bölüm 3

270 38 24
                                    

sert çıkışmıştım fakat bana dediği şeyler karşısında o lafı dediğime pişman olmuştum.

Her ne kadar istemesede söze girdi. Yüzünde rahatsız birfade vardı. Onu heyecanla dinliyordum.
"-ben yaklaşık 9 yaşlarındayken annem ile babamın evlilik yıldönümüydü. Onlar yemeğe gideceklerdi. Babam siyah ve havalı arabasına annemi bindirdi ve yola koyuldular. Benide anneanneme bırakmışlardı. Yolda giderken bir motor arabamızın arka kısmına çarpmış ve kaçmış. Arabamız barıyerlere girmiş. Babam emniyet kemeri olmasına rağmen başını ön cama çarpmış ve bu hızlı olduğu için cam parçalanıp" sesli bir şekilde yutkunduktan sonra devam etti:
"-Babamın şahdamarına girmiş. Babam çok yakışıklı bir adamdı. Sanki yüz hatları özenle çizilmiş gibi... Annemse o çok tatlı bir kadındı. Aslında annem kazadan kurtulabilirdi fakat o da öldü. Babamı gören annem telaşla ne yapacağını şaşırmış. Babam yaşıyormu diye kontrol etmiş yaşamıyormuş. Daha sonra emniyet kemerini çözüp arabadan inmeye çalışmış fakat kapı açılmıyormuş. O da camı kullanmayı tercih etmiş. Fakat cam annem tam kafasını çıkardığında kapanıp annemin kafasını ve boğazını sıkıştırmış. Annem... Nefessizlikten ölmüş..." Benim suratımdaki donuk ve ifadesiz bakışlar artık onun suratına geçmişti. Benim suratımdaki ifade ise pişmanlık duyan bir surat ifadesiydi. Ve ardından devam etti:

"-anneannem ise ben 13 yaşındayken ölmüş. Daha sonra yetimhanede büyümüşüm 19 yaşına kadar. Yetimhaneden çıkalı 7 sene oldu." ikimizinde gözleri buğuluydu. Hep hep dertler bizi buluyordu sanki. Bu yolda artık beraberdik choi hyungumla artık tek değildik o benim abim ben onun kardeşiydim...

Bir kaç dakika daha sessizlikten sonra dayanamadım ve ağzımdan şu kelimeler döküldü:
"+Kendimizi tutmak ne fayda içimiz kan ağlıyorken hyung ağla gitsin kimin umrunda takma kimseyi ,ağlayalım en azından biraz daha iyi hissettirir. Gözyaşlarımız tene madar ağlayalım hyung ne dersin? "
"- o günden bu güne kadar yaptığım tek şey ağlamak zaten. Bir kez daha ağlarım ne olacak? "
Lafları içimi sızlatmıştı. Fakat artık kendini durduramayan göz yaşlarımı akıttım. O da gözlerinin arkasında esir aldığı göz yaşlarını serbest bırakmıştı artık. Ağlıyorduk, hıçkıra hıçkıra. Herkes bize balıyordu fakat bu ne benim nede onun umrundaydı. Bir süre sonra hıçkırıklarının arkasından konuştu:

"-kaç sene oldu -hıçkırık- hala olanları hazmedemiyorum be kardeşim -hıçkırık- ama sen benden çok daha fazla güçlüsün -hıçkırık- daha 5 ay oldu aileni kaybedeli -hıçkırık-fakat ben duygularıma yenik düşüp olup olmadık yerlerde ağlıyorum -hıçkırık-"
"+ağlamıyorum hyung çünkü artık gözümdeki gözyaşları kurudu. Başımdan geçenler... "

Yazarın ağzından ;

Yavaş yavaş kapanmaya yüz tutmuştu Burcu'nun gözleri... Büyüğü başını kavradı,sakınce göğsüne koydu küçüğünün başını. Huzurluydu her ikiside. Artık tek değillerdi çünkü bir abileri bir kardeşleri vardı artık. Genç çocuk dudaklarının arasından tısladı:
"-sana sonsuza dek abilik yapacağım. Hem abin hem arkadaşın olacağım. Sana hiç bir erkeğin yan gözle bakmasına izin vermeyeceğim kardeşim... " küçük olan sırıttı ve iyice sokuldu hyunguna...

