34. BÖLÜM: "MUTFAK TEZGAHI"

1.6K 83 20
                                    

Yağmur, pencereye ritmik hareketlerle temas ederken bilmem kaçıncı kez etrafımda döndüm. Ayaz'ın anlattıklarından sonra uyuyamıyordum. Sürekli olarak gözümde çocuk Ayaz'ın elinde silahla Ulaş'ın annesini vurması canlanıyordu. Korkuyordum. Odada sadece kalp atışlarımın hızlanan ritmi duyulabiliyordu. Telefonuma uzanıp uykulu gözlerimle saate baktım; 04.09. Etrafımda dönüp durarak bir yere varamayacağımı anlayıp ayağa kalktım. Üzerime ince bir battaniye alıp odadan çıktığımda karanlık koridorda canavarların çıkıp üzerime atlayacağını falan düşünmeye başlamıştım.

Ayaz muhtemelen her zamanki gibi kapısını kilitlemiş, uyuyordu. Yine de denemekten zarar gelmez diye kapıyı hafiften zorladığımda kendimi içeride buldum. Bugün odasının kapısını kilitlememişti, şaşırılacak şeydi doğrusu.

Ayaz yarı çıplak olarak üzerini zor örten battaniyesiyle uysal bir kedi gibi uyuyordu. Karşısına oturup bu halini saatlerce izleyebilirdim. Yine de onu uyandırmak istemediğim için üzerini örtüp penceresini kapadıktan sonra odadan çıkmak için adımladım.

Yağmur enfes yağıyordu ve ben bu anı izlemek istiyordum. Arka bahçeye doğru bakan balkona doğru ilerledim. Balkona adım atar atmaz burayı daha önce keşfetmemiş olduğum için ufak bir pişmanlık yaşadım. Hoş bir doğa manzarası ve mistik bir havası vardı.

"Hey," diyen bir sesle korkuyla sıçradım. Etrafımda bir tur dönüp sesin sahibini aradım ve Poyraz'ın köşedeki koltukta oturduğunu fark ettim. İçimdeki o büyük sıkıntı anında dağılmıştı. Birileriyle sohbet etmek bana fazlasıyla iyi gelecekti.

"Sen de mi uyuyamadın?" diye sordum yanına geçerken.

"Evet." Eliyle yağmuru gösterdi. "Yağmur sesi yüzünden. Sen niye uyuyamadın?"

"Romatizmam var."

Sırıtıp, "ben lezbiyenim, desen daha çok inanırdım," dedi. Ardından aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı. "Bugün Ayaz'ın doğum günü."

"Ciddi misin? Bana hangi günde doğduğunu söylememişti. Aslan burcu olduğunu tahmin etmiştim aslında."

"Şu doğum günü zırvalıklarını pek sevmez de kendisi."

"Parti yapmayacağız mı yani?"

"En son yaptığımızda partiye gelen herkesi evden kovmuştu."

"Bu seferkinde biz bize oluruz. Sen, ben, Eylül, Ada, Emir ve Özgür."

"Yarına ayarlamaya çalışırım o zaman. Babamdan bizim ormandaki evin anahtarını alırım. Ufak bir partiyle kendi aramızda eğleniriz."

"Tamam," dedikten sonra bacaklarımı göğsüme çekip oturdum. "Poyraz, sana bir şey sorabilir miyim?"

"Sor."

"Eylül'e karşı ne hissediyorsun? Tabii söylemek zorunda değilsin ama sadece merak ettim. Neticede Eylül benim en yakın arkadaşım."

"Yani, etkileyici bir kız. Etkilenme, hoşlantı ve belki de aşk. Bilmiyorum."

"Bizim Barbie seni etkisi altına almış bakıyorum."

"Hem de ne etki. Sabah akşam onu düşünüyorum. Yemek yerken, kitap okurken hatta tuvalette bile," dedikten sonra pot kırmış gibi bana baktı. "Bunlar aramızda kalacak ama," dedi tehditkar bir ses tonuyla. "Kardeş sözü mü?"

"Kardeş sözü."

Balkona çıkan Ada'yı gördüğümde bir yerlerden Emir'in de fırlamasını bekledim. Neticede şu sıralar nerede Ada, orada Emir olayı vardı da. Bu dengesiz eve de atardı Emir'i.

KARANLIĞA SARILAN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin