Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Son iki haftadır sürekli aldığım derin nefesler nedeniyle ciğerlerim bayram ediyordu. Çok sabırlı olmamama rağmen iki hafta boyunca tek bir ters söz söylemeden dayanabilmiştim. Kolay mı oldu? Hayır. Özellikle başımda sürekli söylenip duran bir dans makinesiyle!
"Sürekli hareketleri yanlış yapıp duruyorsun! Kalın kafalı mısın Kaci? Anlamıyor musun? Sen bu yetenekle buraya kadar nasıl geldin?"
Gözlerimi ona dikip dik dik baktım.
"Tekrar."
Yapmacık bir şekilde sırıtıp adımlarını takip ettim.
Grupla birlikte çıkmadan önce benim için bir tanıtım videosu yayınlanacaktı ve bu videoda Kai ve benim dans etmemiz isteniyordu. Tam da tahmin ettiğim gibi, bu bizim için işkenceden başka bir şey olmadı.
"Ne yapıyorsun?"
Kai'ye 'Ne yaptım ben şimdi' bakışı attım. Aramızdaki mesafeyi işaret etti. Düşünürken hiç farkında olmadan burnunun dibine kadar girmiştim. Şaşırarak geriye doğru zıpladım.
"Çekimime karşı koyamaman gayet normal. Ama kızım, hiç tipim değilsin."
Tam bir şey söyleyecekken kapının çarpmasıyla o yöne doğru baktım. Gelen elinde bir kucak tişört ile Sehun ve büyük bir sırıtışla bana bakan Chanyeol idi.
Tişörtler tek tek yüzüme çarpmaya başladığında neye uğradığımı şaşırdım.
"Ne yapıyorsun maknae?"
"Bir, maknae ben değilim sensin. İki, ne yaptığım gayet açık, tişört fırlatıyorum. Üç, bu tişörtlerimin bu hale nasıl geldiği hakkında bir fikrin var mı?"
Eğilip fırtlattığı tişörtlerden birini aldım. Paramparça olmuş, giyilemeyecek hale gelmişti. Sırıtışımı gizledim.
"Hiç bilmiyorum, abi(!). Belki birinin kulağını çekmişsindir ve o da çok kızmıştır. Olamaz mı?"
"Bunu ödeyeceğini biliyorsun değil mi?"
Yerden aldığım tişörtü üstüne attım.
"Bende buna güveniyorum."
Hızlı adımlarla odadan çıktı.
"Kaşınıyorsun."
Chanyeol'e bakıp sırıtışına karşılık verdim.
"Genel ruh halim."
Başını sallayıp o da Sehun'un arkasından odadan çıktı. Kai'ye döndüm.
"Çok sessizsin?"
Omuz silkti.
"Ne varlığın, ne de yaptıkların umrumda değil."
Gözlerimi devirip dans pratiğine devam ettim.
***
"Kestik!"
Yönetmene gözlerimi pörtletip baktım.
"Yine mi? Yemin ediyorum şu videoyu bir gün daha bitiremezsek kafama huni takıp Seul sokaklarında dolanacağım!"
"Bu kadar yeteneksiz olmasaydın şimdiye kadar bitirirdik."
Ellerimi belime koyup ona döndüm. Kıstığım gözlerimle dik dik baktım.
"Sen de zaten yetenek küpüydün."
Sırıttı.
"İyi bari. Gerçekleri fark edebilecek kadar zekan var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dansa Davet
Hayran Kurgu"Sağ, sol, kıvrım, ileri, geri..." Dans ederken tek düşündüğüm bir sonraki adım oluyor. Kafa yormam gereken tek şey hareketi nasıl yapmam gerektiği. Telefonumun melodisi müziğe karıştığında durup derin bir nefes aldım. Çağrıyı cevap...