''Billy, seni çakallara yem ederim!'' Annemin bağırışıyla içimde tuttuğum tüm sıkıntıyı dışarıya üfledim. Bir insan aptal bir kedi için bu kadar kavga edemezdi. Oturduğum koltuğa iyice yayılmaya çalışırken babamla göz göze geldik. Onunda sıkılmış olduğu gözlerinden okunuyordu. Bir müddet bakıştıktan sonra gözlerini şaşı yaparak beni güldürdü. Kıkırdama mı duyan annem sinirle başını bana doğru çevirdi. Hemen ardından beni güldürenin babam olduğunu anlayarak ona doğru döndü.
''İnanamıyorum sana Bay George! Bu kasabada kalmak için nasıl bir emek sarf ettiğimi görmüyor musun?'' Konu sonunda babama dönmüştü. Hep böyle olurdu, bense 2 saattir bu anı bekliyordum. Genellikle bu konuda olan bir tartışma babama dönünce çok komik diyaloglar geçerdi. Oturduğum yere daha da yayılarak yüzüme pis bir sırıtış yerleştirdim.
''Hadi ama Monica! Bizi bu kasabadan atacaklarını mı düşünüyorsun?'' Haklıydı, babamı bu kasabadan atacak kişi daha doğmamıştı. Babamın sözüne karşılık annem daha da sinirlenerek ayağını yere vurdu. Çıkan sesle beraber kapının kenarından tıslıyarak gelen Bay Bob dikkatleri üstüne topladı.
Yavaşça sürünerek annemin yanına ulaştı. Sinsi ve yavaş hareketlerle bacaklarından, gövdesine ardından omuzlarına dolanarak her zamanki yerini buldu. Annemin sinirlendiğini sezmiş olmalıydı, yoksa uykusundan kaldırıp onu kolay kolay getiremezdiniz.
Bay Bob'a evde bir tek annemle ben yakınlık gösteriyorduk. Babam o varken gerilirdi. Ve babamı koskoca bir kaplan ürkütmezken, böyle bir yılanın korkutması ayrı bir gariplikti. Elinde olsa onu barbekü yapar ve afiyetle yerdi. Ama tabi ki böyle bir şey olsa annem babama işkence ederek, yavaşça öldürürdü. Babamın gerildiğini görebiliyordum. Ellerini dizlerine koymuş ve dikleşmişti.
''Pekala, sizin istediğiniz olsun Bayan Monica.'' Ve beklenen sonuç. Hiçbir zaman olaylar annemin alehinde gelişmez. Kaide kaidedir. Annemin yüzündeki ürkütücü gülümsemeyi hissedebiliyordum. Bay Bob'un başını okşadı. Bay Bob'sa babama tıslayarak girdiği kapıdan sürünerek geri çıktı. Babamın sinirlendiği her halinden belliydi. Asabi bir biçimde yerinden kalktı. Sonuçta karısına laf geçiremiyordu, gururu eziliyor olmalıydı. Bu şekilde kasıntı hareketlerle düzeltmeye çalışıyordu, zavallıcık.
''Billy, bir daha komşuların kedisini parçalamak yok! Git ormandaki hayvanları parçala. Cezalısın, odana çık ve 4 gün boyunca dışarıya adımını dahi atma.'' 4 gün mü? Peh, ben bir keresinde 30 günlük almıştım. Bu onun yanında ne kalır ki? Annemde tatmin olmamışa benziyordu. Ancak sınırları zorlamak istemediği için elindekilerle yetinmek zorunda kalmıştı.
Düşündüğüm gibi bir olay olmadığı için sıkılmıştım. Wesley'in yanına gitmek için ayaklandığım da ayağıma giren kasılma ile olduğum yere yığılıp kaldım. Tanrım tekrardan geliyordu.
''Monica küveti hazırla!'' Babamın sesini boğuk bir şekilde duyabilmiştim. Ardından gözlerim kararmaya başladı. Geliyordu, o lanet silüet tekrardan geliyordu. Her şey silinmişti, sadece felçli vücudum ve karanlıktaki siyah pelerinli adam vardı. Her zamanki gibi duvara dayanmış elindeki kanlı bıçağı sallıyordu. Başını bana doğru döndürdüğünde titredim. O çok fazla korkunçtu, her seferinde de daha fazla korkutucu oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasta
Mystery / ThrillerSizin suçunuz değil, Ben zaten en başından bu lanetli ailede doğarak Göğüs kafesime saplı olan bıçağın acısını çekmeyi kabullendim