Hayal kurmak ilk defa bu kadar güzel geliyordu Rüya'ya. Eskiden saçma gelirdi gelecek planı yapmak, evlenmek falan. Ama Emre'yle herşey güzelleşmişti. Hayal kurmak daha da güzel geliyordu. Hayatında ilk defa bu kadar güzel hayaller kurdu. Ya da Emre'yle kurduğu için güzel geliyordu hayaller. Mutlu hissediyordu. Mutlu olacağını hissediyordu. Ve bu his gerçekten hiç tatmadığı, tadabileceğine inanmadığı birşeydi. Emre ile birlikte tanıştığı bir ilk daha oldu. Hayal kurmak ve inanmak.
Rüya için gelecek sadece üniversiteyi kazanmak, çok çalışmak, yalnız yaşamak, kariyer sahibi olmak, ailesini gururlandırmaktan ibaretti. Hayat demek, gelecek demek onun için buydu. Evlenmek falan aklında bile yoktu zaten. İnanmıyordu aşka. Ona inansa bile evlenince o aşkın dimdik ayakta kalacağına inanmıyordu. O yüzden aşktan da evlilikten de uzaktı gelecek planı, düşünceleri.
Hayalden, evlilik düşüncesinden, aşktan bu kadar uzak olan bi kız şimdi hayallere sarılmıştı. Aşka tutunmuştu, Emre'ye tutulmuştu. Gelecek de Emre'ydi artık, hayal de aşkta. Emre herşeydi. Hayatında ilk defa birini kaybetmekten bu kadar çok korkuyordu. Tek dayanağı, tek hayali, geleceği, canı, umudu, rüyası, aşkı... Emre'yi kaybederse herşeyini kaybederdi. Kalbini kaybederdi.
Rüya ilk defa mantığını susturmuş sadece kalbini dinliyordu. Ve bundan hiç şikayetçi değildi. Mantığı aşk yok diyordu. Ama kalbi aşkı almıştı bile içine, Emre'yi almıştı. O yüzden mantık yoktu artık; kalp vardı, his vardı, aşk vardı, sevmek vardı, Emre vardı. Hayatında aşk eksikmiş. İnanmadığı, hiç başına gelmeyen bişeyin eksikliğini hissetmemişti hiç. Ama şimdi anladi hayatında eksik olan şeyi. Hayatında eksik olan parçayı buldu sonunda. Aşkını buldu. Rüya'nın eksik parçası Emre'ymiş meğer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOŞGELDİN AŞK
RomansaAşk denen şeyin ne zaman geleceği belli olmaz. Gelirken ne sana sorar, ne de 'geliyorum' diye haber verir. Hiçbir şeye inancın kalmadığı, hiç kimseye güvenin kalmadığında, hayat sana boş gelmeye başladığında, kalbin birden aşkı içine almıştır. Gülm...