5. BÖLÜM "Sessizliği Duyuyor Musunuz?"

465 45 55
                                    

"Vuslat; uçsuz bucaksız, derinlerine inmeye çalıştıkça boğulduğun bir okyanusun dibinde saklı Maria ve senle ben, her şeyden habersiz gökyüzünde süzülen bir çift kuştan ibaretiz."

Joseph Allen, 1979, Fransa.

Akşam saat 19:13, Balo gecesi.

Gökyüzü ebedi bir ölüm uykusuna dalmış gibi karanlık, sessizlik, soğuk bir demir parçası kadar tehlikeli ve korkutucuyken, yine akşamdan kalma yıldızlar ışıltısını insanlardan saklıyor, sarhoş birer meftun gibi birbirlerinin ardı sıra gizleniyorlardı lakin yüzünde unutulmuş günlerden kalma mutluluk, ruhunda silinmeyen bir hasretin imzasını taşıyan insanoğlu için ne köşe bucak saklanan yıldızlar, ne de bir çocuk misali hayallerle büyüyen gökyüzünün bir değeri vardı.  Zamanın cahillik ve çıkarcılıkla bezeli insanlarının, karanlıktan doğan bir denizin kıyısındaki ufka başlarını çevirdiklerinde görebilecek ve ulaşabilecekleri yegane şey, maziden sıyrılıp karşılarına çıkan ruhlarının biçareliği ve değerini kaybedip zihinlerden siliniveren geçmişlerinin acı kokan çirkin hatıralarıydı fakat ne yazık ki Maria ve Joseph'in etrafında da bu türden kötülüklerin yeşerdiği insan sayısı, kalplerinde filizlenen umut parçacıklarından çok daha fazlaydı.

İnsanoğlunun art niyet ve saplantılı düşünceleriyle cirit attığı bu zaman, bu saat ve bu dakikalarda kendisini bekleyen aynı fenalıktaki gecenin farkında olmayan lakin buna rağmen nefes alıp verdiği yeryüzünde onu mutlu eden tek sebeple birkaç saat, belki de birkaç dakika sonra bir araya geleceği için bal rengi gözlerinde aydınlığına kavuşan binlerce yıldızı tekrar kaydıran bir kadın daha yaşıyordu. Güneşin ilk ışıkları sabahın erken saatlerine vururken öğrencilerine bir parça da olsa bir şeyler öğretebilmeyi amaçlayan, lakin tüm bu yaşantısının beraberinde aşkını bir avuç toprak ve bir karış mezar taşıyla paylaşmak zorunda kalan bir kadındı. Bir ayrılığın bin ölümden beter olduğunu bile bile yanındaki adama güvenen, fakat istikbalini bir nebze olsun düşünmediği için varını yoğunu feda etmekten geri kalmayan bir sevgiliydi. Yıkık bir harabeden farkı kalmayan, lakin kalbine bir kadından başka kimsenin dokunmasına izin vermeyen bir adamın hayatı, duyguları, eşiydi. Kimi zaman annesi, kimi zaman kardeşiydi. Bazı anlar eli kanlı bir katil, bazı anlar gözünün önüne düşen perdeyle hiçbir şeyi umursamadan dilediğini yapan bir kadındı.

Her sıfat işte bunun yanında satırlardan siliniyor, hafızalardan kayboluyordu zira Maria Perez, gecenin karanlık çehresi yağmur damlalarının altında bir bir ezilirken, bakışlarının ardından özgürlük ve fedakarlığı anımsatan, geleceğin güçlülük timsali olabilecek bir kadındı. Geç de olsa haykırılabilen bir çığlık, dillerden kopup kulaklara çalınan bir çığlıktı, o. Ebedi güç ve sonsuz bir savaşın ilk adımıydı.

Henüz farkında olmasa da.

Ölüme kurulu saatler biraz daha ilerlerken akrep ve yelkovan bu kez tam yediye, Maria'nın tatlı heyecanı ise tekrar ruhuna yerleşirken, yine gözlerinden akacağına emin olduğu yaşları kirpiklerinde kurutmayacağına ant içmiş, mükemmel bir gece geçireceğine sonuna kadar inanmış, hatta bunu hayalleriyle süslediğinde saatler sonraki baloda iliklerine kadar mutlu olacağını hissetmişti lakin yanında "O" olmadığında hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamayacağı düşüncesi de zihninin bir köşesinde varlığını sürdürmeye devam etmişti. Normal şartlarda dış görüntüsüne pek önem vermeyen biri olsa da bugün, kendisi için koyduğu kuralları çiğnemekle birlikte zihnini mesken tutup bakışlarına bir tutam hüzün serpen düşüncelerine biraz ara vermek onun için pek de saygısızlık sayılmazdı.

Kısa topuklu ayakkabıları odanın zemininde kulağı okşayan tiz bir ses çıkarırken Maria bu sesleri duymuyormuş gibi, evvela hiçbir sesi duymuyormuş gibi ellerini elbisesinin üzerinde gezdirerek karşısına getirilen boy aynasının önüne doğru ürkek adımlarla ilerlemeye başladı. Joseph'in onun dış görünüşünü beğenmemesinden korkuyordu fakat çok güzel olduğunda ise Henry'nin mutsuz olacağını düşünüyordu zira baloda bütün gözlerin onun üzerinde olması kalbinde yaşayan fakat yoluna cansız devam eden aşkı Henry'yi ziyadesiyle sinirlendir, Maria'ya olan aşkını aza indirgeyebilirdi. İşte onun korkusu bundan başka bir şey değildi.

ÖLÜME KURULU SAATLER (Gerçeğin Masalı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin