27. BÖLÜM: ''PİJAMA PARTİSİ''

1.9K 119 11
                                    

Şu an gördüğüm tablo, beni benden alacak kadar güzeldi. Tüm aile -Ecevit, annem, Poyraz, Ayaz ve Ada- yemek masasına oturmuş ve gülüşerek yemeklerini yiyorlardı. Bu her zaman özendiğim fakat hiç göremediğim aile tablosuydu. Babam vefat etmeden önce buna benzer durumlara pek rastlayamazdık çünkü genellikle o mesaide olduğu için annemle beraber atıştırırdık. Babamı kaybettikten sonra bizde yemek kültürüne dair hiçbir şey kalmamıştı zaten.

Şimdiyse, aralarında kanbağı  bulunmasa da beraber gülüp eğlenen insanlardan yayılan huzuru hissedebiliyordum.

Yavaşça yanlarına gidip her zamanki yerimden farklı olarak Ayaz'ın yanına oturdum. Benim gelişimle ortamdaki havanın değişmemiş olması rahatlatmıştı.

''Sen bi' de bunu küçükken görecektin, Neriman Teyze,'' diyerek hararetle anlatmaya devam etti Poyraz. Bahsettiği kişinin Ayaz olduğunu fark edip can kulağıyla dinlemeye başladım. ''Gece korkardı, yanıma gelirdi ama bir kere olsun 'korktuğum için geldim' demezdi.''

''Abartma lan.'' Ayaz'ın ses tonu sert çıktıysa da aralarına neşe kırıntıları serpildiği belliydi.

''Esila da öyleydi,'' diyerek bakışların benim üzerimde toplanmasına neden oldu annem. ''Karanlıktan korkardı. Hatta bazen ışık açıkken uyurdu ama asla korkuyorum demezdi.'' Garip bir şekilde Ayaz ile ufak da olsa ortak özelliğimizın çıkması hoşuma gitmişti.

''Teyze, hatırlıyor musun? Bir aralar her gece 'odamda böcek var' deyip yanına geliyordu. Ev ilaçlanmıştı, siz de birkaç gün bizde kalmıştınız. En sonunda itiraf etmişti korktuğunu.''

''Ya Ada!''

''Doğru değil mi?'' dedikten sonra keyifle rezilliklerimi anlatmaya devam etti. ''En çok da şeyi unutamayacağım. Biz çocukken bu, mahalledeki çocuklardan birinden hoşlanıyordu. Adı Eren miydi, neydi. Eren buna korku tüneline girmeyi teklif ettiğinde Esila korktuğundan kabul edememişti. Çocuk da başka bir kız ile girdiğinde günlerce ağlamıştı.''

''Çok komik,'' dedim somurturken. Benim haricimde herkesin güldüğünü görünce iyice moralim bozulmuştu. Şu an çevremdeki herkesi benimle dalga geçen zengin yaratıklar, kendimi de onların arasında kalmış fakir ama gururlu kız gibi hissediyordum. Eksik olan tek şey Kırgın Çiçekler dizi müziğiydi.

''Hoşlandığın çocuk ha?'' diye fısıldadı Ayaz. Olayın bu kısmına takılması hoşuma gitse de belli etmemeye özen gösterdim.

''Sekiz yaşındaydım,'' dediğimde sesimin yüksek çıkmamasını diledim. Poyraz'a döndüm ardından. ''Biz Ada'yla senden bir şey isteyecektik, Poyraz.''

''Ne?'' diye sorup çatalındaki et parçasını ağzına attı.

''Bu geceliğine senin evinin anahtarını alabilir miyiz? Kızlarla pijama partisi yapacağız da.'' Ayaz'ın gerildiğini fark ettiğimde bu durumdan onu daha önce haberdar etmediğim için hafiften bir pişmanlık yaşadım.

''Olur.''

''Cevher de sizinle gelsin,'' diyerek yine koruyucu baba rolüne büründü Ecevit. Şu kaçırılma olayından sonra Ayaz ve annem kadar Ecevit de üzerime titriyordu.

''Tabii.''

''Size afiyet olsun,'' diyerek ayağa kalktı Ayaz. Ses tonu surat ifadesi kadar sert değildi.

Ayaz yukarı çıktığında fazla yemek yiyemedim. Zaten son zamanlarda anlamsız bir şekilde yemek yemek benim için yaşamsal bir faliyet olmaktan çıkmış, arasıra yerine getirdiğim bir sorumluluk haline gelmişti.

''Biz de hazırlanalım artık,'' dedi Ada. Başımla onaylayıp ayağa kalktım ve odama doğru ilerlemeye başladım.

Ada birkaç aydır kendi odası olarak kullandığı misafir odasına girdiğinde ben de kendi odama girdim ve yatağımın kenarına oturmuş, elinde babamla, ben dört yaşındayken çekindiğimiz bir fotoğraf çerçevesini inceleyen Ayaz'ı fark ettim. Beni görünce çerçeveyi yerine bıraktı.

KARANLIĞA SARILAN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin