Bölüm 7:Yolculuk Zamanı

110 6 1
                                    

"Evet Edy? Haftalardır çalışıyoruz ve artık hazırız. Yani ben hazır hissediyorum. Artık o kan emicilerle savaşabiliriz." Dedi heyecan dolu bir sesle Cece.

"Cece, bu heyecanın ve kararlılığın çok hoş ancak, belli bir yerde savaş olmayacak. Siz Isabel'in ailesini bulmaya gideceksiniz ve eğer karşınıza bir vampir çı-"

"Çıkarsa kafalarını uçuracağız. Evet, biliyorum."

"Isabel? Sen kendini hazır hissediyor musun?" Diye sordu Edy bana dönerek.

"Ah, Evet kesinlikle."

"Güzel, o zaman yarın yola çıkmak için hazırlanın. Ve son bir şey. Akşama çok sevdiğim bir arkadaşımın oğlu gelecek. Yol boyu sizinle olacak."

"Ah.. Buna me gerek vardı? Biz yeterince iyiyiz Edy." Diye atladım.

"Evet. Siz yeterince iyisiniz ama o tecrübe sahibi biri ve de bilgili, güvenilir. Bu yüzden size yardım edecek. Akşam üstü burada olur. Siz gidip çantalarınızı hazırlayın."

Yukarı çanta hazırlamak için odama çıktım. Haftalarca kaldığımız için Edy bize 2 yataklı ve 1 dolaplı misafir odasını verdi. 2 kapılı eski ve büyük kahverengi dolapın kendime ait bölümünün kapısını açıp eşyalarımı yatağın üstüne koyduğum çantaya yerleştirmeye başladım. Birden Cece odaya girdi. Bana telefonumu uzattı ve kendi yatağına oturarak yüzüme baktı. Telefona baktığımda arayanın Eric olduğunu gördüm. Cece'ye şaşırarak baktım.

"Aç hadi şu lanet telefonu.." Dedi Cece. Telefonu açtım.

"Evet..?"

"Alo. Isabel?"

"Evet benim."

"Ben Eric. Nasılsın?"

"Ben.. İyiyim, teşekkürler. Sen.. Nasılsın."

"Ah, evet bende iyiyim. Seni aradım çünkü.." Kısa bir sessizlikten sonra devam etti. "Aradım çünkü; uzun zamandır görüşemiyoruz ve acaba müsaitsen yarın görüşebilir miyiz?"

"Yarın mı? Ah, üzgünüm Eric yarın müsait değilim."

"Peki ya bir sonra ki güne ne dersin?"

"Aslında.."

"Haftaya cumartesi de olabilir Isabel."

"Eric .. Ben uzun süre pek müsait olamayacağım. Kusura bakma."

"Ah, evet. Şey.. Anladım. Tabi." Oldukça bozulmuştu. Daha sonra devam etti.

"Gitmeden.. Yani otelden ayrılmadan önce,'vampir avcısı' gibi bir şey söylemiştin. Ne ol-"

"Ah.. Evet! Söylediğim gibi tamamen saçmalık! Eric kusura bakma şuan gerçekten çok meşgulüm kapatmam gerek."

"Isabel? Acaba müsait olduğunda beni arar mısın?"

"Evet, tamam. Hoşçakal." Dedim ve kapattım.

"Meşgul müsün. Sahiden mi? Eşyalarını toplamakla mı meşgulsün?" Diye kahkaha attı Cece.

"Bana Vampir Avcılığıyla ilgili soru sormaya başladı Cece."

"O.. Nerden biliyor?"

"Otelde o sinirle bir anlık anlatıverdim."

"Ah, kötü olmuş. Ama iyi toparladın."

"Evet, sanırım. Bu arada.. Sizin Lucas'la ne oldu? Yani bu nişan düğüne gidecek mi?"

"Evet. İş için bir süre New York'ta olacak. Yaklaşık 3 ay kadar. Bu yüzden gelince konuşacağız"

Cece'de çantasını çıkarıp eşyalarını topladı. Saat 7 civarında aşağı inip yemek hazırlardık. Sofraya oturuyorduk ki kapı çaldı. Edy kapıya ilerleyip kapıyı açtı.

"Oh.. Nick! Tanrım bu sen olamazsın. Çok yakışıklı olmuşsun evlat."

"Edy amca!" Diyip sarıldılar. Masaya doğru yaklaştılar bu sırada Cece' de sofraya bir tabak daha koydu. Ufak bi tanışmadan sonra yemek için masaya oturduk. Yemek yerken Nick'i incelemeye başladım. Siyah kıvırcık saçları ve yeşil gözleri vardı. Bembeyaz teni onu siyah saçlarıyla korkutucu bir tip yapıyordu. Giydiği dar siyah tişörtüyle vücudunun oldukça fit olduğu gözüküyordu. Uzun boylu, kaslı yakışıklı bir çocuktu. Küçük burnu ve rengi kırmızıya yakın dudakları onu oldukça çekici kılıyordu.

Ertesi gün, erkenden uyandık. Edy bize yolda yiyebileceğimiz sandiviçler hazırlamıştı.

"Isabel, umarım aileni bulursun. Ve.."

"Bulacağım. Sana ne kadar teşekkür etsem az."

"Cece. Sen de çok dikkatli olmalısın."

"Evet Edy. Biliyorum. Kendine iyi bak babalık. Ve seni seviyoruz." Diye samimi bir konuşma yaptı. Edy'ye sarıldıktan sonra Nick'in arabasına doğru ilerledik. Oldukça pahalı kırmızı bi spor arabaydı. Nick Edy'ye veda ettikten sonra yanımıza gelip arabaya bindi. Ben de öne oturdum ve Cece arkaya.

"Edy bana aileni bulabileceğimiz bir kaç adres verdi. Eğer oralarda bulamazsak tanıyan birilerini bulabileceğimizi söyledi." Dedi Nick. Oldukça tatlı bir sesi vardı.

"O zaman çocuklar yolculuk zamanı!" Diye yüksek sesle konuştu Cece.

TesadüfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin