SÜPRİZ MİSAFİR

51 8 10
                                    

Gözlerimi açtığımda etrafimda birkaç doktor ve hemşire vardı. Onların arkasında ise Deniz. Gözlerim Güney'i arıyordu ama yoktu. Kalp atışlarımı gösteren monitördeki bip sesleri hızlanmaya başlamıştı. "Neredeyim ben? Güney nerede? Gitmek istiyorum! Bırakın beni! " yatakta doğruldum. Doktorlar beni sakinleştirmek için omuzlarıma bastırıyorlardı. "Bırak! Bırak beni! " onları itekleyerek uzaklaştırdım. Elimin üstüne taktıkları serumu çekip fırlattım. Daha kuvvetli bir şekilde yatağa bastırıyorlardı. Yanımda duran serumu iterek yere devirdim. "Bırakın beni! Güney! " Deniz yanıma yaklaştı. "Yatakta debeleniyordum. Hemşirelerin biri elinde iğne tutuyordu. "Hayır! Bırakın beni! Güney! " çığlıklarım arasında kapı hızla açıldı. Güney arkasında üç güvenlikle içeri girdi. Beni tutan doktorları iterek yataktan kalktım, koşarak Güney'e sarıldım. "Noluyor lan burda? Ne yaptınız kıza? Çığlıkları dışarıdan duyuluyordu lan! Cevap versenize! " Kollarını bana dolamış saçlarımı okşuyordu. "Güney gidelim." babamın ölüsünü gördüğüm günden beri hastahanelerden korkuyordum. Güney yanımdayken beni sakinleştiriyordu ama bu sefer onu göremeyince...
"Tamam bitanem gideceğiz, sakin ol. Sen şimdi üzerini değiştir sonra gideceğiz." alnımdan öptü ve doktorlara döndü. "Çıkın lan dışarı! Bir bok beceremiyorsunuz zaten! Çıkın dışarı, kız üzerini değiştirsin. " Doktorlardan biri güvenliğe döndü. "Beyefendiyi dışarı çıkarın, biz kontrole devam edelim." güvenlikler Güney'i kollarından tuttuğu anda Deniz araya girdi. "Tamam sorun yok. Beyefendi benim arkadaşım. Eylül'de taburcu olabilir. Ben daha sonra onu rehabilitasyona getiririm." Anlamadığım birkaç bakışmadan sonra herkes dışarı çıkmıştı. Ben de üzerimi değiştiriyordum. Gözüm köşede bulunan takvime kaydı ve iki gündür burada olduğumu farkettim. Odadan çıkıp Güney'i buldum. Hastahaneden çıkıp arabaya bindik.
* * * * * * * * * * * * *
Eve geleli bir buçuk saat olmuştu. Üzerime şort ve atletten oluşan pijama takımımı giyinmiştim. Şimdi mutfakta omlet yapıyordum. İki yumurtayı alıp bir kaseye kırdım. Güney salatalık ve domatesleri doğruyordu. Biraz peynir alıp yumurtanın içine koyup çırptım. Biraz tuz atıp tekrar çırptım sonra da tavaya döktüm. Yumurta pişince masayı kurup kahvaltı yaptık. İkimizde konuşmuyorduk. Ben yemeyi bitirip masayı toplamaya başladım. "Eylül film izleyelim mi? " "Tamam Hayalet Sürücü'yü istiyorum. Onu izleyebilir miyiz? "
"Tamam , ben açayım o zaman ." hızlıca masayı topladım ve Güney'in yanına gittim. Oturmuş beni bekliyordu. Filmi açıp izlemeye başladık. Yarım saat olmuştu ki kapı çaldı. "Ben bakarım." koşarak kapıyı açtım. Deniz gelmişti. "Merhaba, ben nasıl olduğunu merak etmiştim. İyi misin? "
" İyiyim, sağol gelsene film kaçıyor. Hadi! " O sırada arkamda duran Güney'e babasından para isteyen küçük çocuk gibi bakarken. Güney başını olur anlamında sallamıştı. "Yaşasın gel içeri! " " Ben aslında seninle konuşmak için geldim. Biraz konuşalım mı? Özel. " Deniz kaşlarını çatmış Güney'e bakıyordu. Dönüp Güney' e baktığımda "Bin islindi sininli kinişmik için gildim. Biriz kinişilim mi? İzil." diyordu. Bir anda anırarak gülmeye başladım. Sonra Deniz'e ayıp olduğunu düşünerek kendimi toparlamak için boğazımı temizledim. "Buyur Deniz. Kusura bakma Güney beni eğlendirmek için şaapıyor." Güney içeri geçip koltuğa oturmuştu bile. "İstersen bahçeye çıkalım. Bir şey ister misin? " "Yok, sağol ."
Sonunda bahçeye geçebilmiştik. Ben Deniz'in lafa girmesini bekliyordum. Sanırım o da aynı şeyi yapıp beni bekliyordu. Sonunda beklediğim konuşmaya başlamıştı.
"5 yaşında yetim kalmak zor bilirim." " Bilemezsin! Bilmemelisin, sen nerden biliyorsun bunları? "
"Çeteler, annesizlik, bağımlılık, seni anlamak çok zor olmasa gerek. Dram hatsafada. İstetsen yardımcı olabilirim. Ben rehabilitasyonda doktorum. Senin gibi birçok hastam var."
"Ben hasta değilim! Asıl sen hastasın! Nerden biliyirsun sen bunları? Niye hayatımı araştırdın? Neden ben? Uğraşma oğlum benimle! Uğraşmayın, artık rahat bırakın beni! " bir anda kapı açıldı ve Güney , Deniz'i itekledi. "Git , burdan! Nedir kızın sizden çektiği? Siktir git lan! Puşt! " diye bağırmaya başladı. Deniz yavaş yavaş merdivenleri çıkarken "tedaviyi reddetebilirsin ama arkadaş kalsak bari? " "Siktirtme tedavini, kapçük ağızlı! " bir anda Güney'in söylediği sözle gülmeye başladım. Sonra Deniz'in henüz gitmediğini farkettim. "Tamam, arkadaş kalabiliriz. Demirli! "
"Şimdi siktir git! " Deniz'i uğurladıktan sonra Güney bana döndü. "Filmin de içine sıçtı gitti ya. Eee ne yapalım şimdi? Gerçi sen bugün çok yoruldun, uyumak ister misin?" "Olur, çok yorgunum zaten " Ağır ağır merdivenleri çıkarken Güney'de arkadan beni itekliyordu. Yatak odasına çıktığımızda yalnız kalmak istememiştim. "Güney gitmesen yanımda kalsan olmaz mı? En azından uyuyana kadar." "Tamam hadi uyu bakalım" dedi. "Güney... Bana hikaye anlatsana." yatağa girdim ve yana kaydım. Güney gelip yanıma oturdu. Saçlarımı okşayarak anlatmaya başladı."Çok uzaklarda küçük bir şehirde kendi halinde yaşayan bir çocuk varmış. Üzgün, aciz, yarım. Bir gün, parkta oynayan çocukları izlerken gözüne biri takılmış. Çok güzel, neşe dolu bir kız. Koşuyor, koşuyor sonra yere düşüyor. Çocuk hemen gidiyor. Kızı yerden kaldırıyor. Göz göze geliyorlar... " ben ise Güney'e iyice sarılarak uyumaya başladım.
* * * * * * * * * * *
Gerinerek uyandım. Tepinerek pikeyi üstümden attım. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Merdivenlerden koşarak indim. Güney gitmişti ve masada not vardı. Notu elime aldım.
"Annem aradı. Ben çıkıyorum, sonra yine uğrarım."
Notu masaya geri bıraktım. O sırada kapı çaldı. "Geldim." Güney geldi diye düşünerek kapıyı açtım. Karşımda tanımadığım ama çok yakışıklı bir çocuk vardı ve bana piç smile atıyordu. "Selam çirkin şey. Ben yakışıklı üvey abin. Nasılsın?"

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin