Ben hesabı ödedikten sonra birlikte kafeden dışarı çıktık. Yağmur şimdilik kesilmişti . Üşüyormuş gibi "Bırr" dedi "Hava iyice soğumuş " Ve üzerindeki koyu mavi montun kenarları kürklü başlığını kafasına geçirdi. Kızıl saçları yanaklarının altından omuzlarına doğru zarifçe dökülüyordu.
Yolun sağ tarafını işaret ederek " Evim bu tarafta" dedi.
Bir süre sessizce yürüdük. Heyecanlıydım ve susuyordum .Oysa , acele ve hızlı adımlar atıyordu .Yemyeşil gözleri bazen gökyüzünün karanlığında geziniyor , bazen de başını yavaşça aşağı eğip asfaltlı yolun çarpık kaldırımlarını seyrediyordu.
Sessizliği bozan ilk o oldu , kulaklarıma bir melodi gibi gelen sesiyle " Beraber yürüyoruz ama ben hala isminizi bilmiyorum " dedi.
"Eray " dedim
"Eiray"
" Yok , hayır .Eiray değil Eray "
Bir kez daha söylemeye çabaladı , sonra " imkanı yok " dedi " Söyleyemiyorum"
Adımı söylemeye çalışırken çıkardığı sesler ve yüz ifadesi ... Beni güldürdü.
"Peki sizin adınız nedir? Ben de sizinkini bilmiyorum ."
"Laura Clare ( Lora Kler ) ama siz bana kısaca Laura diyebilirsiniz. Sonra başını , birden bire bana doğru çevirerek : " Neden bana bu kadar dikkatli bakıyordunuz ?" diye sordu.
"Birisine çok benziyorsunuz " dedim " Size her baktığımda , onu görüyorum."
Cevabıma şaşırmış bir şekilde " Öyle mi " dedi " Peki kim o ? Eski kız arkadaşlarınızdan birisi mi? "
+" Hayır , değil ... Hatta "
-" Hatta ne ? "
+"O yaşamıyor "
-"Üzüldüm"
+"Neye üzüldünüz?"
-"Ölmüş olmasına "
+"Hayır ,beni yanlış anladınız ... O ölmedi çünkü hiç var olmadı "
-" Hiçbir şey anlamadım "
+" O ... Yani size benzeyen kişi ... Bir hayal ürünü "
Bu son söylediğime ne tepki vereceğini merak ediyordum. Yan gözle ona baktım , dudaklarının kenarında tebessüme benzeyen belli belirsiz bir kıvrımla yürümeye devam ediyordu. İçinden bana gülüyor olmalıydı. Kim olsa gülerdi ama o , en azından belli etmemeye uğraşıyordu.
" Bu hayali kadının bir adı var mı ? " diye sordu.
" Niavel " dedim bir solukta " Ama yanlış anlaşılmak istemiyorum, ben kesinlikle deli falan değilim ve kafamdan uydurduğum bir kadından da bahsetmiyorum yani tamam aslında kafamdan uydurma ama ...
Saçmalıyordum. Durdum ve derin bir nefes alıp verdim " O kadın...Niavel , kendi yazdığım bir romanda yaşıyor . Ben bir yazarım.
Gözlerinde ... Yeşil gözlerinde açıklayamadım bir parıltı vardı.
"Kafeye o yüzden mi gelmiştiniz ? Yazmak için mi?
"Evet , kitabımın sonunu bir kafede bitirmek istiyordum...
Birden suçluluk hisseden insanların ses tonlarını andıran bir sesle sözümü kesti: "Benim yüzümden değil mi? Beni görünce yazmayı bıraktınız ?
" Öyle düşünmeyin " dedim " Zaten ilhamın geldiği yoktu. Sizi görmeseydim bile muhtemelen yazdıklarımdan beni tatmin edecek , düzgün bir şey çıkmayacaktı ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞINDA BULUŞALIM
RomanceRomanımın sonunu yazmak için yaratıcılığımı zorlayıp , ilham perisinin uğramasını beklerken , gözüm kafenin en sağ köşesindeki masaya kaydı. " Yoo , olamaz " dedim içimden "Gözlerin sana oyun oynuyor ." Yanılıp , yanılmadığımı anlamak için gözler...