Bölüm 8:Hedef Sensin

89 5 2
                                    

Edy'nin verdiği ilk adrese gittik ve biraz etrafı turlayıp insanlara sorular sorduk. Ama kimse isimlerini duymadığını söyledi. Çok geçmeden ikinci adrese gittik. Büyük bir kasabaydı ve turistler tarafından ilgi duyan bir yerdi. Cece, Nick ve ben daha fazla vakit kaybetmemek için dağılmaya karar verdik. Cece çevredeki bir kaç bara bakacağını söyledi. Nick ise evlere bakacağını söyledi. Banada kafelere bakmak düşüyorudu. Gördüğüm her kafeye girdim. Ancak tek bir sonuç bile çıkmadı. Akşam saat 8'de buluşma noktası olan parka gittim. Banka oturup Nick ve Cece'yi bekledim. Çok geçmeden Nick geldi.

"Bir şeyler bulabildin mi?" Diye sordum hemen.

Saçını düzeltip suratını somurtarak "Hayır. Ya sen?" Diye sordu.

"Tek bir şey bile bulamadım. Lanet olsun." Dedim. Birlikte Cece'yi bekledik. Yaklaşık 2 saat o rahatsız edici bankta oturarak Ceceyi bekledik ancak gelmedi. Birer kahve içmek için parkın karşısında ki kafeye gitmeye karar verdik. Cece'ye oraya gelmesi için mesaj attıktan sonra kafeye doğru ilerledik. Kapıdan içeri girer girmez taze kek kokuları burnuma geldi. Etrafa kafeden çok ev görüntüsü verilmek için her köşeye küçük rahat koltuklar koyulmuş. Orta da ise bir kaç yemek masası ve küçük mavi yuvarlak masalar vardı. Genel olarak canlı renkler kullanılmıştı. Sıcak bir yerdi.

Masaların birine oturup kahve be turta söyledik. Uzun bir süre sohbet ettikten sonra Nick saatin epey geç olduğubu ilk defa farkediyormuşcasına bir ifadeyle "Saat 12 olmuş. Cece nerede kaldı?"dedi.

"Belki de bir şeyler bulmuştur ve bu yüzden geçikmiştir?"

"Bence yine de bir ara."

"Peki." Diyerek masanın üstünde duran telefonuma yöneldim. Cece'nin numarasını tuşladım.

"Ah, lanet olsun. Açmıyor."

"Ne?"

"Ya başına bir şey geldiyse?"

"Tamam, telaşlanma. Gidip barlara bakalım. Belki bir yerde içiyordur." Dedi. Hesabı ödedikten sonra önümüze gelen her bara girdik. Barmenlere Cece'nin tipini anlatarak görüp görmediklerini sorduk. Son girdiğimiz barda barmen Cece'nin ona bir adres sorarak oradan ayrıldığını söyledi. Adresi alıp arabaya atladık ve adreste belirtilen otele geldik. Otelin açılış partisi olduğunu öğrendikten sonra içeri girmek için girişteki adama rüşvet verdik. İçeri girdiğimizde herkes son derece şık elbise ve pahalı mücevherleriyle göz kamaştırıyorlardı. Bizse onların yanında 'korsan' gibi kalıyorduk. Bir kaç garsona Cece'yi sorduk ama kimse görmediğini söyledi. Daha sonra tekrar girişteki adamın yanına gittik ve ona sorduk ama öyle birinin buraya gelmediğinde ısrarcıydı.

"Cece'nin bizden habersiz buraya geldiğine inanmıyorum." Dedim kızgınlıkla.

"Buraya gerçekten geldiğinden pek emin değilim."

"Bu da ne demek şimdi?"

"Bana biraz izin ver." Dedi ve caddeye doğru ilerleyip birine telefon etti. Çok geçmeden geri geldi.

"Evet, ben Edy'yle konuştum. Bak Isabel, çok düşük bir ihtimal olmasıyla birlikte, Edy ve ben Cece'nin kaçırılmış olduğunu düşünüyoruz."

"Ne?! Sen ne saçmalıyorsun? Kim kaçırabilir ki?!"

"Sakin ol Isabel. Ama vampirler buraya geleceğimizi öğrenmiş olabilir. Ve sana ulaşmak için Cece'yi kaçırmış olabilirler."

"Ama bu , çok saçma. Mağdem burada olduğumu biliyorlar, niçin benim yerime Cece'yi kaçı-"

"Vampirler oyun oynamayı sever. Ama merak etme Cece'ye hiç bir şey yapmazlar. Onların hedefi sensin."

"Peki öyleyse. Oyun oynamak istiyorlarsa, oynayalım."

TesadüfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin