"Beni takip et Sprey yapılmak için bildiğim çok güzel bir yer var" dedim ve hızlıca yürümeye başladım. O da peşimden geliyordu. Eminim ki şuan gülümsüyordu..
Dediğim yere varmaya çok az kalmıştı. "Şu taşın altına bakar mısın " dedim. "Tamam da niye"
"Spreyler ;)" dedim ve yüzüne gülümsedim. Sonra ben bi taşı kaldırdım ve aradığım spreyleri buldum. Sprey çantasını elime alıp " Ben önceden buraya Miraç ile gelmiştim. İstediğimiz zaman gelip spreylemek için biz bir yeri kazdık ve biraz büyük bir delik actik. Çantayı deliğe koyduk. Görünmesin diye de üstüne büyük bir taş koyduk. " dedim. Bi kaç saniye sessizlik oldu ve "Miraç kim?" diye sordu ve sessizliği bozdu. Bende "eski erkek arkadaşım" demekle yetindim. Sonra çantayı omzuma astım Mert'in kolundan tutup onu merdivenlere doğru sürükledim. Sonra merdivenlerden indik ve benim her zaman geldiğim ama Mert'in ilk kez gördüğü yerde boş bir duvar aradı gözüm. Ben boş duvar ararken Mert'de diğer duvarlardaki spreyle yapılmış resimlere bakıyordu. Sonra ben boş bir duvar görünce oraya doğru koşmaya başladım o da gülüp peşimden gelmeye başladı.Ardından ne çizelim diye sormaya kalmadan Mert siyah spreyi alıp duvara büyük bir kara delik çizdi. " Bu da nedir" diye sordum. O da " Bu benim hayatım, gayet boktan bir hayat yaşıyorum. Bu da" dedi ve beyaz spreyi alıp siyah deliğin tam ortasına beyaz bir nokta koydu. "Bu da benim umudum" dedi. Aslında çok mantıklıydı. Ben de elime pembe mavi sarı turuncu kırmızı ve yeşil spreyleri alıp duvara başka bir kara delik çizdim ama kara delik kara deildi bu renkli bir delikti. Sonra elime siyah spreyi alıp renkli deliğin içine bir nokta koydum ve " Bu da benim hayatım ama ben siyah noktayım ne kadar çok siyahlığın dışına çıkmak istesemde bu kara delik beni içine çekiyor ve dışarı çıkmama izin vermiyor" dedim ve duraksadım. Ardından Mert'in gözüne bakarak "Senin yine bir umudun var ama benim sadece siyah bir deliğim var. Bence çıkmazlarından önce umudunu gör " dedim ve iki deliğin ortasına beyaz spreyle Bardağın boş tarafına değil dolu tarafına bakın yazdım ve Mert'e göz kırpıp " Anlayana" dedim güldüm ve spreyleri çantaya koyup çantayı sırtıma aldım ve "hadi gidelim" dedim. Mert'in terli ama ipeksi saçlarının arasında parmağımı dolaştırıp Mert'in gözlerinin içine baktım. O benim dudaklarıma bakınca geriye adım atıp Mert'in kolundan tuttum ve onu peşimden sürüklemeye başladım. Ardından kolunu sertçe çekti ve bi an yolun ortasında durdu. Ben de noldu diye bir bakış attığımda yolun ilerisinde Merve ve Miraç'ı kol kola gördüm.Merve her zaman ki gibi yolun ortasında bile yavsaklık yapıyordu. Miraç benim Merve onun eskisiydi. Ama birbirlerini nasıl tanıyorlardı ve bu kadar samimiydilerdi. Mert onları öyle görünce elini yumruk yaptı ve ben ortamın gerileceğini anlayınca Mert'i bana döndürdüm ve "gidelim mi " diye sordum ve "iyi olur" dediğini duydum. Sonra biz gizemli bir şekilde kapşonlarımızı takıp hızlıca yürüdük ve önümüze çıkan ilk cafeye girdik. Eminim ki burası şimdiye kadar girdigim ve gireceğim en çirkin cafeydi. Her yerde tiplerinde hayır olmayan erkekler ve onların kucaklarında yarı çıplak gecelik kadınlar vardı. Ben etrafa göz gezdirip Mert' e gidelim der gibi bir bakış attım ve o da bana aynı şekilde bakış attı. Tam arkamızı dönüp dışarıya çıkacaktık ki çok tanıdık bir sesle duraksadık. "Şişşşt sence sen o Mert salağıyla takılmak için fazla güzel ve sexy değil misin?"Olabildiğince güzel yazmaya çalıştım lütfen sizde Vote yapın ve okuyun <3