2

79 8 8
                                    

Ben aslında biraz erkek gibi bir kızdım. Biraz değil baya bi erkek gibi kızdım. Bana sürekli sen kızsın hanımefendi ol azıcık derlerdi. Çok gıcık olurdum bu lafa. O zaman erkekler de adamefendi olsun. Yok neymiş kızlar kibar olmalıymış yok daha neler. Biraz da belalı bir tiptim. Olaylara bulaşmayı severdim. Çok ders dinlediğim söylenmez aslında ama bilmiyorum müzik ve tuhaf  gelecekti ki geldi de matematik dersinde çok ciddiydim. Bu iki derse bayılırdım. Diğer dersleri çok dinlemezdim dinlerdim ama az dinlerdim. Matematik dersindeydik. Ben dersi ciddi ciddi dinlerken kankam beni dürttü:                                                                                                           -Ne var Eda ?                                                                                                                         -Kız şu oğlana baksana !                                                                                                    -Hangi oğlan ?                                                                                                                      -Lan önüne bakarsan göreceksin. Niye çenemi yoruyorsun ?
- He dedikodu yaparken dünyalarca konuşuyorsun. Bana küçücük bir cümle kuracaksın çeneni yoracaksın. Öyle olsun, dedim.
Bana gözleriyle kızgın bir şekilde önüne dön der gibi  baktı. Önüme dönmemle taş daha doğrusu meteor gibi bir çocuk. Okula yeni gelmiş büyük ihtimal çünkü daha önce hiç görmemiştim ve tahminim doğru çıkmıştı. Dur bi aklımı seveyim azıcık. Canım aklım güzel aklım. Tamam bu kadar yeter. Hoca konuşmaya başlamıştı.
- " Çocuklar " içimden bu artık çok klişe olmadı lise dörttük çocukluk halimiz mi kaldı diye geçirdim.
- " Bu yeni " gene içimden geçirdim çocuklar bu yeni arkadaşınız yeterrrr bu laflar çok klişe, dedim.
- Arkadaşınız Burak, dedi. Oo ismi havalı ve erkeksi. Hoca Burak'a boş bir sıraya geçmesini söyledi. Benim önümdeki sıra yani Savaş'ın yanı boştu. Savaş'ın yanına  oturdu. Savaş da bizim Eda'nın  hoşlandığı çocuktu. Aslında bence Savaş da Eda'dan hoşlanıyordu ama söylemiyordu. Fakat birbirleriyle bakışmakta ustalardı. Eda aynı Türkan Şoray edasıyla bakıyordu. Savaş da aynı Kadir İnanır edası ile bakıyordu. Ha imkansız aşk Kanuni ve Hürrem. Ay beni gülme krizi tuttu. Bizimki de kızardı. Aynı elmaya benzedi. Ben ona boşuna apple demiyordum. Bizimki bakışmakla meşgulken kalçasından cimcikledim. Bana direk sinirle
- Allah belanı versin emi !
- Gene bakışıyonuz.
- Ama çok güzel bakıyor.
- Senden hoşlanıyor.
- Hayır ya
- Lan adam sana Kadir İnanır edasıyla bakıyor be.
- Öyle mi dersin .
- Öyle diyorum zaten.
Tam o sırada zil çaldı. Ben de Eda'nın elinden tutup yerimizden kalktık. Kızlar tuvaletine koştuk. Yeni dedikodu var mı diye. Dedikodunun kralı vardı. Hemen sıralı şekilde söylüyorum.
1. Kerim Büşra'yı aldatmış.
2. Kerim Deniz'le çıkmaya başlamış. Deniz'le Büşra'nın gözünün önünde el ele tutuşmuş.
3. Sonra Büşra Deniz'in saçını başını yolmuş. Kerim'e de tokadı yapıştırmış. Bütün dedikoduları öğrendikten sonra tuvaletten çıkmaya karar vermiştim ki Eda saçını düzelteceğini söyledi. Ben de hızlıca sınıfa giderken Burak'a çarptım. Daha doğrusu o bana çarpmıştı. Neyse
- Önüne baksana ayı ! dedim.  
- Asıl sen önüne bak. Hızlıca koşarak geliyorsun. Bana çarpıyorsun artı bana ayı diyorsun insan dışı varlık !
- Sen kime insan dışı varlık dedin ! Aynaya bakarsan insan dışı varlığın ne olduğunu göreceksin.
- Bakıyorumda yakışıklılığımdan hepsi çatlıyor. Bakacak ayna bulamıyorum.
- Seni kendini beğenmiş zübbee herif
- Ne dedin sen
- Acilen bir kulak doktoruna gitmen lazım. Hadi şimdi hoşt hoşt.
Burak'ın yanından uzaklaşmaya başlamıştım tam o sırada koluyla beni tuttu ve dediki
- Hemen benden özür dile!
- Şimdi sen benden filmlerdeki kızlar gibi bırak kolumu acıyor dememi beklersin de rüyanda görürsün.
- Sen ne biçim bir kızsın ya. Kız dediğin azıcık hanımefendi olur.
Şimdi damarıma basmıştı. Onu serçe itmemle yere düşmüştü. Bütün okul nerdeyse başımızda toplanmıştı. O sıra ayak sesleri duydum sesler Eda'ya aitti. Bağırarak
- Gene ne oluyor burda? dedi.
Ben de
- Ne gibi duruyor acaba
- Özlem gene mi kavga ettin ?
Burak hayvanı da o sıra dedi ki
- Demek adın Özlem. Sonra görüşüceğiz Özlem Hanım seninle, dedi ve yerden kalktı.
Bende arkasından bağırarak
- Ne demek istedin lan, dedim ama bana birşey söylemeden arkasına bakmadan gitti. Aman umrumda sanki.
............................................................................................................................................... O sırada zil çalmıştı. Son derse girmiştik.Ders Türkçeydi uykulu uykulu çekilir miydi ya. Özellikle Türkçe hocası kadın bildiğin Kuzey  Kore  devlet başkanı gibi diktatördü. Kadının dersinde tek bir çıt çıkmıyordu. Ben hiç dersi dinlemedim. Kitabımın kenarına imza atmakla meşguldüm. Kitabıma imza atarken Burak bana dedi ki " seninle görüşeceğiz" bende ağzımı buruşturarak "tabi tabi canım" dedim. Gıcık ya. Sonunda zil çaldı. Ben de çantamı taktığım gibi okulu terk ettim. Kulaklığımı  taktım. Kulağımda PSY of 2ne1 Cl DADDY çalıyordu. Şarkı mükemmel ötesiydi. Zaten Kore fanı olarak daha güzel geliyordu kulağıma. Tam yolu bitirmiş dolmuş durağında otururken önümde biri dikiliyordu. O biri maalesef Burak'tı ve kolumdan tutup çekiştirmeye başlamıştı. Ben kurtulmaya çalışıyordum. Artık ne kadar sıkmışsa kutulamıyordum. Ayı gibi güçlüydü. Hemen sinirle
- Ne yapıyorsun beeee , dedim.
Bana cevap vermedi hayvan ne olacak. Tekrar sorumu sordum. Bana gene cevap vermeyince kolunu ısırdım. Oh iyi de yapmıştım bana bağırdı ve dedi ki
- Hemen benden özür dile!
- Kaç kere hayır demem gerekiyor acaba.
Kolumu tekrar tuttu ve sıktı. Canım gerçekten yanıyordu ama gururuma yediremiyordum o kelimeyi asla demiyecektim
- Benden özür dilemeyeceksin de mi?
- sonunda birşey anladın.
-  Bana kolumu bırak de !
- Aslaaa , dedim feci şekilde bağırarak
- Çabuk de , dedi tekrardan anlama gıtlı çocuk
- Beni bırak yoksa senin için çok kötü olacak
- Ne olacak, diye sordu
- Görürsün , derken ayağımı iki bacağının arasına geçirdim geçirmemle kıvranması bir oldu. Bende haline acıdım
- Bak bunun için çok özür dilerim , dedim.
- Allah belanı versin !
-  Sağol canım, demin vurgulayarak ve olay yerinden uzaklaştım

PsikoRus Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin