Ben sırıtarak odadaki herkesi incelerken onlar geçirdikleri ufak çaplı bir kalp krizinden sağ çıkmaya çalışıyorlardı.
"Ne dedin abi sen?"
Suho'ya çatık kaşlarla baktım. Beynini kayıttayken kayıp mı etmişti acaba?
"Lider, bence ne dediği gayet açık. Abimin döndüğünü söylüyor. Şimdi biz onunla bir olup hepinizden nefret edeceğiz. -Küçük bir çocuk gibi ellerimi birbirine vurdum- Kaç yıldır görmüyorum. Acaba azıcık kısalmış mıdır? Kısalsa ne güzel olurdu! Saçını karıştırmak için etrafta zıplayıp durmak zorunda kalmazdım. Hem o kadar uzun olup ne yapacak ki? İnsanlara tepeden tepeden bakmaktan başka bildiği de yok o sırığın"
Kaşlarımı çatıp etrafıma baktım. Odanın bomboş olduğunu gördüğümde hoflayıp kollarımı göğsümde birleştirerek kapıya doğru yürüdüm.
"Sürekli beni arkalarında bırakmaktan vazgeçmeliler."
Koridorda seke seke toplantı odasına doğru giderken kocaman bir göğse çarpmamla yere düşmem bir oldu.
Alnımı ovarak düştüğüm yerden kalkarken çarptığım izbandudun kim olduğuna bakmak için başımı kaldırdım. Gözlerimi devirip elindeki su şisesini alıp alnıma bastırdım.
"Bence olmuş senin kasların. Çalışma artık."
Kai su şiseni elimden alıp bir yudum içtikten sonra bir bana bir arkama baktı.
"Nereye gidiyorsun seke seke?"
Önümüzde kalan dans odasını işaret ettim.
"Arada bir o odadan çıkmalısın, anahtar. Hayat oradan ibaret değil."
Omuz silkti.
"Bazılarımız için öyle."
Elimle geçiştirdim.
"Neyse ne, bay anahtazof. (Filozof ve anahtar kelimesiyle oynamaya çalışıyor. (x.x) ) Duymadın mı? Kris döndü."
Ben sırıtırken o elindeki şişeyi yere düşürüp ikimizin de ıslanmasına neden oldu.
"Ne dedin sen?"
Geriye sıçrayıp kaşlarımı çattım.
"Çüş! Sırılsıklam oldum senin yüzünden! Bu ayakkabılar ne kadar haberin var mı senin?! Bütün mal varlığını satsan alamazsın! Tamam, belki bir gülsen toplanan bağışlarla fabrikayı alırsın da- Ne diyorum ben ya! Öf Kai öf!"
Eliyle ağzımı kapattı.
"Küçücük bir şeysin ama sendeki çene kimsede yok. Bana olan hayranlığını sonra dile getirirsin. Söz, benim hakkımdaki hislerini oturup dinleyeceğim. Ama şimdi sadece iki dakikalığına ciddi ol ve sorumu cevapla. Ne demek Kris dönmüş?"
Eli hala ağzımı kapladığı için yapıtığım açıklamalar homurtudan başka bir şey ifade etmiyordu O'nun için.
Bana doğru eğildi.
"Konuşmayı da mı unuttun aşkından?"
Gözlerimi devirip elini işaret ettim. Sanki yeni farkına varmış gibi şaşkınlıkla eline baktı ve hızla ağzımın üzerinden çekti.
"Konuş."
Derin bir nefes aldım.
"Koca elli. Boğulacaktım az daha. Bizim oralarda bir deyim vardır yaba elli olmak diye. Cuk diye oturuyor işte sana. Koca elli yaratık."
"Kaci!"
Sıçradım.
"Niye bağırıyorsun anahtar? Senin yüzünden sağır olacağım. Kulağım olmadan müzik yapamam ben. Sen ne biliyorsan bende o kadarını biliyorum. Kris dönmüş işte. Toplantı salonuna gidiyorum bende. Ayrıntıları öğreneceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dansa Davet
Fanfiction"Sağ, sol, kıvrım, ileri, geri..." Dans ederken tek düşündüğüm bir sonraki adım oluyor. Kafa yormam gereken tek şey hareketi nasıl yapmam gerektiği. Telefonumun melodisi müziğe karıştığında durup derin bir nefes aldım. Çağrıyı cevap...