~1~

396 110 9
                                    

Olanları anlamakta güçlük çekiyordum. Tartışmalarının ortasında kalmıştım ve bu ikisininde umurunda değildi. Güçsüz sesimle "nolur durun " diye bağırıyordum.

Annem beni kolumdan tutup çekti ve babama "Eylül benimle gelecek " diye bağırdı.

Babamın gözlerinden ne kadar öfkeli olduğunu anlayabiliyordum. "Senin o dar görüşlü ailenin yanına kızımı göndermem benim kızım para düşkünü biri olarak büyümeyecek, hem senin annen daha Eylülü kabul etmiyor bile" ikiside diretiyordu.

Ortada kalmıştım ve kendimi belli etmeye çalışıyordum ama ikisininde umurunda değildim belli ki. Daha 6 yaşındaydım ve yaşadıklarım yaşıma göre büyüktü. Düşüneceğim sadece oyuncaklarımla oynamak olması gerekirken benim iyiliğimi düşündüklerini sandıkları iki ebeveyn arasında ki kavgayı durdurmak için tepiniyordum.

"Nolur susun artık" diye bağırıp ağlamaya başladığımda annem tarafından farkedildim. Annem beni düşünen tavrıyla (!) "Selim nolur yeter artık Eylül korkuyor" dedi. Babam daha fazla öfkelenerek "Eylülü korkutan ben değilim sensin, şimdi evimizden defol git yoksa zor kullanacağım " diye kükredi. Babam fazla sinirliydi ve annem daha fazla zorlarsa bir şey olacağı kesindi. Annem gitmemeye direnirken, babam annemin üstüne yürüdü ve....

Ve sonuç yine aynı, kan ter içinde ağlayarak aynı kabustan uyanılan bir sabah daha.

6 yaşımdan beri sık sık bu kabusu görürdüm. Bazen sabahın köründe bazen ise gecenin bir vaktinde. Anne ve babamın bana bıraktıkları kötü bir miras daha..

Kendime gelmeye çalışarak yatağımdan kalktım, saate baktığımda 7.12 idi alarmımın çalmasına 3 dakika kala uyanmıştım. Alarmımı kapatıp banyoya yöneldim. Aynaya baktığımda çökmüş bir yüz görmekten bıkmamıştım. Oldum olası bir uykusuzluk problemim vardı ve bu göz altlarıma mor halkalar bırakıyordu.

Duş alıp okul formamı üzerime geçirdim. Mutfağa geçtiğimde babamın masada kahvaltı yaptığını gördüm "Günaydın baba" deyip dolaptan mısır gevreğimi ve sütümü tezgahın üzerine çıkardım. "Günaydın kızım ama normal bir kahvaltı yapmayı denesen " dedi. Aslında kahvaltı yapmayı sevmezdim ama bünyem zayıf olduğu için gün içinde başım dönüyordu onun için gevreği tercih ediyordum. Babama gülüp kahvaltımı bitirdim ve odama gittim. Akşamdan hazır olan çantamı alıp kulaklığımı taktım ve en sevdiğim şarkılardan birini açtım. Odamdan çıktığımda koridorda babam beni bekliyordu, montumu ve ayakkabılarımı giydiğimde dışarı çıktım ve babamın gelmesini bekledim.

Babam okuduğum okulda Edebiyat öğretmeniydi ve her sabah okula beraber giderdik bu beraberinde oldukça sorun getiriyordu.Okulda İrem ve Atakan dışında çok arkadaşım yoktu. Çünkü babam öğrencilerinin hepsini tanırdı, arkadaşlarıma o karar verirdi. Atakan ve İrem çocukluk arkadaşlarım olduğu için onları tanıyordu ve ona göre iyi kişilerdi.

Okula geldiğimizde kulaklığı cebime tıkıştırıp arabadan indim. İremin servisi erken geldiği için bir bankta oturmuş beni bekliyordu. Babam da arabadan inip yanıma geldiğinde "Dikkat et kızım " deyip alnımdan öptü ve okula yöneldi. Babam o günden beri annemin gelip beni kaçıracağını düşünürdü ve bana sürekli dikkat et lafını kullanırdı. Sanki herşeyi düzeltecekmiş gibi(!)

İremin yanına gittiğimde sarıldık ve banka oturup Atayı bekledik. Dersin başlamasına daha vardı, İremle birşeyler konuşurken karşıdan eteğinin varlığı bile bile olmayan iki kız görüş alanımıza girdi. Yanımıza gelip bana laf atana kadar onları umursamamıştım bile.

Saçlarının sahte sarı olduğu kilometrelerce öteden belli olan kız bana bakarak "Şu Selim hocanın kızı değil mi" dedi. Ne yapmaya çalıştıklarını çözememiştim.

DemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin