Ilık bir sonbahar günü liseye başlamanın heyecanıyla kalktım.Anneme "Günaydın anne!Kahvaltımı hemen yapıp gitmem gerekiyor.O yüzden elini biraz çabuk tutarsan iyi olur." Dedim.Annem de bana "Önce elini yüzünü yıka da öyle gel masaya.Zaten çoktan hazırladım masayı." gülümserken dedi.
Liseye vardığımda hala heyecanım dinmemişti.Ellerim cebimde sırtımda çanta milleti gözlemliyordum.Onlar benim kadar heyecanlı değil gibiydiler.Tören faslı bitince sınıflarımıza girdik.Benim sınıfım o kadar da düşündüğüm gibi değildi ; ilkokuldaki sınıflarımızdan farkı yoktu.Sınıftaki ilk dersimizde her zaman olduğu gibi tanışma faslı oldu.
Ders bitişinin ardından çalan zille beraber herkes birbirini tanımak ya da kendini tanıtmak için savaşta savaşırmış gibi birbirlerinin sesini bastıracak şekilde konuşmaya başladılar.Ancak ben böyle ortamlarda kendimi rahatsız hissettiğim için sınıfın bir köşesine çekildim ve çabucak bugünün bitmesini diledim.Bunları düşünürken birkaç kişi savaştan muzaffer olarak ayrılmış edalarıyla bir grub benimle konuşmaya çalıştı.Grubun baskısı yüzünden doğru düzgün tanışamadık.Bu da benim hayallerimdeki gibi değildi.
Birkaç ders sonra sınıfa bir grublaşma havası hakim oldu ve ben bu grubların hiç birinde olmak istemedim.Olsam da öteki grublarla çekişmeler, kavgalar ya da anlaşmaya çalışmalar benim tarzım değildi.
Eve giderken kafam da bugün için kurduğum hayallerin nasıl suya düştüğünü düşündüm ve güldüm.İlkokulda nasıl bir düzen varsa lisede de böyle bir düzen vardı.Değişik bir yer bulmak gerçekten benim için imkansızdı.
Eve geldiğimde annemin benim yüzümdeki ifadeyi görmesiyle günümün nasıl geçtiğini anlaması zor olmadı.Zaten annem benim yüzümden endişeliydi ilkokuldan beri.Çevreye ayak uyduramama, birileriyle kaynaşmama benim zayıf yönlerimdi.Ancak çalışkan, dürüst, adaletli, merhametli olmam annemin benle iftihar duymasının kaynağıydı.
Babamı ise hiç tanımadım.Kendimi bildim bileli babamla ilgili anım yok.Anneme sorduğumda ise "Sen daha 1 yaşına basmadan ortalıktan kayboldu ama düzenli olarak bankadaki hesabımıza para yatırıyor.O yüzden daha bizi terk etmedi yani babasız değilsin!" diye beni avutmaya çalışırdı.Belli bi yaştan sonra buna da alıştım , artık anneme babam hakkında soru sorarak onu da üzmek istemiyordum.Babam hakkında soru sorarak onu da üzdüğümü çok sonra fark ettim ve bir gün geri dönmesini diliyerek bir daha sormadım.
* * *
Liseye artık üç dört aydır gidiyordum ama işler istediğim gibi gitmiyordu.Ortama bir türlü alışamadım.Bu da derslerimi etkiledi her ne kadar çalışkan olsamda, sonuçta bende insandım.Öğretmenler de durumumun hakkında endişeli gibi gözüküyordu.O kadar ki sınıftan ayrı biriymişim gibi gözüküyordu.Bunu bende biliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu.Bende kabullendim bu durumumu.
Okuldan eve gelince direk üstümü çıkarmadan ödev ve ders gibi işlerimi bitirip ancak ondan sonra üstümü çıkartıyordum.Böylesi bana kolay gibi geliyordu.Ardından odamdaki bilgisayarım babamın hediyesiydi, bana ilkokul son sınıftayken kargo ile evimize yollamıştı.Bununla genellikle vaktimi geçiriyordum.Gerçeği söylemek gerekirse liseye geçiş hediyemin babamdan gelmesi beni sevindirmişti.Benimle ilgilenen, beni sevip, beni şımartan bir ailem vardı.
* * *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another World
FantasyBu dünyada yerin olmadığını mı hissettin ? Bence sen çok kalın bir gözlük takıyorsun. Hikayeme kulak verirsen o kadar da köyü bir dünyada olmadığını anlarsın. Her ne kadar kendimi özel görmesem de bu fantastik maceraya atılma istedim. Henüz bir şeyl...