Futbol Cezası

195 24 15
                                    

thesinemmm 'e teşekkürler...

Yatağımın üzerinde birileri zıplıyordu.Gözlerimi zar zor açtım Ve bağırmaya başladım,

-Sabah sabah derdiniz ne ?
-Abla lütfen kalk oyun oynayalım,diyorlardı.
-Bu saate mi ?

Allah aşkına saat daha 08.00 'di ve bugün günlerden pazardı.Allahım uykumu bölmeleri için mi gönderdin bunları bana. Ne olursa olsun
bu iki küçük şımarığı kıramıyordum.

-Tamam yatağımdan inin söz oynayacağız.
-İşte bizim ablamız , diyerek beni öpüp odadan çıktılar.Bende ağırdan ağırdan lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.Zaten evimizin bahçesi olduğu için üstümü değiştirmeye gerek duymadan bizim ikizlerin yanına koştum.
-Ee millet ne oynuyoruz ?
Elçin her zaman ki gibi çamurla , Egemen ise futbol oynamak istedi.5 yaşında olmalarına rağmen , kendi yaşıtları gibi tabletle oynamak yerine , böyle oyunlar oynamak istiyorlardı.
Bu işte en büyük pay Annemindi.Onlarla uğraşıyordu.Bazen annemi çok yorsalarda Annem bundan şikayet etmiyordu.Annem üniversite mezunu olduğu halde çalışmayıp bizi büyütüyordu.Dikkat hala büyütüyor :)
Babam ise kitap sarrafıydı.Kadıköyde 2 katlı bir kitapçısı vardı.Tam sahile doğru insanın okudukça okuyası gelen kitaplarla haşır neşir oluyordu.En sonunda biraz kavga çıksada futbol oynamayı seçtik.Top bendeydi tam vurdum ve işte tam o an ;

-Bravo çocuklar (!)
-Saol Baba ! diyerek gülmeye başladım. Annemlerin odasının camını resmen kırmıştım.
-Küçük hanım bunun cezasını ,bugün benimle kitapcıya geleceksin .
-Tamam olur yeter ki sen iste ! dedim.

Bugün kitapçıda vakit geçirmek güzel olacaktı.Neyse ki bu işi ucuza kapatmıştım.Sonra annemle kahvaltı hazırlamaya başladık.Denize karşı küçük ama şirin evimizde kahvaltımızı yaptık. Babam yola çıkma vakti dediğinde masadan hazırlanmak için kalktım.Altıma lacivert keten pantolon, üstünede tozpembe tsihort giydim.

-Hadi küçük hanım ! diye kapıdan sesleniyordu. -Geldim baba geldim.
Kitapçı dükkanı Kadıköy'deydi.Evimizle arası yarım saat kadardı.Babam her gün arabayla gidip geliyordu.Bir anda aklıma İnci geldi.Acaba çağırsam gelir miydi ?
-Baba beş dakka bekler misin ?
-Ne oldu ?
-İnci'yi arayacağım , oda gelse olur mu ?
- Süper olur.Bugün yeni kitaplar gelecek.
-Tamam hemen arıyorum.

İnci benim süt kardeşim, hemde en değerlim.Saat daha 09.20 'di . Hemen inciyi aradım , ve üçüncü çalışta açmıştı.Çok şaşırdım.
-İnci bugün babamla kitapcıya gitmeye ne dersin?
-Süper olur derim.
-Biz hemen geliyoruz.İnci sakın hazırlanman uzun sürmesin , diye tembihledim.
Hemen yola koyulduk.Nedense bugün daha da mutluydum.İnci arabaya biner binmez ;
-Günaydın Levent amca , dedi.
-Sana da günaydın İnci hanım , bu demek oluyordu ki , İnci bizim 20 dakikadır bekletiyor.İnci hemen;
-Tamam Levent amca bu son diyordu , babam ise gülüyordu.
İşte gelmiştik.Huzur kokan o yere .
Her zaman ki gibi ilk olarak masalardaki sandalyeleri indirdik.Sandalye derken , dükkanın içinde kitaplar rahat okunsun ve rahat bakılsın diye yuvarlak masalar var.
Babam işini çok seviyor.Kitapçıda gelmişti hemen.Ve yeni kitapları dizmeye başladık.
Yine öğrenciler , öğretmenle ve herkezin gelmesiyle kalabalık olmaya başladı.Babam gerçekten tam bir kitap sarrafıydı.
Tabi , kitap sarrafı olduğu kadar da İnsan sarraflığı yapıyordu.
İnsanları gözünden tanıyordu.
Farklıydı işte , ne de olsa o MUSA ŞAHLAR'ın oğlu LEVET ŞAHLAR'dı...

Karanlıktaki MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin