7

88 19 6
                                    

medya da Elif var. 


Gözlerimi açtığımda geniş omuzlarla, kirli sakalla ve saçlarımı koklayan bir Hazarla karşılaştım. Bir süre yüz hatlarını inceledim.

Saçlarımı kokladığına yemin edebilirim.

Sonra bana bakan o mavi gözlerle karşılaştım. Deniz gözleri, ne kadar güzeldi aslında. Bu kadar asabi, bu kadar huysuz adam ne olursa olsun değerliydi benim için. Neredeyse üç buçuk yıldır onun yanında çalışıyordum ve onun için bir yabancıyken bile bana zarar vermemişti. Üstelik en yakınlarım bana en büyük zararları verirken...

Olduğu yerden fırlayan Hazar Bey'i görünce gülesim gelse de sert ve şaşırmış surat ifademi bozmadım.

"Se-sen ne arıyosun benim yatağımda Elif?!"

Cevap vermeden önce etrafa bir göz gezdirdim. Sonra üstüme başıma.. Bir şey olmuş olsaydı aramızda hissederdim ve üstümde gece giydiğim pijamalar olmazdı. Hazar Bey'i süzdüğümde sadece boxer ile olduğunu farkettim. Belli ki geceden kalmaydı ve yanlışlıkla benim yatağıma yatmıştı.

"Bişey sordum Elif Hanım ve sabırsızlıkla bir cevap bekliyorum."

"Hazar Bey öncelikle şuan sizin odanızda değil benim odamdayız. Dolayısıyla yatakda benim oluyor. Ayrıca karşımda daha ne kadar iç çamaşırınızla duracaksınız merak ediyorum?"

Hazar Bey dediklerimden sonra üstünü süzüp hızla odadan çıktı. Bende çok geçmeden hazırlanıp mutfağa geçtim ve şöyle güzel bir kahvaltı hazırladım.

Birazdan Ömer de gelirdi zaten.

Ömer'i seviyordum. Hazar Bey gibi soğuk değildi. Sıcakkanlı ve espriliydi. Tamam esprileri çok iğrençti ama mimikleri beni gülümsetmeye yetiyordu. Bana olan ilgisinin de farkındaydım ve bu ilgi zaman zaman hoşuma gidiyordu. Ama daha fazlası hiç olmadı. Aşk, sevgi... Bunlar en son hissedeceğim duygulardı. Ömer bile bunu değiştirememişti.

Kahvaltıyı hazırladıktan  sonra Hazar Bey'e seslenip kendi sandalyeme kuruldum. Eskisi gibi ondan korkmuyordum ya da yemek yerken beklemiyordum. Bu konularda artık bana fazlasıyla törelans gösteriyor. 


Çok geçmeden Hazar Bey de gelip sandalyesine yerleşti. Hiç suratıma bakmadı. Normalde evde olduğu zamanlar benle kısa da olsa konuşur, hiç yoktan su, tuzluk felan isterdi fakat şuan onu bile yapmaması, sanki suç benimmiş gibi hissettiriyordu.  


"Ömer Bey, bakın bu sabah ki olanlar içi-"


"Elif benim adım Ömer değil HAZAR(!) bu bir. Dün gece çok sarhoştum ve senin odanı kendi odam sanmam normal. Bunun içinde senden özür dileyecek değilim bu da iki. Ayrıca bir erkeğin olduğu evde kapını kilitlemeden yatman senin sorunun." 

"Özür dilerim Hazar Bey, yanlışlıkla Ömer dedim. Ve ayrıca kapımı kilitlemem gerekecek kadar güvenilmez biriyseniz, burada kalmamında anlamı yok." 


"Sen bilirsin, istediğin yerde kal. Sadece verdiğim parayı hak et. Yoksa paranı da vermem." 


Kapının çalmasıyla Hazar Bey'e cevap vermek yerine kapıya yöneldim. Sanırım Ömer geldi. 


"Ömer nerde kaldın, Haz-" 

Kapıyı açmamla yaşadığım şokla daha cümlemi tamamlayamadan, bir de yediğim tokatla kendimi yerde bulmam bir oldu.  


"Baba ne olur bir dinle baba lütfen!!" 


"Neyini dinleyecem senin orosbu ! Ne anlatacaksın bana! Gazinolarda orosbuluk yaptığım yetmedi bir de bir erkekle evde kaldığını mı söyleyeceksin!!"


Daha babama cevap vermeden, babam üstüme çullandı. Yerimden kalkmaya çalıştığımda ise saçımdan geriye çekip gözüme attığı yumrukla tekrar dengemi kaybedip yere düştüm. Kapı girişindeki mermerden olan merdivene başımı çarptığımda ise son duyduğum  Hazar Bey'in sesi oldu.

**Biliyorum çok kısa bir bölüm oldu ama kusura bakmayın arkadaşlar. Elimde olmayan sebeplerden uzun bir süre yazamayacağım bile. Bulduğum bir fırsatta yeni bölümü bu kadar yazabildim. Sizleri seviyorum. Tekrar özür dilerim. Telafisini bir sonraki bölümde normalden daha uzun yazmak olacak. Öpüldünüüüüüzzz. :***

Ben Aşık OlmamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin