Esen rüzgarla birlikte saçlarım ahenkle dans ederken düşüncelere dalmış sahil kenarında yürüyordum. Demek isterdim fakat işin gerçeği öyle değildi. Hava çok soğuktu ve ben donmak üzereydim. Burnumu, parmak uçlarımı ve kulaklarımı hissetmiyordum.
Çok da lüzumluydu sanki o dramatik çıkış. Kai'nin sorusunu cevapsız bırakmış ve telefonumu onlardan alıp evden çıkmıştım. Ah! Keşke şarkının sözlerinin yazılı olduğu kağıdı alsaydım yanıma! En azından boş boş dolanmaz, onu ezberlerdim. Ah Jin ah! Ayrılalı ne kadar oldu hala başıma bela açıyorsun be adam! Hayır ne vardı şimdi o telefonu alacak, fotoğrafları görecek? Kendi fotoğraflarını sil git işte. Niye benim fotoğraflarıma bakıyorsun?
Sahi, ben hala neden silmedim ki o fotoğrafları? Neden hala benim telefonumda onlar?
Üşendim herhalde. Evet, vet. Üşendim. Yoksa onca söz verip beni terk eden adamın fotoğrafı neden hala telefonumda olsun?
Adımlarımı hızlandırıp bankın birine yöneldim. beni tanıyan birkaç kişinin başı bana doğru döndüğümde içimden kendime sövdüm. Çıkmadan önce en azından bir gözlük alabilirdim!
Kaç ay geçmişti ama ben hala bu kadar tanındığım gerçeğine alışamamıştım. Onlara başımla selam verdikten sonra gözlerimi kapatıp başımı arkaya yasladım. Derin bir nefes alıp temiz havayı içime çektim. Gelen öksürük kriziyle iki büklüm oldum. Neresi temiz be bu havanın?! Öleceğim. Havaya da lanet olsun!
"Kaaaşiiiii!"
Gözlerimi açıp hangi kültür mantarının adımı yanlış telaffuz ettiğini görmek adına başımı çevirdim. Bana doğru koşmakta olan küçük bir erkek çocuğu gördüğümde yüzümü büyük bir gülümseme kapladı.
Diz çöküp kollarımı iki yanıma açtım ve çocuğa sarıldım.
"Merhaba! Adın ne senin?"
Eksik ön dişleriyle kocaman gülümsedi.
"Jung Song Jung."
Çocuğun yanağını öpüp gülümsedim.
"Memnun oldum Jung. Annen nerede?"
Uzakta olan bir yeri işaret etti.
"Abyamya geldim. Annem evde."
"Song Jung! Nereye koşuyorsun öyle?! Önceki hayatında sporcu falan mıydın? Tazı gibi koşuyorsun. Ben-"
Beni fark ettiğinde elini ağzına götürüp konuşmasını sonlandırdı. İkisine de kocaman gülümsedim. Artık gülümsemekten yanaklarım ağrımıştı.
"Sen Kaci değil misin?"
"Evet,benim."
"Ben seni çok seviyorum! Annem her zaman iyi beslen, Kaci gibi ol der."
O annen beni tanısa yine aynı şeyleri der mi merak ediyorum. Muhtemelen iyi beslen de Kaci'ye benzeme der. Neyse, biz imajı bozmayalım.
"En son paylaştığın video çok komikti. Hani şu Sehun ile mutfakta savaştığınız."
İyi de, ben öyle bir video paylaşmadım ki? E ben yapmadıysam kim yaptı? Kim biliyor benim şifremi? Baekhyun! Geçen gün ben şifremi yazarken başımda dikiliyordu! Hain köpek yavrusu.
"Biliyor musun, ben çok büyük bir Saci fanıyım."
Saci? Saci ne? Düşünme Kaci düşünme.
"Anlıyorum. Ama artık benim gitmem gerek. Tanıştığımıza memnun oldum."
Jung'a el sallayıp son hız oradan kaçtım. Nerede takıntılı insan var beni buluyor. Akşam akşam uğraştığım şeye bak. Yok arkadaş eve dönüyorum ben. İnzivaya çekileceğim orada. Yılda bir cenaze falan olursa o zaman çıkarım. Daha da çıkmam. Öyle hava almakmış falan yok. Açarım pencereyi alırım oksijenimi. Hava aynı hava.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dansa Davet
Fanfiction"Sağ, sol, kıvrım, ileri, geri..." Dans ederken tek düşündüğüm bir sonraki adım oluyor. Kafa yormam gereken tek şey hareketi nasıl yapmam gerektiği. Telefonumun melodisi müziğe karıştığında durup derin bir nefes aldım. Çağrıyı cevap...