Kıskançlık.

37 3 1
                                    


1 ay sonra;

Hastaneden çıkalı 1 ay olmuştu. Bu 1 ay yaşadığım en kötü  1 aydı.

Okulda bizim tayfayla iyiydik. Fakat.. Furkan yoktu. Hastaneden çıktığım günün akşamında gitmişti. Babasının yanına.. İstanbula..

Beni aramıyordu. Bende onu aramıyordum. Bu 1 ay eski Dicleyi yok etmişti.

Gülüyordum.  Eğleniyordum. Bazen ise ağlıyordum.

Emreyle mal mal espiriler yapıyordum. Elifle çılgınlar gibi şarkı söyleyip  bağrıyordum. İremle canım çıkana kadar alışveriş yapıyordum. Ömerle futbol oynayıp kafayı gözü kırıyodum.

Ama eksiktim işte. Furkan yoktu. Gelmiyodu. Gelmicekti. Belkide orda sevgilisi olmuştur. Belkide o gülüşünü, kusursuz dişlerini, gamzelerini başkaları görüyordur.

O gittikten sonra kimseye ona baktığım gibi bakmamıştım. Geçen hafta okulun en yakışıklı çocuğu  (tabiiki furkandan sonra :D) bana çıkma teklifi etmişti. Bende bizim kızların ısrarıyla kabul etmiştim. Kafamı dağıtmam lazımdı.

Yiğit'in yanağımı öpmesiyle başımı ona çevirdim.

"Hadi aşkım biraz dans edelim sıkıldım." demesiyle gözlerimi devirdim. Allahtan görmemişti. Etrafima baktım. Kesinlikle bidaha bara gelmiycektim. Kesinlikle.

"Sonra ederiz Yiğit ben bi lavaboya gidip geliyorum "dedim sahte bir gülümsemeyle.

Yerimden kalkıp insanlara çarpa çarpa ilerledim. Sonunda tuvaleti bulduğumda içeri girdim.

Aynaya döndüm ve yüzüme su serptim. Saçlarımı düzelttikten sonra tuvaletten çıktım.

Barmenin yanına gidip kendime bira aldım ve Yiğitin oturduğu yere doğru ilerledim. Oturduğumuz yere yaklaşınca Elif ve Emre biriyle konuşuyordu. Çocuğun arkasi bana dönüktü. Yanlarına gittiğimde tanıdık bir çift göz (ilaydanın hikayesine sübliminal mesaj şey yaptım çaktirmayin please sjxjc) ile karşılaştım.

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.  Oda beni gördüğüne şaşırmış gibi bana baktı. Yaklaşık 3 dakikadır birbirimize mal mal bakıyorduk. Yiğitin yanıma gelmesi ve elini belime doladığı an bakışlarımı Furkandan aldım.

Yiğit oldukça sıcak gülümsemesiyle bana bakıyordu. Yiğite başımı bile çevirmeden Furkana

"Hoşgeldin " dedim. Gülümsedi. Allahım. Özlemişim lan.

"Hoşbuldum dicemde Dicle hayırdır bu lavuğun yanında ne işin var? " dediğinde kahkahama zar zor engel oldum. Yiğit sahiplenici bir tavırla elimi tuttu ve Furkanın gözüne sokar gibi "Sevgilisiyim bilader de asıl senin ne işin var SEVGİLİMİN yanında? "

Furkan sinirli bi şekilde nefesini dışarı üfledi. Ortamın gerildiğini hissediyordum.

"Bana bak lan piç sen benim mekanımda eskiden benim takıldığım kızın yanına gelip sevgilim gibi sıfatlar kullanamazsın. Eğerki kullanırsan ve Diclenin elinden o pis elini çekmezsen ona dokunan heryerini teker teker kopartırım anlıyabiliyon mu?"

Furkanın konuşmasından sonra Yiğit elini elimden çekmişti. Bu hareketiyle kaşlarım çatılmıştı. Furkanın kolundan tutup kenara çektim.

Kaşlarımı iyice çatarak elimle saymaya başladım.

"Napıyon ya sen? Bak Furkan bir ay yoktun. Her gün internete elin orospulariyla fotoraf atıp durdun. Telefonlarını açmadın. Şimdi gelip eskiden takıldığımız  için sevgilimi tehdit edemezsin anladınmı?  Ayrıca birbirimize iki güzel söz söyledik diye takılmış olmuyoruz. Kırıldım tamam mı? Kırdın beni. "

Nerdeyse tek nefeste söylediğim sözleri bitirdikten sonra bakışlarımı Furkana çevirdim. Tatlı bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

"Sen beni kıskandınmı?" demesiyle kendi tükürüğümle boğuluyordum. Öksürmeye başlayınca Furkan sırtıma iki tane geçirdi. Sonunda öksürük bittiğinde

"Hayır. Sen beni başkasına karşı  şey yapıyon ama ben yapınca adı kıskançlık oluyo demi? "

"Tamam güzelim öyle olsun. Ben şimdi sahneye çıkıyorum. Bu şarkı sana gelsin." Gülümsedim. Gülümsedi.

Tekrar yerime geçtiğimde Yiğit yoktu. Şahsen umrumda değildi. Olamazdı da. Telefonum titreyince bakışlarımı telefona çevirdim.
YİĞİT;
Aşkım tuvalete gittim birazdan gelirim.

Mal bu bebe ya. Tuvalete gidiyon madem niye mesaj atıyon.

Furkanın öksürük sesiyle kafamı sahneye çevirdim.

"Bugün söyleyeceğim şarkı şu an burda olan ve benim gözlerinde huzur bulduğum kadına gelsin. "

Gülmemle bakışlar bana döndü. Umursamadım. Umursadığım tek şey Furkanın o eşsiz sesiydi.. Umursadığım tek şey Furkandı.

Mazhar Alanson- Yandım.

Özledim seni düştüm yollara,
Açtım gönlümü rüzgarına,
Bir hayal sanki.
Bir macera..
Yıkıldım kelimeler paramparça..

Yandım yandım
Yandım yandım ah ki ne yandım.
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın..

Baka baka doyamadım
Hem kokladımda.
Sarhoşluğum geçmedi hâlâ.
İçimde sevdan...

Hala hoş bir havan var.
Ne güzel adın.
Bir çizik attın gönlüme kanattın..

Yandım yandım
Yandım yandım  ah ki ne yandım..
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın.

Baka baka doyamadım,
Hem kokladımda.
Sarhoşluğum geçmedi hâlâ. 
İçimde sevdan..

Seni görebildiğim yer rüyalar artık..
Deli diyorlar bana..
Ahh. Bu ayrılık..

Şarkı bittiğinde gözleri hâlâ gözlerimdeydi. Kalbimin hızla atışı kulaklarımda. Gülümsemem dudaklarımdan silinmiyordu.

Sahneden indi ve yanıma geldi. Sarıldım.

İlk kez sarıldım ona. Ellerini belimde hissettiğimde. O kadar utanmıştım ki. Yüzümün dometesgillerden olduğunu biliyordum.
Kokusu.. Allahım o kadar güzel kokusu vardı ki..

Anlamasını umursamadan içime çektim o eşsiz kokusunu..

"Furkan" dedim utangaç sesimle.. Hemen cevap verdi.

"Efendim güzelim?" Yumuşacık sesi kalbimin ritmini daha da hızlandırmıştı. Daha ne kadar hızlı atabilirdi şu aptal şey?

"Seni özledim" dedim ellerimle yüzümü kapatarak. Tamam bu kadar utangaçlık fazlaydı ama napıyım utanıyordum işte.

Kafamı göğsüne gömdüm daha sonra..

Güldüğünü duydum. "Bende seni güzelim bende seni.." daha sonra şarıdan alıntı yaparak. "Özledimm senii düştüm yollara"  dedi.

Güldüm.

Yine aynısı olmuştu. Benim gülüşlerim onun gülüşlerine karışmıştı. Onun gözleri ise benim gözlerimde kaybolmuştu.

Ne olursa olsun yine buluyorduk birbirimizi. Yine bağlanıyorduk. Her gün biraz daha çok..

RUHUMUN SESSİZLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin