Odamda kendimi yatağa uçurturken Fi "Rast demin olanları açıklar mısın?Niye sen yine kızlarla eğleniyordunnnnn?"kaşlarını çatarak karşıma geçip sordu.İşte başlıyorduk. "Sen asıl düellonun ortasında beni nasıl yalnız bıraktığını açıklasana ayrıca senin şu gücün çok tutarsız hem güçlü hemde zayıf bırakabiliyor seni."somurturken dedim.Fi "Ben düelloda sana auramı yaymam için özel durumumu açıkladıktan sonrasını hatırlamıyorum.Neden bahsediyorsun?O vampiri sen yenmedin mi?"şakın bir ifadeyle bana bakarken dedi.Onun da hatırlamamasına şaşırsamda yinede onun sayesinde sapasağlamdık.Bu yüzden üzerine gitmeyi kestim.Derin bi nefes alıp verdikten sonra "Sen hatırlamıyorsan sorun değil olup bitmiş bir şey sonuçta ama bir daha savaş planı yaparken şu güçlerinin gerekliliklerini düşün.Ortalıkta sap gibi kalmıyayım."moralsiz bir şekilde başım eğikken dedim.Bugünde epey canlı geçmişti.Yatağıma girerken partideki yaşadığım sahneler aklıma geldiği için rahat bir şekilde uyumuştum.
Sonraki sabah kendimi eğitmenin zamanı geldiğini hissederken Fi'nin peşimden yavaş bir şekilde yüzünde şeytani gülüşüyle yaklaştığını gördüm.Fi "Bugün şehir merkezine gidiyoruz sevgilim bak nasıl olmuşum?"diyip önümde balerinler gibi dönmeye başladı.Bana her zamanki gibi gözüktüğü için sadece "güzel olmuş." Dedim.Cevabımdan memnun olacağını düşünürken Fi "Sadece bu kadar mı?"başını hafif önüne eğip eliyle dudağını işaret edermiş gibi toplanarak dedi. "Evet başka bir kelimeyle anlatamıyorum seni." diyince benim peşimde ilahi ceza modunda kovalamaya başladı.Tüm yurdu dolaştıktan sonra kovalamayı kesince ikimizde yorgunluktan ölüyorduk.Banyo yapsak iyi olur diye düşünürken yolumuzu oraya çevirdik.Nasılsa bugün dersimiz yoktu yani vaktim boldu.Bugün Fi'nin de yaramazlık yapacağını zannetmeyerek rahat bir banyonun tadını çıkardım.Üstümü de giydikten sonra yurdun kapısında Fi'yi bekledim.Bekle... bekle nerdeyse iki saat oldu, Fi ortalıklarda yoktu.Banyonun kız tarafı boş olsa da her zaman sıcak su bulunurdu.Kapısında seslendim Fi'ye "Fi yaşıyor musun?.Hooyyy hoyyy!" cevap olarak "Geçen seni gözetlemiştim sıra sende olduğunu düşünüp fazla kalmışım banyoda hem sen intikam alacağım gibisinden düşüncelerin vardı ama sen gelmedin ne yapıyordun bu saate kadar?"başı dönermiş gibi havada bir yükselip bir alçalırken dedi. "Hee sen o zamanı hala hatırlıyor msusun ben unutmuştum.Hahaha!"kahkaha atarken dedim.Devamında "Eh böylece intikamımı almış da oldum sanırsam sana bakarken epey keyif aldım şimdi baksana doğru düzgün uçamıyorsun bile."zorla gülümsememi gizlemeye çalışırken dedim.Fi utancından kıpkırmızı kesilmişti. "Bugün merkeze gidelim diyecem ama bu halinle gezdirebilir misin beni?" diye sordum.Fi "Bugün gitmemiz gerekmiyor başka zaman gideriz."başını tutarken dedi. "Fi o zaman ben Helen ile Ellen'e uğrayacam.Sen yat dinlen." dedim.Fi ters bi bakış fırlattıktan sonra "Sen anladın benim yokluğumda fırsattan istifade etmek falan yok." yüzünde ne biçim hal olduğu anlaşılmayan bir şekilde dedi.
Fi'yi odaya gönderdikten sonra artık sihirle ilgili çalışmalarıma başlayabilirdim.Direk Helen'in ofisine gidip "Merhaba Helen.Benim acil sihir çalışmam gerekiyor.Önerin var mı?"diye sordum.Helen masasından kalkıp çevremde bir şey arıyormuş gibi etrafımda gezerken "Fi yok yanımda boşuna arama."gülerek dedim.Rahatlayarak bir nefes veren Helen "O zaman senin sihir yatkınlığını ölçelim."dedi.Dolabından çıkardığı eski bir kitabı önümde açıp "Elini kitabın üstüne koy ve gözlerini kapat ardından düşünebildiğin en güçlu olduğun anını düşün." gülümseyerek dedi.O sırada Ellen paldır küldür içeri girdi.Ellen bizi durdurmaya çalışsa da ben çoktan elimi kitaba koymuş anılarıma dalmıştım.
[Çok küçük olduğum bir zamanda kendimi bulmuştum.Çevremde olan eşyalar çok tanıdık geliyordu.Burası ilkokul birinci sınıfı okuduğum yerdi.Çocukları hayal meyal hatırlayabiliyordum.O zamanlar öğretmenler sınıfa bir hayvan almışlardı.Beyaz uzun kulakları şirin ön ve arka ayakları olan tavşandı.O zamanlar sınıftaki herkes onu çok seviyordu.Tabi ben de çok seviyordum.Sınıfta sıra ile onun bakımını yapıyorduk.Sevmek isteyen belli bir zaman sevip sonra diğeri eline alıyordu.Böyle geçen günlerin birinde elimden bir arkadaşım tavşanı çekip almaya çalıştı. "Dur az seviyim verecem sana da." desem de bırakmıyordu.En sonunda tavşanı var gücümle çektiğim anda elimden kaydı ve pencereden aşağıya düştü.Hepimiz aşağıya koşarak indik.Tavşanın bedeni orda öylece duruyordu.Arkadaşlarımın hepsi ağlayarak bana dönüp beni suçlamaya başladılar.Bende tavşanı elime alıp "Keşke hareket etse canlanıp her zamanki gibi hoplayıp zıplasa" diye düşünürken ağlamaya başladığımda etrafımdaki her şey beyaza boyanmışcasına hiçbir şey gözümle göremez olmuştum.Şimdi düşündüğümde sanki flash bombası atmışlar gibi hissetmiştim.Etrafımdaki çocuklar ışığımsı alanın dağılmasıyla bir bir düşmeye başladı.Öğretmen geldiğinde çocuklar yarım saat sonra ayıldılar ve beni tavşanı öldürdüm diye suçladılar.Öğretmenler birbirine bakıp elimdeki tavşanı hoplayıp zıplayıp çevremde dolaştığını gösterince çocuklar bana garip gözlerle baktılar.Daha sonra benle konuşan arkadaşlarım hepsi anlaşmış gibi beni dışlamaya başladılar.Tavşanı daha da ellememe izin vermediler.]Bu olay benim çocuklarla aramı açan asıl sebep olarak kaldı.Tabi bunu şimdi eski kitabın sayesinde hatırlıyordum.Gözlerimi açtığımda Helen güzel yüzü beyazlaşarak solmuşken , Ellen yüzünü sol eliyle kapatıp sağa sola başını sallıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Another World
FantasyBu dünyada yerin olmadığını mı hissettin ? Bence sen çok kalın bir gözlük takıyorsun. Hikayeme kulak verirsen o kadar da köyü bir dünyada olmadığını anlarsın. Her ne kadar kendimi özel görmesem de bu fantastik maceraya atılma istedim. Henüz bir şeyl...