IV.BÖLÜM

72 3 0
                                    


İHANET VE ÖLÜM




Gidiniz, yeniden ordular toplayıp tekrar üzerimize geliniz!


Bana bir kere daha zafer kazanma imkânı sağlamış olursunuz!




Yıldırım Bayezid Han



------ ----- ------

''Kosova; 15 Haziran 1389''



Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur toprak üzerinde göletler oluşturmuş, atların geçişini zorlaştırıyorken, rüzgâr etkisini daha da arttırmış ormanlık alan içerisinde gövdesi çürümüş ağaçları yere seriyordu. Şehzade Bayezid; Yakup'tan önce otağa geldi. Muhafızlar boynu bükük halde çadırın önünde bekler iken, Bayezid şüpheli bakışlar ile çadıra yöneldi. Anlaşılan bir şey olmuştu. Çadırdan içeriye girdiğinde bir zaman kalbinde oluşan ağrı aniden yoğunlaştı. Babasının cenazesini karşısında görünce kendisinden geçer gibi oldu. Çandarlı Ali Paşa onu kolundan tutarak bir minbere oturttular.



İşte o an kalbinde ki ağrının sebebini anlamıştı. Kendini kaybetmeden oturduğu minberden doğrularak Murad Han'ın cenazesini arka çadıra götürmek için emir verdi. O an orada bulunan Timurtaş Paşa, Saruca Paşa, İdris Paşa ve Çandarli Ali Paşa, etek öpüp Bayezid'in emrine girdiler. Sultan Bayezid en sonunda istediğini elde etmiş, Osmanoğulları'nın yeni bir padişahı olmuştu.



''Evvel acele edesiniz. Babamın otağına az kaldı.''


''Bu yağmurda hızlı hareket edemiyoruz Şehzadem''


''Piyadeler geride kalsın Bayezid'den önce otağa varmamız gerekir.''


''Süvariler! Şehzademizi Takibe atılın!''



Şehzade Yakup ordugâhı gördüğünde aniden durdu. Bir gözüyle Altan'ı aradı etrafta. Altan çoktan oradan ayrılmış, doğruca Germiyanoğulları Beyliği'ne at sürmeye başlamıştı. Şehzade Yakup atından inerek yanında iki muhafızı ile beraberinde otağa doğru yaklaştılar. Muhafızlar Şehzade Yakup'u görür görmez otağın girişini kapadılar. Yakup her şeyin farkına vardı o an. Bayezid erken davranmıştı. Çoktan gelip te babasının yanına sığınmıştı.



''Babam ile görüşmek istiyorum açılın!''


''Ulu Hünkârımız Sultan Murad savaş sonrası şehit düştü. Sultan Bayezid bir saat boyunca kimseyi kabul etmeyin dedi.''



Şehzade Yakup, Bayezid'in kendisinden önce otağa geldiğini anladı. İçten içe yaptıklarından dolayı pişmanlık duydu. Her zamanki kararlılığı ile;



''Babamın cenazesini görmek istiyorum açılın dedim!''


''Sultanımız Bayezid Han izin vermedikçe kimseyi içeriye almıyoruz.''


''Sen bir Şehzade ile nasıl böyle konuşursun?''


''Padişahımızın emirlerinden zerre kadar dışarıya çıkmam.''



Bayezid dışarıdan gelen seslere kulak kabarttı. Şehzade Yakup'un geldiğini fark edince;


''Neler oluyor orada'' diyerek dışarı çıktı.


''Yakup! Karındaşım gel hele. Bırakın geçsin''


Şehzade Yakup otağından içeriye adımını atarak öfkeli tavrıyla Bayezid'e baktı.


''Babamın cenazesi arka otaktadır. Git ve gör. Sonrasın da buraya gel.''



Şehzade Yakup arka otağa yöneldi. Babasının cenazesini gördüğünde içim içim gözleri yaşardı. Osmanoğullarına otuz yıl hüküm süren yüce hünkâr şehitlik mertebesinde iken Yakup yaşlı gözlerle O'na bakıyordu.

FEDAİ "Bir Yıldırım Bayezid Romanı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin