6.BÖLÜM

46 14 1
                                    

BERİL'İN ANLATIMI;
-Nasıl? dedim duyduğum şeyin etkisiyle.
-Duydun işte madem öyle yapamayacaksın beni tanımıyormuş gibi davranırsın sıfırdan.
Bu nasıl olacaktı ki beynimle kalbim şu an bildiğiniz savaşıyor. Bi süre düşündüm ve;
-Olur mu dersin? diye sordum.
-Olur tabi ki yeter ki sen işinden vazgeçme. Benim yüzümden böyle bir şeyin olmasını istemem.
-Tamam peki madem.
-O zaman yarın gelip başla dedi bu söylediğine olumlu anlamda kafamı salladım. Öyle güzel gülüyordu ki üzmeye kıyamazsınız. Gözlerinde ki ışık görülmeye değerdi sanki yeni oyuncak alınmış küçük çocuklar gibiydi sevinci gülümsemesi içinizi ısıtıyor kalbinize kadar işliyor..
SERKAN'IN ANLATIMI;
Anlaşmalı'da olsa işi kabul etmişti ve bu beni oldukça mutlu ediyordu. Kim sevdiği yanında olduktan sonra mutsuz olsun ki..
-Ben artık kalkayım dedim gitme vaktimin geldiğini düşünürken. Bana kapıya kadar eşlik etti ve "Görüşürüz." dedi.
-Görüşürüz Beril dedim ve arabama doğru yöneldim. Eve geldiğimde duş alıp biraz dinlendim daha sonra acıkınca mutfağa indim ve kendime yemek hazırlamaya başladım ama çalan telefonum buna engel oldu. Arayan kuzenim Kılıç'tı..
-Efendim?
-Naber kuzen?
-İyi Kılıç sen?
-Bende iyiyim de ben birkaç haftalığına İstanbul'a geleceğim acaba diyorum sen de kalabilir miyim?
-Neden ne oldu ki?
-Halletmem gereken işlerim var.
-Ne zaman geliyorsun?
-Yarın.
-Tamam bekliyorum. Dedim ve telefonu kapattım.
Bir şeyler hazırlayıp atıştırdım ve çalışma odama çıkıp biraz iş yapmaya karar verdim. Yeni projeleri falan inceledim. Saat baya geç olmuştu artık uykumu daha fazla tutamayacağımı anladığımda odama gidip kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Sabah uyandığımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım bugün Beril işe başlayacaktı.. Hemen sporumu yaptım, duşumu aldım ve hazırlanıp evden çıktım. Şirkete geldiğimde hala ortalarda yoktu.. Biraz bekleyelim bakalım.
BERİL'İN ANLATIMI;
Bu sefer kurduğum alarm'ım ile erkenden kalktım beni bekleyen uzun bir gün vardı hemen duşumu alıp hazırlanmaya başladım evden çıkmadan önce taksiyide aradım ben aşağıya indiğimde benden önce gelmişti sonunda bu günleri de gördüm taksi beklemediğim bir gün. Şirketin yolunu tarif ettim ve yolun bitmesini bekledim.
Şirkete geldiğimde Begüm'e "Günaydın." diyip odama geçtim. Kısa süre sonra kapı çaldı "Gir." dedim soğuk çıkan sesimle. Gelen Begüm'dü;
-Nasılsın Beril?
-İyiyim Begüm sen nasılsın?
-Bende iyiyim. Dedi ve ekledi; -Serkan Bey seni odasına çağırıyor.
-Tamam geliyorum dedim ve Begümle birlikte odadan çıktım Serkan'ın odasının önüne gelince 'Serkan Bey' kelimesini kafama kazımaya çalıştım kapıyla kısa süreli bakışmamızdan sonra kapıyı çalıp duyduğum "Gel." sesiyle birlikte içeri girdim. Gözlerindeki ve yüzündeki mutluluk her halükarda belli oluyordu. Ama benim kendime söylediğim şeyleri unutmamam gerekiyordu. Bir süre bakıştıktan sonra;
-Buyrun Serkan Bey diyebildim sonunda. Bunu kendi istemişti. Tüm anıları, acıları, geçmişi, mutlulukları, hüzünleri sil baştan.. Hiç yaşanmamış hiç olmamış gibi..
-Beril Hanım bugün gireceğim toplantılara sizinde katılmanızı istiyorum asistanım olarak yanımda bulunmanız gerekiyor.
-Tabi Serkan Bey dedim başımı onaylar anlamda sallarken. Ne güzel saklıyorduk her şeyi dışarıdan birisi baksa bizi gerçekten hiç tanışmıyoruz sanar şu an için olması gerekende bu zaten.
-Başka birşey yoksa ben çıkabilir miyim?
-Elbette.
Bu söylediği üzerine kapıya yöneldim ve odadan ayrıldım.
Aslında ne kadar ondan ayrılmak istemiyorsam o kadar ondan uzak durmalıydım.. Yanmaktan ümidini kesmiş bir ateşe barut ne fayda ederdi ki..
Kendi odama geçtim ve Serkan Bey'in söylediği toplantılar için çalışmaya başladım ilk defa bir toplantıya gireceğim biraz bilgim olmalı bu güzelim şirketi batırmak istemem.
Gelen mesajla gözlerim telefona kaydı.
Kimden: Damla
-Napıyorsun?
-Çalışıyorum sen?
-Ben şimdi işten çıktım bugün biraz erken dağıldık. Eve geçiyorum akşam görüşürüz.
-Tamam.
Böyle bir konuşmadan sonra tekrar işimin başına döndüm bi yarım saat kadar kağıtları inceledim aslında baya bir şey öğrenmiştim bu işi kaptım ben. Saate baktığımda toplantı başlamak üzereydi hemen yerimden kalkıp dosyaları düzenledim ve Serkan Bey'in odasına doğru ilerledim.
Kapıya vurdum ve duyduğum "Gel." sesiyle içeri girdim.
Bu adamı görünce ne diyeceğimi unutuyorum galiba çünkü içeri girdiğimden beri saf saf suratına bakıyordum. O da benden farksız sayılmazdı ama neyse.
-Serkan Bey dosyaları biraz inceledim ben hazırım toplantıya girebiliriz.
Kafasını olumlu anlamda salladı ve kapıya doğru yöneldi. Bende arkasından onu takip ediyordum toplantı odası bir üst kattaydı çok büyük ve geniş bir alana sahipti ayrıca büyük bir masa ve etrafında fazla sandalye vardı galiba biraz kalabalık olacaktı. En baş köşeye kendisi oturdu ve bana da yanındaki sandalyeyi işaret etti bende oturdum patron sonuçta. Birkaç dakikaya içeri kalabalıklaşmaya başladı insanlar yavaş yavaş yerlerine oturuyordu tam karşısına da bir adam oturdu birbirlerine uzaktan selam verdiler herkes yerini alınca Serkan Bey söze girdi.
-Evet bugün burada 3 yıldır anlaşmalı yapılan bir sözleşme için toplandık hepinizin bildiği gibi Ersin Holdingle yeniden sözleşmeleri imzaladık ve siz çalışanlar için tekrar bir araya geldik.
Ne kadar ciddi konuşuyordu bu iş gerçekten önemliyse demek ki..
Konuşmaları böyle uzayıp giderken toplantının da sonuna gelmiş bulunuyoruz. Herkes ayağa kalktı tek tek el sıkışıp tebrik ederek ayrıldılar. Ama o adam gitmedi hala daha ne konuşacaklarsa bir saattir toplantı yapılıyor zaten.
-Ersin Bey sizinle daha sonra ayrıntılı bir şekilde konuşuruz. Sesin sahibi Serkan'dı. Demek bu adamın adı Ersinmiş Serkan kadar olmasa da yakışıklıymış ama banane. Yanına yaklaştı el sıkıştılar ve ekledi;
-Şimdi izninizle.. Adam tamam dercesine kafasını salladı.
Ben de konuşmanın bittiğini düşünerek toplanmaya başladım en son olarak ise Serkan Beyi'in yanına doğru ilerledim. Ersin Bey bana elini uzattı sonra ayıp falan olmasın diye bende sıktım.
-Merhaba ben Ersin dedi.
-Merhaba bende Beril diye cevap verdim ne oluyor bu adama.
-Tanıştığıma çok memnun oldum dedi bana gülümserken. Gülmekten çenem kasıldı ama nezaketen gülümsedim zaten toplantı boyunca gülümsemek zorunda kaldım herkes bana bakıyordu kim olduğumu kestirmeye falan çalışıyorlardı herhalde.
-Yaa bende dedim gülümsemekten yorulduğum için ifadesiz bir şekilde. Bu adamı pek sevmemiştim galiba. Bana samimi gelmiyordu yapmacık gülümsemeler falan oyuncak barbie bebeklerinin erkek versiyonu gibiydi. Gözlerini benden ayırıp Serkan'a çevirdi ve merak ettiği soruyu sordu.
-Serkan Bey acaba bu hanımefendi kim? Toplantıda da sizinle birlikteydi.
Kafamı Serkan'a çevirdim kaşları hafif çatılmıştı biraz da olsa içinde ki sinirle;
-Asistanım dedi "Kişisel Asistanım." Buna vurgu yapmıştı nedenini anlayamasamda. Ersin Bey tavrını koruyarak "Ne güzel" dedi "demek sonunda kendinize asistan bulabildiniz."
Gözleri benim üzerimdeydi ve hiç çekmeden konuştu;
-Doğru kişiyi bulmak önemli tabi zaman ve emek ister.."
Sonra da başıyla selam verip odadan ayrıldı. Ben tekrar yüzümü Serkan'a çevirdim artık sinirlendiği iyice belli oluyordu bu derinlerde tuttuğu öfkesini hangi mavi ve masum denizlere bırakacaktı acısını hangi limanda dindirecekti.. Ben onu çok iyi tanıyordum ne de olsa yıllar önce onun limanı bendim..

Geçmişin İzleri..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin