"Ne mi arıyor?"Youngmin ellerini saçlarının arasından geçirdi ve derin bir nefes aldı."Kwangmin,sadece bir kereliğine aklından ne geçiyorsa onu söyleyemez misin?"Destiny yüzüne hiç bir ifade takınmamaya çalışarak,"Sorun değil,bundan rahatsız ve ben de gidebilirim."dedi.Donghyun bu karışıklığa bir anlam katmak adına,"Uykunda neden Destiny'nin adını sayıkladığını sormak istiyorum,ondan nefret ettiğin için olduğunu bile bile."Kwangmin aniden doğruldu ve gözlerini kocaman açtı."Bir tür refleks olmalı.Gözümü araladığım an onu görmüşümdür çünkü şurada dikiliyor işte."Destiny başıyla onayladı."Kesinlikle haklısın.Geçmiş olsun.Mystery?"Kuzeni hala şaşkın olan ifadesini bozmadan Destiny'e baktı."Gidelim mi?Randevu işi bu gün olmaz.Bu arada sonra görüşürüz,Youngmin."Youngmin Destiny ağlamaklı haliyle kapıya yönelmişken onu kolundan yakaladı."Ne saçmalıyorsun,ben hiç bir şeyi iptal etmedim.Destiny..?Bana ağlamadığını söyle."Destiny hızla yanağından süzülen yaşları elinin tersiyle itti ve tam o anda Kwangmin tarafından izlendiğini fark etti."Ağlamıyorum."
"Tüm bunların randevuyu bozmaması çok iyi oldu.Hatta öyle mükemmel ilerliyoruz ki,günün sonunda Mystery annemle tanışacak gibi."Minwoo bunları söylerken bir yandan da gülüyordu.Aslında randevu boyunca gergin kalmış olan Youngmin ve Destiny'yi gevşetmeye çalıştığı bir gerçekti.Mystery'nin de farkında olduğu bir gerçek."Millet,biz burada gelecekteki çocuğumuzun ismine bile karar verdik.Sizin konuştuğunuz anları sayıyoruz.Sorun nedir?"Youngmin gözlerini devirip hemen ardından Destiny'ye döndü."Kardeşim için ağladın ve aynı şeyi benim için de yapar mıydın merak ediyorum."Destiny'nin çenesi ayaklarına varmıştı ve biraz da sinirlenmişti."Kwangmin'den hoşlandığımı düşünüyorsun!" Minwoo ve Mystery bu durumda yapılabilecek şeyleri kısaca değerlendirdiler:
Kaçacaklardı.
Kalıp müdahale edeceklerdi.
Kalıp müdahale etmeyeceklerdi.
3 seçenek de çaresizliklerinin resmi olsa da,onlar sonuncuda karar kılmıştı.
"Bunu kabullenmek istemiyorum,Destiny.Sadece kafanın karışmış olduğunu düşünüyorum.Kwangmin yüzünden."Destiny her cümlede daha çok sinirleniyordu."Birden bire soğuk nevaleye dönüşmenin sebebi bu mudur yani?''Youngmin oturuşunu dikleştirdi.''Beni suçlayabilir misin?Hastanede Kwangmin'i görmedin mi?''Destiny alaylı bir edayla sırıttı ve masadan kalktı.''Baştan yürümeyeceği belliydi zaten.''masadan uzaklaşırken yalnızca onların bulunduğu bir japon restoranından da haz almadığını fark etti.Yediği şeyler fazla cıvık ve çiğdi.Zaten tabağının neredeyse tamamının olduğu gibi durduğundan emindi.Peşinden gelen ayak seslerinin farkındaydı ve Mystery'ye ait olması için dua etti.O ince topuklu ayakkabıların böyle bir ses çıkaramayacağını bile bile.''Destiny!''Derin bir iç çekip kalabalığa çıkmadan önce onu kolundan yakalamış olan sevgilisine baktı.Yine."Bu bugün ikinciydi.''Youngmin izbe bir yer olan Japea'dan çıkmadan önce Destiny'i yakaladığı için mutluydu.''Birincisini unut gitsin.Bir şeyler oldu ve ağladın,ya da ağlamadın.Umrumda değil.Önemli olan şu an,ve yanımda olman.''Youngmin teras katında rezerve ettirdikleri masaya içinden küfür etti.Destiny merdivenleri kullanmayı seçmişti ve bu peşinden koştuğu için onu nefes nefese bırakmıştı.Bir elini Destiny'nin eline götürdü ve kenetledi.''İlk randevu için fazla çocukça bir tavırdı,değil mi?''Destiny başını iki yana salladı.''Bilemiyorum,bu sensin ve sana alışabileceğimden emin olamıyorum.Üzgünüm ama...''Youngmin hızlı bir hareketle eğildi ve Destiny'yi öptü.Saçma ergen hislerine kapılmak istemiyordu ama bu öpücük Destiny'yi tam anlamıyla etkilemişti.Diğerlerinin yanına dönelim mi?''dedi Youngmin gülümseyerek.Destiny ''evet'' anlamında başını salladı.
"Eeee,şimdi sence biz doğru mu ilerliyoruz?"Minwoo yattığı yerden yıldızları seyrederken birinin kafasının göğüs kafesine baskı uygulamasının oldukça hoş bir his olduğunu düşündü."Bilemiyorum."Dedi Mystery."Çifte randevudan kaçtık ve onların nerede olduğumuzdan haberi bile yok."Minwoo derin bir iç çekti."Yalnız kalmaya ihtiyaçları olduğunu düşünmüştüm."Mystery yavaşça başını Minwoo'nun karnından kaldırdı ve çimenlerin üzerinde bağdaş kurdu."Peki,bizim bu yaptığımız nedir?Romantik çift saçmalıkları falan.Biraz hareketlensek ya,birazcık heyecan belki de..."Minwoo'nun suratında kafasının karıştığını gösteren bir ifade vardı."Romantizmi seviyorum.Ve az önce yaptıklarımız bence ilişkimize level atlattı."Mystery güldü.Ama Minwoo buna katılmayınca aniden sessizleşti."Oh,sen ciddiydin!"Aralarındaki bu garip konuşmayı Minwoo'nun cebinden yükselen telefon zil sesi bozdu."Jeongmin-ah!Kwangmin nasıl?"Minwoo arkaplandan yükselen sci-fi seslerini duydu."Bekle,laser tag mi oynuyorsun sen?Kwangmin'i bırakıp gittin mi?"Jeongmin nefes nefese cevap verdi."Herkes onun yanındaydı ve bunalıma gelemem,bilirsin.Kwangmin de bilir.Kafa dağıtıyorum öyle.Haydi gel yanıma Min.Ortalık uzun zamandır çok gergin."Mystery tüm konuşmayı gülümseyerek dinliyordu."Kabul et!Kabul et!Laser tag i çok seviyorum!"Minwoo "ciddi olamazsın"dercesine kız arkadaşına baktı ve ardından"Mystery ile birlikteyim."diye cevapladı."Birlikte gelin öyleyse.Sinirleri gergin insanlardan bıktım,kanka.Lütfen gelin."
Youngmin randevunun gidişatından hoşnuttu.Destiny ona düşündüğünden daha fazla benziyordu ve çok ortak yön göz çıkarmazdı."Hala bizi bırakıp gittiklerine inanamıyorum."Dedi Destiny gülümseyerek.Youngmin 3.kadehi içerken kendinden geçme belirtileri göstermeye başlamıştı bile."Gitmelerinin bizi kötü etkilediğini söyleyemezsin,değil mi?"Destiny başını iki yana salladı."Belki de artık durmalısın."dedi Youngmin'in elindeki bardağı almaya çalışarak."Bence gitmeliyiz,başka türlü durabileceğimi sanmıyorum."
"Vay be,kız arkadaşın resmen döktürüyor!"Minwoo ve Jeongmin,Mystery'nin karşı takımı yerle bir edişini heyecan içerisinde izliyorlardı."Evet,o muhteşemdir."dedi Minwoo.Hemen ardından silahını şişman bir çocuğa doğrulttu."Senin ise,el boyunca haklayabileceğin kişi sayısı işte o veletten ibaret."Mystery Jeongmin ve Minwoo'ya bakıp "Neye öyle bakıyorsunuz?"diye bağırdı."Yoksa benden mi korktunuz?"Jeongmin gülümseyerek can yeleğindeki aynı takım oyuncularını karşıt yapan düğmeye bastı."Kızlardan asla korkmam güzelim.Hadi yapalım şunu." Minwoo oyun başlar başlamaz Jeongmin tarafından vurulmuştu."Zayıf halkalar ezilmek için vardır!"Mystery ve Jeongmin'in kapışması 10 dakikayı aşmıştı ve yaklaşık 5 dakikadır sahanın görünmeyen tarafındaydılar.Bu garip bir şekilde Minwoo'yu rahatsız etmişti ve sahaya girmek istiyordu.Mystery'nin ise o an aklındaki tek şey Jeongmin'i yenebilmekti.Jeongmin,tırmanma duvarının arkasında Mystery'yi yakaladı ve vurdu.Bunu öyle yakına gelerek yapmıştı ki,Mystery oyunun etkisinden anında çıkıvermişti.Oyun bitmişti ama onlar hala tek kelime bile etmemişti.Jeongmin yaklaşıyor,Mystery zerre yerinden kıpırdamıyordu.Bu sırada Minwoo ise ışıklı tabeladaki "Game Over" yazısını çoktan görmüştü."Haydi çocuklar!Kim kazandı,merak ediyorum?"Cevap olarak gelen sessizliğin üzerine Minwoo sahaya daldı.Sanki ona söylenmiş gibi direkt tırmanma duvarının arkasına gitti ve Jeongmin'in Mystery'yi öptüğünü kendi gözleriyle gördü.
Youngmin ve Destiny karanlık daireye girerlerken içeride kimsenin olmadığını fark etmişlerdi."En azından birileri olur diye bekliyordum."dedi Destiny ışıkların hepsini açarken.Youngmin ellerini gözünü götürdü,"Bunu neden yaptın?"Destiny ona doğru bakıp güldü.Bunun üzerine Youngmin onu 3.kez kolundan tutup çekti,"Merak etme,bu bugün için sondu."Destiny bu kol çekme olaylarının gidişatından hiç hoşnut olamamıştı,hala da değildi.Youngmin onu öpmeye çalışırken Destiny kolunu kurtardı."Boşversene,gidip uyu."Şimdi gülerek ona daha çok yaklaşmıştı."Youngmin,uyumanı istiyorum.Şimdi."Youngmin kendisini geriye doğru çeken göremediği bir güçle sendeledi. "Kız sana uyumanı istiyorum dedi,rahat bırak onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜFLER ÜLKESİ;''KORE''
FanfictionSeul'a henüz yeni gelmiş bir kız,tesadüf eseri dünyaca ünlü-Koreli idollerden oluşan-bir grubun arabasına binerse ne olur? Destiny bir lise öğrencisidir ve bazı önemli sınavlara girer.Düşündüğünden daha başarılı sonuçlar elde eder,Güney Kore'nin en...