1. Bölüm

52 4 2
                                    

Merhaba! Bu benim ilk kitabım ve biraz -aslında çok- kötü olmuş olabilir. Yazım hatalarım varsa özür dilerim. Ayrıca eğer beğenirseniz arkadaşlarınıza da tavsiye etmenizi isterim. Neyse siz kitabı okuyun işte :D
_________________________________

" Keşke derslerimi daha iyi
dinleseydim. " diye mırıldandım iğrenç sınav sonucuma bakarak. Normalde böyle olmazdı ama sanırım TEOG yaklaştığı için böyleydim. Ders notlarım düşmüştü. Ben halen bunları düşünürken Ezgi'nin dürtmesiyle irkildim.

Ezgi en iyi arkadaşlarımdan biriydi. Bu devlet okulunda 1. sınıfta tanışmıştık. Okulun ilk günü yere düşmüştüm. Eteğim hep çamur olmuştu. Herkes bana gülerken o bana annesinin yanına koyduğu eteğini vermişti. O eteği hâla saklıyorum. O kadar önemliydi benim için. Şu an 8. sınıfta olmamıza ramen beni halen koruyordu. Ben ne zaman zorda kalsam karşımdakini dövüyordu. Devlet okulunda bunu umursamıyorlardı. Herkes herkese istediğini yapabilirdi.

Ben hâla dalmışken bu sefer Ecem başladı kolumu yumruklamaya. Bu kızın yumrukları Ezgi'nin yumrukları ile aynı derecedeydi. İksi çok benzerdi zaten. Tipleri dışında. Hatta bazen beraber döverlerdi beni üzen kişiyi.

Ecem ile 2. sınıf anım vardı. Bir gün adını bilmediğim bir çocuk yemeğimi almıştı. Ecem de en sevdiği kekinin hepsini bana vermişti. Tabii çocukluk kafası hemen yumulmuştum.

Bu sefer birinin tikimle oynadığını hissettim. Bu kesin Derin'di. Artık kendime gelmiştim ve çırpınıyordum. Üçü birden beni gıdıklamaya başlayınca bu sefer kendime hakim olamadım ve kıkır kıkır gülmeye başladım. Ecem ve Ezgi derste olduğumuzu hatırlatmak istercesine hemen ağzımı kapattı ve hırsızlar gibi 'Şşşşt!' dediler.

"Ya azcık düşüneyim dedim onu da... Boşverin şimdi ağzımı bozucaksınız!"
Ecem ve Ezgi'nin sırıttığını gördüm. Biraz olsun keyfim yerine gelmişti. Ne zaman öğretmen sınav kağıtlarımızı toplamaya başlayana kadar. Matematik en sevmediğim dersti. Kim bulduysa matematiği Allah onun belasını ver- yok yok- vermesin. Yazık olur.

Hoca benim sırama geldiğinde yanımda oturan Ezgi oturuşunu düzeltti. Tamam o kadar iyi alamamıştı belki ama benden yüksekti kahretsin ki. Üzerinde kocaman 80 yazan kağıdı hocaya isteksizce verdim. Ezgi'de benim gibiydi. Üzerinde kocaman 83 yazan kağıdı hocaya verdi. Hayatımda hiç bu kadar iğrenç bi not almamıştım. Evet ne düşündüğünüzü biliyorum. Nam-ı diğer İNEK. Ve evet bunu kabulleniyorum.

Ecem ise 82 almıştı. Ezgi'den 1 puan düşük aldığı için köpürürken Ezgi kıkırdayarak onu izliyordu. Derin ise her zamanki sakinliğini koruyordu.

Bu arada Derin'i tanıtmadım. Onunla da 2. sınıfta bir anım var. Defterime su dökülmüştü. Gerçekten çok ama çok üzülmüştüm. Herkes sinsi sinsi sırıtıyordu. Onların yaptığını 2. sınıf beynimle anlamıştım.  Derin ise boş durmayıp defteri kaloriferin üzerine koyup diğerleri tekrar bir şey yapmasın diye defter kuruyana kadar başından ayrılmamıştı. Onun bu yaptığına minnettardım.

Biz de aynı çeteler gibi dolaşmaya başlamıştık. Tamam okulun popüleri falan olmayabiliriz ama biz birbirimize yetiyorduk. Ben orta sırada en arkada yanımda Ezgi ile oturuyordum. Tam önümüzde ise Derin ile Ecem vardı. Tam sağ tarafımızda ise okuldaki herkesle yatan ve okulun popüleri Umut oturuyordu. Bizim değişimizle erkek k*şarı. Aslında başka bir şey diyorlar ama o lafı ağzıma almak istemiyorum değersiz bir insan için. Tamam yakışıklı falan ama bana bu okuldaki en kötü anılarımı yaşattıran kişiydi o. Ondan nefret ediyordum. Ecem ile Ezgi ne kadar cesaretli olsalar da Umut'un karşısına geçemeyecek kadar da akıllıydılar. Amaaan napim.

Bu arada ben kim miyim?
Adım Sevgi. Biliyorum çok ezik bir isim değil mi? Neyse 8. sınıftayım ve diğer adım İNEK. Bazıları EZİK de diyor ama ben takmıyorum. Tamam tamam yalan söylemicem. Sinir oluyorum. Ama bir yandan haklıydılar da. Tırnaklarım iğrenç, saçlarım bakımsızdı.Gözlüklü bir kızdım. Ayrıca giyim tarzıma gelince Ecem ve Ezgi ne kadar s*ksi giyinmemi istese de buna itiraz ediyordum. Derin en çok bana benziyordu. Suskun, masum ve GÜZEL. Ama ben güzel falan değildim. Kendimi hiç beğenmiyordum. Aslında benim deyimimle iğrençtim. Hatta kendimden nefret ediyordum. Hep 'keşke böyle yapsaydım, keşke şöyle olsaydı, keşke bunu yapabilseydim, keşke şu olsa, keşke bu olsa' falan filan yani benim yaşam kaynağım 'keşke' lerimdi. Onlar olmadan kendimi garip hissediyordum. 'Keşke' benim hayat hapım gibi bir şeydi. Ama hayatımda ki en büyük 'keşke'm bu okuldan gitmek.

"Keşke bu okuldan gitsem..."diye mırıldandım.

Keşke Olsa...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin