Sam ve Eva bütün yıl deli gibi çalışmışlardı ve sonunda bekledikleri tatile kavuşmuşlardı. Tabi tatili en fazla bekleyen Sam di.
"Sam sence bu projeyi tamamlaya bilecekmiyiz enstitü bu projeye 30 yılını verdi " Eva tatilde bile olsa aklı hala işteydi. Tam bir işkolik olmuştu. Bu proje onun en büyük hayaliydi sonuçta.
Sam ise kız kardeşine gülerek bakıyordu bir yandan da artık işten söz etmek istemiyordu. Tatilin keyfini çıkarmaya çok hevesliydi. Haftalardır bu günü hayal etmişti. İkiside gerçekten aşırı yogun çalışıyorlardı.
"Of Eva iş hakkında konuşmayacaktık hani ,bütün yıl bu haftayı bekledim tabi hayalimde deniz kenarında bir şezlongda güneşlenirken kızları izlemek vardı ama sayende bu mevsimde yağmurlu iskoçyadayız"başını kaldırmış iç karartıcı gökyüzüne bakıyordu. Bu dünyada birşeyden nefret ediyorsa bu kesinlikle yağmurdu.
Eva nın iskoçya"ya gitmek için bilet aldığını duyduğunda şok olmuştu.Hayalindeki tatil kesinlikle bu değildi ama kız kardeşinin minik bir kedi gibi masum bakışlarına dayanamamış ve kendini bir anda iskoçya da bulmuştu. Bu mevsimde iskoçya gerçekten yağmurlu ve soğuktu.
"Eva bunu başaracağız anı yaşa tatlım." diyerek yanağından makas almıştı.
Sam ,Evanın işine ne kadar değer verdiğini biliyordu bu yüzden onu kırmamış peşinden gelmiştiSam in onu kırmaması Eva için çok büyük bir mutluluktu. Uzun süredir beklediği tatilinden onun için vazgeçmiş ve iskoçya ya gelmişti.Bu yüzden Sam e minnettardı.
Tatilin ilk günleri Sam için tam bir eziyetti hava gerçekten soğuktu, günleri küf kokan kütüphanelerde geçiyordu.Eva tarih kitaplarında üstlerinde çalıştıkları orkideyi araştırıyordu. Bir kaç eski yazıtta bahsedildiğini okumuştu. Modern zamanda kesinlikle bahsedilmiyordu.Genelde tıbbi yazıtlarda karşısına çıkmıştı.Demek ki ozamanlarda da insanlar bitkinin şifasını biliyorlardı.Eva buna şaşırmıştı.
Siyah orkide iskoçya nın en nadide çiçeğiydi. Orkide denilince sıcak iklimde yetiştiğini düşünmüştü Eva ama bu çok nadir birşeydi ve soguk Highland bölgesinde yetiştiğini okumuştu. Büyük salgında ilk kez bitki arşivlerinden bir rastlantı sonucu çıkarıldığında bir mucizeye neden olacağını kim bilebilirdi ki ilaç şirketlerinin en büyük para kaynağı oluvermişti birden ama zamanla aşırı ve gereksiz tüketimler sonucu yok olmuştu ve ne kadar uğraşılsa da tohum elde edilemiyordu. Tohum elde etmeninde tek yolu ise köküne sahip olmaktı. Buda büyük bir problemdi.
Gizli projelerin yürütüldüğü Boston da ise yıllardır hayal belki de rüya olan bir proje yürütülüyordu.
Zamanda atlama...
Projenin ilk denemelerinde bir kaç gün geçmişe gidilebildiği keşfedilmişti.30 yıl sonra ise yüzyıllar öncesine dönülebileceği...
Bu proje orkide için tek umut olmuştu artık.
Sam ve Eva projeye dahil olduklarında imkansız dedikleri şeye şahit olmuşlardı.Profesör Henry SMİTH projenin mimarı, beyni yıllarını bu amaç uğruna feda etmiş bir bilim adamıydı ve sonunda başarmıştı.
Sam ve Eva bu profesörle çalışmayı başaran nadir öğrencilerdendi.Henry, Eva için bir baba gibiydi ilk tanıştıkları andan beri ilgili şefkatli bir babada olması gereken tüm özellikler Henry de vardı Eva ise Henry nin hiç doğmamış kızı olmuştu.
Henry nin ani kaybı Eva için bir yıkım olmuştu Eva ikinci kez ailesini kaybetmişti Henry için bu proje hayattı ve projeyi sırlarıyla Eva ya emanet etmişti. Yıllar içinde salgının tekrar hortlaması kaçınılmazı getirmişti . Zaman atlayışı yapılacaktı hemde bir insan tarafından.
"Artık küf kokusundan bıktım ben gidiyorum Eva"Sam artık dayanamamıştı. Buraya kaçıncı sefer geldiğini bile saymayı bırakmıştı.
"Sam şu yazıtıda çevirip bahsi geçen mcloyd kalesine gidelim belki bir ip ucu buluruz doğru tarihe doğru kordinatlara gitmemiz gerekli biliyosun."önündeki son yazıtı bitirmek üzereydi.
Eva haklıydı hata yapamazlardı.
İki saatlik yolculuktan sonra Mcloyd kalesine varmışlardı yer yer yıkılmış olmasına rağmen dimdik duruyordu.Dik bir yamacın kenarında denizi görmek mümkündü. Çok güzel bir manzarası vardı. Kim bilir kaç bin kişi buraya gelip gitmişti, yaşamıştı.düşünmek bile Eva yı heyecanlandırıyordu . Kalenin sahipleri mcloyd soyundan gelen bir aileydi. Brain ve Annabella mcloyd onları kapıda karşılamışlardı. Eva bir kaç gün önce bu aileyle görüşmüş ve onlara tarihleri hakkında araştırma yaptıklarından bahsetmişti.ilk başta inatçı iskoç Brain buna karşı gelse de güzel eşi Annabella onu ikna etmiş onlara kalmaları için bir oda bile ayarlamıştı.
"Hoşgeldiniz kalemize..."Annabella çok misafirperverdi.
"Teşekkürler Annabella tanıştığımıza memnun oldum bizi evinize kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu kardeşim Sam."Eva Sami takdim etmişti.
Sıcak bir karşılama ve içeceklerden sonra Sam artık ısınmış ve keyfi yerine gelmişti. Annabella ise Eva ya aile tarihlerini yazan günlükler ve kayıtlar getirdi çoğu galce yazılmıştı ama farketmezdi Eva bu dili biliyordu.
"Sizi yalnız bırakım bir ihtiyacınız olursa lütfen çekinmeyin daha sonra isterseniz sizi doğu kanadına götürmek isterim orda atalarımıza ait tablolar bulunuyor belki ilginizi çeker." bu fikir Eva yı heyecanlandırmıştı.iskoç tarihi ilgisini çekiyordu artık.
"Teşekkür ederim çok isterim" dedi Eva.
Sam şömine karşısında Brain ile satranç oynarken Eva da yazıtları çevirmekle meşguldü.
Günlükleri okurken anı yaşıyordu sanki. Okudukça o zamana gitmişti bir kaç günlükten sonra Eva eski bir günlüğü eline aldı ve okumaya başladı.
Günlüklerde genç bir iskoç beyinden bahsediliyordu genç korkusuz güçlü bakışlarıyla klanları titreten büyük savaşçı.
Eva kendini bir an o zamanda hayal etti o beyle birlikte..
Eva ilk kez hayal kurduğunu fark etti küçük bir kızken hayal kurmayacağına yemin etmişti çünkü hayaller asla gerçek olmuyordu.
"Artık ara verin istersen hava alalım"Annabella elinde bir çay ile gelmişti. Eva çayı almış ve teşekkür etmişti.
"Olur annabella dışarı çıkmak istemiyorum ama bahsettiğiniz doğu kanadına tabloları görmeye gidersek çok sevinirim."tabloları gerçekten merak ediyordu özellikle o savaşçıyı.
Uzun koridor boyunca gittiler.
büyük bir salona gelmişlerdi. duvarlar boyunca asılı olan tarihte yaşamış tüm mcloyd beyleri şuan Eva nın karşısındaydı hepsi birbirinden kudretli beylerdi. Eva bir süre baktı ve inceledi en fazlada karşısında durduğu simsiyah saçlara sahip o tablodaki beye .O günlükteki Mcloyd beyi Colin mcloyddu
" Denilene göre mcloydların en büyük şavaşçısıymış onun beyliğinde tüm klan bolluk ve huzur içinde yaşamış., eşine de son derece aşık bir adammış genel de beyler eşlerine aşklarını göstermezlermiş o zamanlarda ama Colin mcloydun leydisine olan aşkı dillere destan olmuş"Emma tabloya dalmış annabellayı dinliyordu.
" büyükannem onlarla ilgili çok hikayeler anlatırdı.leydininde resmi varmış ama 50 yıl önce çıkan yangında malesef o resmi kurtaramadık."Eva hayal kırıklıgına uğradı bu adamı aşık eden o güzel kadını çok merak etmişti.
Eva bir an kendini o leydi nin yerinde hayal etti güçlü yakışıklı savaşçının kollarında ne kadar şanslı bir kadın diye iç çekti sesli şekilde ve Anabella sadece gülümsedi bu tepkiye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlarla Gelen (efsane Leydiler Serisi 1
Viễn tưởng21. Yüzyıldan 13. Yüzyıla uzanan efsanevi bir aşk.... Mcloyd klanı şefi Colin mcloyd ile kendi halinde kimsesiz bir kız Eva Smith imkansız görünen zamana karşı ayakta duran bir aşkları.... Eva {} Colin