...................
Başına düşen bir damla göz yaşı ile uyandı Burcu. Kafasını kaldırdı hyunguna meraklı bakışlar attı hyungu cevap verdi:
"-geldik kardeşim, memeleketime, vatanıma, kardeşini bulmaya geldik. Seni bts grubuyla tanıştırmaya geldik hadi kalk artık. "
Birbirlerini sahiplenmişti o kadar kısa sürede bu iki genç adeta. Aralarında müthiş bir abi kardeş ilişkisi vardı. İkiside hoşnuttu bu durumdan çünkü ne choi'nin ne de Burcu'nun bir ailesi vardı artık. Belki aileleri olsaydı abi kardeş olmaya değil tanışmaya bile tenezzül etmezlerdi. Zaten onlarında birbirlerini yakın hissetme duygularının nedeni buydu. Kimselerinin olmaması...

...................
Burcu'nun ağzından;

Choi hyung evinin kapısını açmasıyla eve dalmam bir oldu.
"+omooooo! "diye bağırdım
"-evim çok mükemmel değil mi? " cidden güzel bir evi vardı. Onaylayıcı mırıltılar çıkardım sorusuna karşın.
"+ıhım öyle"
"-biliyorum zaten söylemene gerek yok,aç mısın? "
"+hemde kurt gibiii! "
"-tamam bir şeyler söyleyeceğim"cevap vermeden büyük koötuğa sanki kendi malımmış gibi yayıldım.
"-alıştınmı buraya hemen yayılmışşsın bakıyorum? "
"+şey hyung özür dilerim"dedikten sonra toparlandım. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum.
"-utanma niye abinden utanıyorsun?" dedi ve ardından histerik bir kahkaha attı.
Dediği şeyleri komik bir şekilde tekrarladım ve bana kıçını dönerek mutfağa gitti.
"+hyung bana bir oda vermeyecek misin? "
"-yukarıda benim odam haricinden 3 oda daha var istediğini al, benim odamada göz atabilirsin. Ha ayrıca o valizlerş tek çıkartma burda hyungunun kaslı kolları varken sana iş düşmez" cevap vermeden yukarı çıktım ve valizimi getirdi.bu ev tek kişi için fazla büyüktü. Bir oda seçtim ve yerleştim.keren rengi dolaplara kıyafetlerimi koydum. Yine aynı t
Renk komidine saatimi yerleştirdim. Ve duvarlara bts exo lee min hoo posterlerini astım. Bts'den biasım jin'di en son onun posterine sıra gelmişti fakat boyum ermiyordu. Tam o sırada odaya choi hyung girdi.
"-vaoovv,müthiş" oda düzenimi sevmiş olmalıydı. Elimdeki postere kaydı gözü:
"-ahh, verde ben asayım belliki boyun yetmiyor"elimden posteri alıp astı ve ona kızgın bakışlar attım. sırıtmakla yetindi. ardından ekledi:
"-yemek geldi aşağıya inde ye"
"+tamam hyung geliyorum"
Yemek yedikten sonra salona geçtik kanalları gezindi ve birşey olmadığını fark edimce televizyonu kapatıp koltukta yanıma kaydı. Elimdeki deftere baktı. Ve benden izin almadan defterde yazanları okumaya başladı. Okurken birden gözlerini kocaman açıp duraksadı ve bana şaşkın bakışlar attı...

Evet, pis yazarınız yine burada bölüm sonu yaptı çünkü o bed görl sjjsj. Sizin için 784 kelimelik bir bölüm yazdım. Yb yarın sabah yada öbürsü sabah gelecek.kendinize iyi bakın^3^

Kore'deki AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin