Hava o gün sanki hiç olmadığı kadar kasvetliydi. İnsanın içine bir sıkıntı sokup, derin nefesler almasına sebep oluyordu. Dün gece, yağan kardan geriye sadece ıslak bir zemin kalmıştı. Çıplak ağaçlar soğuk karşısında titriyor, rüzgarın en ufak hareketinde çığlıklar atıyorlardı. Orta yaşlı adam kunduralarını yere sürterek yürüyor, kalın kirli gri rengindeki kabanının yakası çekiştiriyordu. Soğuktan burnu kızarmış, kulakları uyuşmuştu. Ellerini birbirine sürtüp ceplerine koydu. yürüyüşüne biraz daha hız verip - neredeyse koşar adımlarla- yoluna devam etti. bir kaç sokak sonra gelmek istediği yere varmış gibi durdu. Yüksek bir binanın köşesine geçip telefonunu çıkardı. saat 16.30 civarlarındaydı. sokak lambaları yanmak üzereydi. İş çıkışı saatleriydi. Birazdan her yer gürültülü arabalar ve korna sesleriyle dolacaktı. Adam biraz külüstüre kaçan telefonunda bir numara tuşladı ve telefonu kulağına götürdü. Açılmasını beklerken ısınmak için sağa sola hareket etmeye başladı. Telefon bir kaç kez çaldıktan sonra açıldı. Kalın ve tok sesli bir adam cevap verdi.
"Alo"
"Geldim. Ne zaman istersen o zaman." Adamın ağzından çıkan buhar yükselip havaya karışıyordu.
"Yapman gereken zamanı biliyorsundur umarım."
"Evet"
"Güzel. Herkesin orada olduğundan emin ol." Bu bir emirdi. Adam dişlerini sıktı. Rahatlamaya çalışırmış gibi derin bir nefes aldı. Sonra sertçe cevap verdi.
"Tamam"
"Ve bu arada, paran işi bitirdiğinden emin olduğumda hesabına yatacak."
"Bu iş bu gün burada bitecek. Siz merak etmeyin."
"Eğer bu işi de başaramazsan onu öldürürüm." Adamın sesi fazlasıyla tehditkardı. Ve telefon kapandı. Boşta olan eliyle burun kemerini sıktı adam. Derin bir nefes alıp karşısındaki kalabalık kafeye baktı. İçerisi bir hayli dolu görünüyordu. Gürültülü müzik adamın kulağına kadar geliyordu. Kafe baştan aşağı camdı. Fakat buhardan içerisi tam görünmüyordu. Kafenin kapısındaki kocaman "iyi ki doğdu" yazısı içeride bir doğum günü partisinin olduğunu gösteriyordu. Adam ellerini tekrar birbirine sürttü ve ağzına götürüp sıcak hava üfledi. Isınmak için durmadan kıpırdanıyor, olduğu yerde sağa sola sallanıyordu. Korkuyor gibiydi. Kafasında büyük bir düşünce topluluğu var gibiydi. Bir an lacivert rengine yakın gözleri dolar gibi oldu. Kafasını gökyüzüne kaldırıp sanki son kez dünyayı görüyor gibi baktı. Dolunay iki gecedir yukarıdaydı. Ve bu gün bu adam gibi onunda son gecesiydi. Elleriyle gözlerini avuçladı ve kendini toparlamaya çalıştı. Bir BMW nin kapıya yaklaştığını görünce bütün dikkatini kafeye verdi. Görünmemek için binanın köşesine adeta yapıştı. Arabanın içinden uzun boylu, yakışıklı bir adam indi. Arkasından, yan koltuktaki sarışın, orta boylu kadın ve arka koltuktan güzel, açık kahve saç rengine sahip genç bir kız indi. Kadın arabanın arkasına ilerleyip bagajı açtı. İçinden kocaman pembe bir hediye paketi çıkarıp bagajı kapattı. Hızlı adımlarla kızı ve kocasının yanına ilerlerken yakışıklı adam da arabayı kilitledi. Kapının önüne park ettiklerine göre içeride çok durmayacaklardı. Yakışıklı adam takım elbisesinin düğmelerini kapattıktan sonra kafenin kapısını karısı ve kızı için açtı. Herkes içeriye girince büyük bir alkış tufanı koptu. Soğuktan donmak üzere olan adam elini cebinden çıkarıp kol saatine baktı. Sadece 15 dakika geçmişti. Sokak lambaları açılmış, yollar kalabalık olmaya başlamıştı. Kafenin içi ağzına kadar dolmuştu. Adam hala huzursuzdu. Kafasını arkasındaki duvara dayadı. Derin bir kaç nefes alıp tekrar kafeye odaklandı. Belli belirsiz, içerideki insanların dans edişleri görünüyordu. Sonra herkes alkışlamaya ve "iyi ki doğdun" şarkısını söylemeye başladılar. Pastada gelmek üzere olmalıydı. Bir süre sonra alkışlar kesildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giriş
Teen FictionNefesini bedenimde hissettim. Bütün vücudumda yoğun bir karıncalanmaya sebep oluyordu. Avına yaklaşan bir kurttu o. Bense av olamayacak bir kaplan... Çok yükseklerdeydim. Yere çakılacağımı tahmin bile etmiyordum. Ben güçlüydüm. Ben karanlık olandım...