~ TAEYON ~
Yeni bir sabaha gözlerimi açıp, her zamanki gibi rutin işler peşinde koşturmaya başlamıştım. Her gün olduğu gibi erkenden koşu yaptıktan sonra eve gidip bir duş alıp doğru kafeye gittim. Çalıştığım kafe köşe başında duran tek katlı ama büyük şirin bir kafeydi. Duvarları koyu bordo renginde, tuğla desenli, şık ve içeri girdiğin zaman seni istemesen de gülümseten, çok müşterisi olan bir kafeydi. İş yerimi seviyordum. Ah! Bu gün gerçektende aşırı yoğun bir gündü ...
Sonunda iş bitmiş ben ise yorgunluktan orada ki masaların birinde uyuya kalmıştım. Uyandığım da ise kafe de yalnızca ben ile Taemin'in kaldığını fark edip artık eve gitmeliyim diye düşünmüşken arkadan bir el beni tutuvermişti, arkamı döndüğümde ise Taemin :
- Geç oldu gitmemen daha iyi sanki! Hem bu saatte sokaklar pekde güvenilir olmaz, kim bilir belki de o telefon sapığı seni takibe bile almış olabilir.
- Haklısın ama eve gitmeliyim, hayatımı bir telefon sapığının yönlendirmesine izin verecek halim yok. Bu yüzden ben gidiyorum sana iyi geceler. Ha! Bu arada kafeyi kitlemeyi unutma! Bu sefer ucuz yırtmaya bilirsin.
- Tamam peki, sen bilirsin ve ayrıca o gün anahtarı nereye koyduğumu hatırlamadığım için kitlememiştim. Hem sonuçta kafede uyuduğum için kim gelirse gelsin sorun olmazdı bana. Patron biraz fazla abarttı o kadar.
Uyuduğum masadan kalkıp üzerimi değiştirmeye gittiğimde telefonuma gelen bir mesajla irkilip telefonu elime aldım ancak mesaja bakmadan geri bıraktım. Sonuçta kimden geldiğini tahmin edebiliyordum. Üzerimi değiştirip son kez Taeminle vedalaştıktan sonra kafeden ayrılacaktım ki Taemin bana seslendi.
- Çıkarken şu iş ilanını da kapıya asabilir misin?
Dediğini yapıp kafeden ayrıldım. Dışarı çıktığımda ise havanın ne kadarda soğuk olduğunu farkedip paltoma sıkı sıkı sarılıp her zamanki yoldan eve doğru yüremeye başladım.
Kendimi yarın ki yapacağım işlere odaklamışken arkamdan gelen ayak sesleri ile biran duraksadım. Arakamı dönüp dönmeme konusunda kararsız bir şekilde adımlarımı hızlandırmaya karar verdim.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı.
Artık farkında olmadan koşmaya başlamıştım ki arkamdan gelen ayak sesleride hızlanıp, aramızda ki mesafeyi kapattığına emindim.
Kolumda hissettiğim elle tam çığlığı atacakken karşımda Taemini gördüm. Tanrı aşkına onun burda ne işi vardı az kalsın kalp krizinden ölecektim.- Ne yapmaya çalışıyorsun beni az kalsın korkudan öldürecektin. Ne kadar korktuğumun farkında mısın? Neden sessizce geliyorsun arkamdan?
Nefes almadan konuştuğumu fark etmiştim. O ise karşımda bu halime gülüyordu. Taemin :
- Ne yani arkandan fanboylar gibi çığlık mı atsaydım ?
- Ben sana çığlık at demedim ama en azından bana seslenebilirdin.
- Tamam . Özür dilerim. Bu saatte tek başına eve gitmene vicdanım el vermedi.
Uzun ve neredeyse sessiz sayılabilecek bir yürüyüşün ardından eve gelmiştik.
Gerçektende Taemin çok iyi ve düşünceli birisiydi. En azından bana karşı. Onun böyle biri olduğunu ilk tanıştığımızda hissetmiştim ki zaten kafe de diğer çalışanlarda onu çok seviyorlardı.
Kaldığım apartmanın giriş kapısının önüne gelip arkamı döndüm, Taemin ise orada içeri girmemi bekliyordu. Elimle ona gitmesini işaret ettikten sonra içeri girdim.
Apartmanda maaalesef ki asansör olmadığı için bu yorgunluğun üstüne birde 3. kata kadar merdivenlerden çıkmak zorunda kalmıştım.
Kaldığım dairenin olduğu kata geldiğimde ise kapının önünde küçük bir paket gördüm bu görüntü artık benim için sıradanlaşmıştı.
Paketi elime alıp içeri girdikten sonra yinede emin olmak için pakete baktım ama aynı kişiden olduğunu anlayınca hiç geciktirmeden çöpe attım.
Artık uyumak istiyordum. Bu yorgunluğun üstüne bir duş alıp kendimi dünya da en çok sevdiğim yer olan yatağama atıp uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam - ı Aşk ( EXO )
FanfictionGöz kapaklarım ağır ağır kapanırken tek gördüğüm onun buz gibi bakışlarıydı ... -> Baekyeon