NAR SUYU

38 8 2
                                    

Korna sesleri birbirine girmişti. "Eylül iyi misin? Cevap ver." Bir sinirle gözlerimi açtım. Belime kadar pencereden sarkarak kamyonun sürücüsüne bağırdım. "Çüş dayı, çüş! İnsan önüne bakar! Ehliyeti kasaptan mı aldın?" Birden tsörtümden tutularak içeri çekildim. "Eylül ne yapıyorsun? Gir içeri, tamam." "Ne tamam be? Herif üstümüze üstümüze geliyor. Ezilecektik, geberip gidiyorduk." O sırada telefonun hâlâ açık olduğunu farkettim ve çok geçmeden Aynur Hanım'ın sesi duyuldu. "Oğlum iyi misin? Neydi o ses? Bak Şule'yle Nevin teyzen de sesleri duydular. Eve gel Şule sana çorba yapsın. Bir şeyin yok dimi oğlum? Bak eğer bi..." Güney telefonu kapatıp arka koltuğa fırlattı. "Eylül özür dilerim. Annem işte... Bu arada, bugün sendeyim. Tabi istersen. " "Gel tabiki. Sormana bile gerek yok da birazdan hava aydınlanacak. Ben buradan direk işe geçeyim. " " Önce eve gidelim, hazırlan. Sonra ben bırakırım seni." Başımla onayladım, zaten eve yaklaşmıştır. Güney arabayı kapının önüne park etti. Evin içine girdik. Ben direk banyoya koştum, hızla duş aldım. Odama geçtim ve dolaptan siyah, dizlerime kadar gelen bol tşört tarzı bir elbise giyindim. Saçlarımı yanlardan iki kulak yaptım. Göz kalemi ve kırmızı bir rujla makyaj yapıp alt kata indim. Hızlıca ağzıma iki üç salatalık dilimiyle ekmek tıkıştırdım. Tekrar arabaya bindik, lokantaya doğru ilerledik.
* * * * * * * * * * * * * * *
"Saat kaç Eylül? Saat kaç? Neden geç geliniyor? Babanın lokantası mi burası? Bak bu son. Tek bir yanlışında seni kovarım anladın mı? " cevap beklercesine yüzüme bakıyordu."Duyamadım Eylül Hanım. " " Anladım Ömer Bey. Bundan sonra daha dikkatli olacağıma garanti veriyorum. " arkasını döndüğünde dil çıkarttım ve yere fırlattığı önlüğümü aldım. "Kaçık, pis şişko. Yemiş yemiş sıçmamış. Ayı! " elime iki menü aldım ve gelen müşterilere doğru yürüdüm. İki yaşlı teyze gelmişti. " Hoşgeldiniz efendim. Buyrun." menüleri önlerine koydum, not defterimi çıkardım. Teyzelerden biri, bir süre menüye baktı sonra arkadaşına baktı. "Kız Fato ben anlamadım bunu, ne yiyeceğiz? " hafifçe gülümsedim. Aynı teyze bu sefer bana döndü. " Kızım gel otur şöyle de bize bir akıl ver. " kolumdan tutarak yanına oturttu.
"Pek güzel kızmışsın, ne yiyelim biz? Ne onerirsin yavrum bize? " biraz düşündüm. " Teyzeciğim ben size triliçe yemenizi öneririm ama yine de siz bilirsiniz." tam bu sırada şişko müdür, bize doğru yürümeye başladı. "Eylül, bu ne gevşeklik! Bu iş yapıyoruz, dedikodu değil! "
"Evladım sesini yükseltme kızcağıza. Bize yardım ediyordu. Bir daha bağırırsan seni şikayet edip attırırım. " teyze bana göz kırptı, gülümseyerek karşılık verdim. Teyzelere servis açtıktan sonra yeni müşterileri beklemeye başladım. İki kişi kapıdan içeri girdi. Arkaları bana dönüktü. Menüleri aldım ve yanlarına gittim. Ben şok. "Oha şırfıntı, oha Demirli."
"Ne diyorsun sen be! Aşkım şuna bir şey söyle bana şırfıntı diyor." Demirli ne ara bununla çıkmaya başladı?
"Şey, evet ne alırsınız? " diye Deniz'e sordum.
"Ben profiterol alıyım. Melis sen ne alıcaksın? "
"Ben karides ve nar suyu istiyorum aşkım." Bu kız harbi midesiz ve gerizekalıydı. Yapmacık bir gülümsemeyle "Melis'cim, burası basit bir lokanta. Karides ne arasın lan burda! " diyerek yeni siparişi beklemeye başladım. "O zaman sadece nar suyu istiyorum. " mutfağa gittim ve siparişlerle geri döndüm. Siparişleri masaya koyduktan sonra tam arkamı döndüm ki şırfıntı beni çağırdı. "Garson, bu nar suyu taze sıkılmamış. Ben taze sıkılmış istiyorum."
"Peki efendim. Hemen değiştiriyorum. " bardakla beraber mutfağa girdim. Biraz bekleyip, değiştirmeden geri döndüm."Buyrun." bardağı masaya koydum." Bunun içinde buz yok ama." Deniz kaşlarını çatmış Melis'e bakıyordu. Tam ağzını açmıştı ki lafını keserek "Peki efendim." dedim. Tekrar bardakla mutfağa gittim. Buzlu bardakla masaya döndüm. Bardağı masaya sertçe bıraktım.
"Ya sen nasıl bir garsonsun. Bunun buzları çok küçük. "
Nar suyunu Melis'in yüzüne çarptım. Birden sıçradı. "Ulan ben gelmişini geçmişini nar suyunda boğarım! Göt kadar bardağa ne kadar büyük buz koyucam ben? "
Saçından tutmuş kafasını masaya bastırıyordum. Belimde iki tane el belirdi ve sertçe geri çekildim. Beni çeken kişi tabiki kaçık müdürdü.
"Bu ne saygısızlık! Kovuldun! " bir hışımla önlüğümü çıkarıp suratına fırlattım.
"Ay götüm, ben istifa ediyorum lan!" hızla lokantadan çıktım, koşar adım yürümeye başladım. Herkese çarpıyordum. Evimin yakınındaki büyük markete girdim ve içki reyonuna yürüdüm. İki şişe bira, bir şişe rakı, bir düzine kadar da şarap alıp marketten çıktım. Koşarak eve gittim. Ayakkabılarımı bile çıkartmadan odama çıktım. Yatağın yanına, yere bağdaş kurup oturdum. Aldıklarımı içmeye başladım. Bir yandan içiyor, bir yandan da ağlıyordum. Çığlık atmaya başlamıştım. Saçlarımı cekiştiriyordum. Ayağa kalktım, yatak örtüsünü yere attım. Komodine doğru ilerledim ve bütün üstündekileri yere boşalttım. Koşar adım banyoya girdim, ecza dolabını açıp içindeki ilaçları aldım idama geri döndüm. Yere oturdum bütün ilaçları içmeye başladım. Zangir zangir titriyordum, gözlerim kararıyordu. Ayağa kalkmaya çalıştım ama dengemi kaybettim. Midem bulanıyordu ama kusamıyordum. Derin derin nefes aldım, kendime gelmeye çalıştım. Odm hızla dönüyordu. Kulaklarım uğulduyordu. Çığlık atarak kulaklarımı ellerimle kapattım ve kendimi karanlığa bıraktım.

Votelemeyi unutmayın.💕💕

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin