20.Bölüm - "DİĞER YARIM"

233 5 13
                                    

BU BÖLÜM OLDUKÇA BOL ŞARKILI BİR BÖLÜMDÜR! ŞARKILARI DİNLEMEDEN OKUMAYINIZ. YOKSA BÖLÜMDEKİ DUYGUYU ANLAMANIZ ZOR OLUR.
ŞARKI KISMINA GELDİĞİNDE ZATEN VİDEOSU KARŞINIZA ÇIKACAK. ŞARKIYI DİNLEYEREK OKUYUN!
~
20.Bölüm - "DİĞER YARIM"

ARMİNA'DAN
"Bu ışık nereden açılıyor ya..?"
Parmak ucunda yürümeye devam ederken odanın karanlığı ışığı bulmama pek yardımcı olmuyordu.

"Hah işte burada!" Kısık sesimle açmıştım ışığı.
Oda aydınlanırken kanepede uyuyan Çağlayan'a baktım.
Mışıl mışıl uyuyordu. Onu uyandırmamaya çalışarak ışığı tekrar kapadım ve giyinme odasına gidip pijamalarımı giyindim.

Parmak ucumda yürürken yatağa geçmeden önce arkamı döndüm ve ani bir şekilde Çağlayan'ın uyuduğu kanepenin önünde iki dizimi de kırarak oturdum.
Göz kapaklarındaki yeşil damara baktım. Çok mu ağlamıştı? Çok mu üzülmüştü benim için?
Öylece baktım birkaç dakika. Sonra dudaklarımı aralayıp fısıltıyla konuştum.

"İkinizi de üzüyorum. İkinize de acı çektiriyorum. Özür dilerim.. ama kalbimin sesini dinleyeceğim. Kalbim kime atıyorsa artık onunla olacağım. Diğer yarımımı asla kaybetmeyeceğim.."

Üstünü örttüm ve çömeldiğim yerden kalkıp yatağımda uzandım.

Gözlerimi kapatırken uyumadan önce mırıldandım.
"Allah'ım sen bu kalbimi doğru yola getir.. bana hata yaptırtma yarabbim.."
---
"Günaydın herkese"
Otelin balkonunda hazırlanan kahvaltı masasına geldiğimde herkes oradaydı. Araf ve Çağlayan hariç.

"Günaydın" diye herkes karşılık verirken Egemen'in yanındaki tek kişilik boş sandalyeye oturdum.
Biraz da olsa rahat bir kahvaltı yapmak iyi gelecekti. Araf ve Çağlayan'ın olması iyi olmuştu.

Kahvaltı tabağıma bir kaç şey koyarken gözlerim tabağındaki zeytinle oynayan Egemen'e kaydı.

Gizem gideli bir kaç gün olmuştu. Bana dün gece mesaj atarak İtalya'ya gittiğini söylemişti. İkisi için en uygun olanı belki de buydu.

"Gizem dün gece mesaj attı. İtalya'ya yerleşmiş. Sana da gitmeden önce bir mektup bıraktı."

Egemen gözlerini tabağından ayırıp bana doğru çevirdi. Sessizce konuştuğumuz için diğerleri duymuyordu.

"Ne mektubu?"
Ses tonu o kadar acı doluydu ki burnum sızladı.

Ah Gizem... ah.

"Bilmiyorum. Sana veririm."

"Hayır. İstemiyorum Armina."
Nefes verdim ve kafamı yana doğru hafifçe eğdim.
"Peki. İstediğin zaman sana veririm"

Başını olumlu anlamda salladı ve oturduğu sandalyeden kalkıp deri montunu giydi.

"Herkese afiyet olsun" dedi ve arkasını dönerek gitti.
Gözlerim tabağıma gitti ve bir kaç lokma ağzıma attım.
Ekmek sepetinden bir dilim ekmeği alırken aşina olduğum o ses ile başımı ona çevirdim.

"Günaydın."
Çağlayan karşımdaki sandalyeye otururken gözlerini bana doğru çevirdi.
Gri gözlerinin kızarıklığı içimi acıttı. Daha fazla bakamayacağımı anladığımda yemeğime devam ettim.

"Ya ben burada çok sıkıldım. Hep otelin içindeyiz. Akşam bir yerlere gidelim?"
Berfin'in kurduğu cümle ile herkes bir kaç öneri koymaya başladı.
Aslında artık burada bende sıkılmıştım. Hava alıp dışarı çıkmak kafamı dağıtabilirdi.
Veya kalbimi toparlamayı..

"Benim bildiğim güzel bir mekân var. Ama herkes kabul eder mi bilmiyorum"
Tarık çayını yudumlayıp söylerken Esra yanındaki sevgilisine baktı.

UYUZ 2 ~Okyanusun HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin