0.1

838 56 17
                                    


Yazarın ağzından...

Genç kız camdan dışarıya bakıyordu. Gelip geçen insanları izliyordu. Onlara hayranlıkla bakıyordu, biraz da gıpta ile...

Yıllardır hep aynı cam kenarında, aynı şeye bakıyordu. Gelip geçen, yürüyen, koşan insanlara bakıyordu.

Ara sıra elindeki günlüğüne birşeyler karalıyordu. O günlüğün her sayfasında hisleri, duyguları, kazılıydı. Kimi sayfasında sevinçleri, kimi sayfasında üzüntüleri, kimi sayfasındaysa sırları yazılıydı.

Camdan gelen sesle cama döndü. Çocukların topu vurmuştu. Onları gülümseyerek izledi. Gözleri hüzünlendi. Kendi çocukluğunu hatırladı. Hernekdar bazı yaşıtları onunla dalga geçsede mutlu bir çocukluk geçirmişti.

Kapının açılmasıyla oraya döndü. Annesi içeri girmişti.

"Sakura uzun süredir hiç ses gelmeyince bakmak istedim tatlım. İyi misin?"

Sakura başını olumlu anlamda salladı.

"İyiyim anne, merak etme. Dışarıyı izliyordum. Dalmışım"

"Herzamanki gibi. İstersen dışarı çıkarabileceğimi biliyorsun."

Gözlerini kısa süreliğine kapadı ve açtı. Tekrar cama döndü:

"Biliyorum, ama istemiyorum."
Biraz bekledi ve ekledi:

"Anne yalnız kalmak istiyorum"

"Tamam tatlım,...birşeye ihtiyacın olursa seslen."

Başını tamam anlamında aşağı yukarı salladı. Annesi çıkınca odadan, tekrar camda dışarıyı izlemeye başladı.

Etrafta gülüşerek dolaşan yaşıtlarını izledi. Birzamanlar oda onlar gibiydi. Koşabiliyor, yürüyebiliyordu. Beş yıl öncesine kadar.

Geçirdiği bir trafik kazasından sonra bütün hayatı değişmişti. Ailesi onu tekrar yürütebilmek için ne kadar doktor varsa hepsine gitmişti ama sonuç; yine hüsran....

Sakura'nında umudu kalmamıştı artık. Okula gitmiyordu. Evde özel dersler alıyor ve sınavlarını verip geçiyordu. Evindeki küçücük odasından dışarı çıkmıyordu. Yakın arkadaşları Ino ve Hinata onun yanına geliyor ve birazcık mutlu olsun diye çabalıyorlardı. Ama küçük sahte gülümsemelerden başka birşey alamıyorlardı.

Sakura o korkunç kazayla birsürü şeyini kaybetmişti. Öncelikle bacaklarını. Onu yıllarca taşıyan bacaklarını o kazada sonsuza kadar kaybetmişti. Sonra belkide hayatının en mükemmel yıllarının geçeceği lise hayatını kaybetmişti. Çünkü okula gidemiyordu. Eskiden harika paten kayardı, artık bunu da yapamıyordu. Birde canınıdaa derinlerden yakan şey sevdiği adamı da kaybetmesiydi. Bu acizliğiyle onu ne yapacaktı ki? Zaten onun gibi birisi karşısında hiç şansı yoktu şimdi hepten kaybetmişti.
.
.
.
Hava yavaş yavaş kararıyor, insanlar bir bir evlerine dağılıyordu. Sakura yatağında oturmuş hala dışarıya bakıyordu.

Gözü evlerinin karşısındaki ağaca takıldı. Arkasında bir karartı görmüştü sanki?

Ama yine görmüştü!

Birazcık daha cama sokuldu ve iyice inceledi. Siyah giyinmiş ve yüzünü kapşonuyla saklayan birini gördü. O tarafa bakıyordu. Onun odasını mı gözlüyordu?! Yada o mu yanlış görmüştü?

Ama hayır tamda onun odasına bakıyordu. Kimdi peki o? Bir sapık mı? Bunca derdinin arasında bir de bu eksikti.

Biraz ürkmüştü. Camı kapatmak için perdeye uzanırken yanlış görmüş olmayı diliyordu.

Dışarı tekrar baktığında ağacın altında kimse yoktu. Hayal görmüş olmalıydı. Değil mi?

Ama eğer görmediyse...o kimdi?




Yeni SasuSaku hikayeme merhaba deyin. İçinde texting de olacak. Biraz dramatik bir hikaye olabilir ama mizah da ekleyebilirim. Finali nasıl yapacağım hakkında pek belli bir planım yok. Sizin isteğinize bağlı diyelim. İlk textingi okuyup sevenler umarım bunu da severler. Şimdiden teşekkürler:)

INABILITYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin