçük kutu değdi. Işıgı açtığımda bu kutuyu daha önce fark etmemiş olmama kızdım. Heyecanla kutuyu açtıktan sonra içindeki altın bilekliğe baktım ve üstündeki yazı dikkatimi çekti. 'Merzel' ..

Sabah güne Mertin yokluğunu aratmayan ayıyı öperek başladım.

Hava çok güzeldi. Ilk kez çalan alarma bile küfretmemiştim. O denli güzeldi veya bana öyle geliyordu.

Hızlıca duş alarak okul üniformamı giyindim ve evden çıktım. Kulaklığımdan kulagıma dolan müzikle klip çekimindeymişim edasıyla yürümeye devam ettim. Omzumda bir el hissedince korkarak arkamı döndüm "Günaydın sabah sabah bu ne neşe" diyen Alpe gözlerimi devirerek baktım ve "Hava çok güzel" diyebildim. Okula yaklaştıgımıza şükrederek kulaklığı çantama attım. Sınıflara dagılırken Mert bana bakıyordu. Bana.
Kalbim böbreğime yapışacak sansam da yapışmamıştı.

Okul rutindi. Sıkıcı dersler, sınavlar.. Ah birde Bahar bozuntusu vardı tabi. Sürekli Merte bakıp çocuksu olmaya çalışarak birşeyler anlatıyordu. Mertse pek takmıyordu.

Seda "Geçmiş doğum günü kızı uyan" dedi gözlerime daldığım yere doğru ellerini sallarken. Ona doğru bakıp "Bizimkiler nerde" diye sorarken kantine Alp ve Arkadaşları girdi.

Alp yanıma otururken ifadesiz biçimde ona bakıyordum. "Prenses" dediğinde gülümsedim. Arka masadan gelen baharın sesi kulaklarımda çınlama etkisi yaratırken bahar "Banada prenses derdin" dediğinde istemsizce güldüm. Alpte ilk önce bana bakıp sonra Bahara dönerek "Senin prenses olabileceğin tek yer simit sarayı" derken bizim grup duramamış ve bol kahkağa ile gülmüştük.

İçimde anlamsız bir sıkıntı vardı.

Adını koyamadığım bu huzursuzluk beni deli ediyordu. Okul çıkışında uykusuz olduğum için Alp beni eve bırakmıştı ve eve geçerek yatagıma kurulmuştum.

- 20:42 -

Telefonumun sonsuz titremesiyle ellerimle yatağın içindeki telefonu bulmuş ve kim olduğuna bakmadan o uykulu sesimle telefonu açmıştım "Hh-Alo?" Derken bile gözlerim kapalıydı. "İzel" Mertin sesini duyduğumda gözlerim bi anda açılmış ve sesimi düzeltmiştim Sogukkanlılıkla "Efendim" derken sesim titremişti. "Aşagıdayım gelsene" dediğinde koşup merdivenden aşağı bakmıştım. Buradaydı ve beni bekliyordu. Mükemmel. Meraklıca "Neden geliyormuşum" dediğimde oflayarak "Önemli bir şey söylemeliyim" dedi. Derin bi nefes aldığımda"Geliyorum bekle" dedim. telefonu kapatmıştı. Üstüme bol bir hırka ve tshirt giydikten sonra siyah pantolonumu giyerek sessizce evden çıkmıştım.

Aşagı indiğimde Mert sigarasını bitirmek üzereydi. Gözlerinin içine baktığımda gözlerini kaçırarak önümden yürümeye başlamıştı. Bu bana "beni takip et" deme şekliydi. Onu hep takip ediyordum bu o benimken de böyleydi. Gerçi sevgili değildik belki ama o Benimdi. Benim.

APTAL.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin