İlk Buluşma

50 2 3
                                    

Emre ve Rüya ilk kez buluşacaklardı bu hafta sonu. Rüya çok heyecanlanıyor, Emre çok sabırsızlanıyordu. İkisi de birbirlerinin gözlerini ezberlemek, kokusunu ezberlemek istiyordu. Güzel giden mutluluklarına, umut eklemek istiyorlardı. Pazar günü gelip çatmıştı. Rüya sabah kalktı. Dün geceden gidemeyeceği bir durum olmuştu ama sorunu çözmüştü. Çözmek için çok çabalamıştı da zaten. Sabah küçük bir baygınlık geçirdi Rüya. Arada olurdu öyle, alışkındı. Ama bu sefer büyük sorun yaratabilirdi, gitmesine engel olabilirdi. Çok dua etti ve duaları kabul oldu. Rüya hazırlanmaya başladı. O sırada Emre aradı. Sabah sabah onun sesini duymak çok iyi gelmişti Rüya'ya.
Rüya ve Emre ilk defa göz göze gelmişti. Emre o kadar aşık bakıyordu ki Rüya'ya; Rüya hiç yaşamamıştı böyle birşey. Sevildiğini hissetmek, sevdiğinin gözlerini ezberlemek buydu demek? Saatlerce göz göze durdular. O kadar güzel bir andı ki, hiç bitmesin istedi ikisi de. Gözleri birbirine mühürlenmişti sanki. İnşallah o mühür hiç kırılmaz diye dua etmeye başladı Rüya. İnşallah bitmez diye.
Rüya hayatında ki en güzel günü geçiriyordu. Emre elinden tutmuş, güvende olduğunu hissettiriyordu. Gözlerinin içine bakıyor, aşkı yaşatıyordu. Kalbi yerinden çıkacaktı Rüya'nın. Saatler geçiyor Rüya'nın heyecanı geçmiyordu. Evet saat çok çabuk geçiyordu. Gün bitmek üzereydi. Birlikte geçirdikleri anların sonu geliyordu. Bi daha ne zaman buluşacaklardı kim bilir. Çok uzak değillerdi birbirlerine ama okuldan fırsat kalmıyordu. Daha doğrusu sınavdan.
Gün bitmişti. Vakit nasıl geçti anlamamıştı ikisi de. Keşke biraz daha vakit olsaydı. Biraz daha gözleri mühürlenseydi. Biraz daha birlikte olsalardı. Ama ayrılık vakti gelmişti. Yapılabilecek birşey yoktu. En kısa zamanda tekrar birlikte olmak istedi ikisi de. Çok özlemeden, kaybolmadan kokuları burunlarından, gözlerinin mühürleri kopmadan bir daha kenetlenmeliydi o gözler.
Rüya çok mutluydu. Emre' den zaten hoşlanıyordu; ama gözlerinin içine baktıkça, elini tuttukça, kokusunu çektikçe içine alışmaya başlamıştı. Hâlâ heyecanlıydı Rüya. İlk buluşmanın verdiği heyecan, ilk bakışların verdiği huzur bambaşkaydı. İnşallah bozulmadı. Çünkü Emre gerçekten farklıydı. İnşallah yanılmazdı Rüya.
Rüya bunu kafasından atamıyordu zaten. Daha küçücük yaşta kaybetmişti güven duygusunu. O yüzden güvenmiyordu kimseye. Ama neden bilmiyordu Emre' ye çok güveniyordu. Ve pişman olmamak için çok dua ediyordu. İnşallah farklı olur diye..
Çok yaralanmıştı Rüya. En çok da babası yaralamıştı onu. Güvenini kaybetti babasına karşı, hayata karşı. İlk aşkıydı babası. İlk erkeği, ilk dostu, ilk arkadaşı. Ondan aldığı yara bitirmişken Rüya'yı, Emre çıkmıştı karşısına. O yüzden kaybetmek istemiyordu onu. O yüzdendi ettiği tüm dualar. Çabası bundandı işte. Kaybetmiycekti. Niye kaybedecekti ki zaten. Emre seviyordu Rüya'yı. Çok seviyordu hemde. Hissediyordu bunu. Sesinden, bakışlarından, gülüşünden. O yüzden emindi masalın sonundan. Çocukken dinlediği masalların sonunu yaşayacağından emindi. Aşkından, Emre'den emindi.

HOŞGELDİN   AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin