Rüya

61 11 7
                                    

Güney yanımdaydı.Onu hiç görmediğim bir hâlde takım elbiseyleydi. Yeşil çimenler,parlak masalar,masaların üzerinde altın sarısı şamdanlar... Ben tam onun karşısındaydım. Öyle dikilmiş gözlerimin içine bakıyordu. Sadece bakıyordu. Uzun uzun,anlamlı anlamlı...
Arkasında bir salıncak uzun bir ağaca bağlı,ucu uçurum. O an o salıncağa binip gökyüzüne ulaşmak istedim. Yukarı,en yukarı çıkmak bulutlara dokunmak. Yavaş yavaş Güney'e doğru yaklaşırken yandaki aynaları gördüm. Üzerimde beyaz gelinliğe benzer bir elbise.(multide)Saçlarım maşa ve papatyadan bir taç. O an aslında kendi düğünümde olduğumu anladım. Güney'e "Bu bizim düğünümüz mü?" diye sordum. Aldığım yanıt "Evet" ti. Güney beni elimden tutup salıncağa oturttu ve sallanmaya başladım. Çok zevkliydi bana yaşayamadığım çocukluğumu hatırlatıyordu. Güney beni daha hızlı sallamaya başladı yukarı, en yukarı çıktım. Altımda bilinmez bir uçurum,üstümde sonsuz güzellikte ki gökyüzü. Bir an gözüm elbiseme kaydı ve kanlar içinde kalmış gelinliğimi gördüm. Güney'e elbisemde kan olduğunu söyledim fakat cevap gelmedi. Tekrar ve tekrar...
En sonunda arkamı dönmeyi akıl edebilmiştim. Güney yerde yatıyordu. Arkasında ise kanlı bir bıçakla duran Demirli...
Güney'e yardım etmek istemiştim ama uçurumu unutmuştum. Şimdi o bilinmezlikte ilerliyordum. Uçurumdaydım. Bir dakika öncesine kadar gökyüzüne ulaşacakken şimdi dipteydim. Her zaman ki gibi... Babamı kaybettiğimde ki gibi araftaydım. Bir yanımda gökyüzü bir yanında uçurum vardı, ben uçurumu seçtim. Şimdi karanlıktaydım. Bir bilinmezlikte sonumun ne olduğunu bilmeden...
Sonra kulağıma sesler gelmeye başladı. "Umarım iyidir." "Sus lan piç hepsi senin yüzünden oldu!" Güney'in sesini duyduğumda rahatlamıştım. Onun sesini duyunca kendimi huzurlu hissetmiştim. Yavaş yavaş o karanlık yok oldu, bir yerden ışık süzülüyordu. Gözlerimi araladığımda yanımda Güney tatlı tatlı bana bakıyordu. Sonra aklıma baygınken gördüğüm o rüya geldi. Utanmıştım.Böyle bir şeyi nasıl düşünmüş olabilirdim. O benim kardeşim gibiydi, biraz farklıydı ama bu düşündüklerim çok fazlaydı. Belki de bilinç altımın bana bir oyunuydu. Sonra etrafıma bakındım. Güney'in arkadaşları ve demirli beni bekliyorlardı. Bir şey söylememi... Yanımdaki seruma baktım. Birkaç saniye serumla kesiştim daha sonra beklediğim ses Güney'den geldi"İyi misin?" " Evet sanırım iyiyim." "Doktor serum bitince gidebileceğimizi söyledi. Biraz miden bulanabilirmiş. Sen dinlen." Cılız bir erkek sesi "Çok geçmiş olsun, ben gerçekten üzgünüm, kusura bakma" dedi. O an demirlinin benimle konuştuğunu gördüm. Güney ağzını açtığı sırada " Asıl sen kusura bakma. Doğum gününün içine sıçtım. Bu arada gerçekten üzgünüm. " " Önemli değil zaten eğlenmiyordum da..." Yalan söylediğini anlayabiliyordum. Bir şey söylemeyip sadece gülmekle yetindim. Gerçekten yorgundum.
* * * * * * * * * * *
Sonunda serum bitmişti ve eve gidiyorduk. Ortam çok sessizdi. Radyoyu açma isteği duydum ve rastgele bir şarkı açtım. Radyoda "End of the world" çalıyordu. Eve vardığımızda kendimi koltuğa atmıştım. Güney sıcak bir duş almam gerektiğini söyleyince yavaş yavaş merdivenlerden çıktım. Banyoya girdim ve üzerimdekileri çıkardım. Küvetin içini suyla doldurup içine girdim. Sıcak su gevşememi sağlamıştı. Bir süre suyun içinde oturdum, sonra saçlarını sampuanladım. Vücudumu sabunladım daha sonra durulanıp küvetten çıktım. Bornozumu giydim, kapıya ilerledi, açtım ve Güney'le çarpıştım. Beni sürüyordu, hastanede gördüğüm rüya aklıma geldi. Yüzümün kızardığını hissediyordum. Hemen kafamı aşağı çevirdim. "Imm... Şey, ben üzerimi giyiyim. " bornoza iyice sarıldı, koşar adım odama gittim. Arkamdan kapıyı kapatıp kitledim. Yatağa oturdum, yüzüm yanıyordu. Neler düşünmüştüm ben böyle? Güney hep beni kardeşi yerine koydu. " Tamam Eylül , kendine gel kızım. " ellerimle kendime rüzgar yapmaya başladım ama fayda etmiyordu. " Unut o rüyayı kızım. Manyak mısın sen? O seni kardeşi gibi seviyor... Biraz uzak dur. " İçimi biraz olsun rahatlattıktan sonra kimisine doğru yürüdüm. Çekmeceden iç çamaşırlarımı alıp giyindim. Sonra dolabına doğru yürüdüm. Dolabın hep siyah kıyafetlerden oluşuyordu. Elime siyah mini şortumu aldım. Aklıma Güney'in, banyodan çıktığımda karşılaştığım bakışları geldi. Hemen geri koydum ve dar paça siyah pantolonumu aldım. Üzerime kısa kollu bana en az iki beden büyük gelen, üzerindeki kurukafa için aldığım t-shirtü giydim. Saçlarımı kurutma makinesiyle kuruttum ama taramaya üşendigim için karışık bir şekilde açık bıraktım. Gözlerime siyah kalem çektim, telefonumu ve kulaklığımı aldım. Arabada dinlediğim "End of the world" şarkısını açtım. Dinleyerek merdivenlerden aşağı indim. Koltuğa oturacaktım ki Güney'i gördüm, yolumu değiştirip hiçbir şey olmamış gibi mutfağa girdim. Abur cubur dolabımı açtım. Çikolatalı süt, baharatlı ve ketçaplı cips, çubuk kraker ve gofretlerimi kucağıma doldurdum. Mutfaktan arka bahçeye açılan cam kapıdan çıktım ve salıncağa oturdum. Hava soğuktu ama aldırış etmedim. Abur cuburları yanına koydum, sütümü aldım içip bitirdikten sonra cipsleri yemeye başladım. Gerçekten çok acıkmıştım. Çubuk krakerleri de  üçer beşer ağzıma tıkıştırdıktan sonra gofretimi yedim. Biraz daha bahçede oturduktan sonra iliklerime kadar işleyen soğuk yüzünden eve girdim. Oturma odasına girdiğimde Güney'i göremedim. Koltukta bağdaş kurmuş otururken merdivenlerden hızlıca inen Güney'e baktım. Beni görünce kasılan yüzü gevşedi, sonra kaşlarını çattı. Koltuğun kenarına geldi, ellerini saçlarına attı ve bana döndü "Nerdesin sen? Niye haber vermeden gidiyorsun? Aklıma çıktı." omuz silktim,"Bahçedeydim. Üşüyünce içeri girdim. " ellerimi tuttu, yanaklarını ve burnuna baktı. Karşı koltuktan battaniyeyi aldı, yanıma oturdu. "Gel buraya menapozlu, gel." beni kendine çekti, battaniyeyi ilimizin üstüne örttü.  Tam o sırada kapı çaldı. "Ben bakarım. " ayağa kalktım, kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açınca şaşkınlıkla gelene baktım. "Şey... Merhaba, seni merak ettim. Sevgilin seni hastaneden çıkarınca, ben barmenler sen adresi alıp geldim. İyi misin?" ama ben sadece bir şeye takılmıştım. "İyi de beni Güney getirdi."

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin