"Konstantiniyye'ye Doğru"

47 4 0
                                    


Kendini tehlikeye atmaktan korkanın, başkalarını tehlikeye atmaya


Hakkı yoktur. Hizmet sırası bize geldi.


Koca Gazi, atımız eğerlensin!



Yıldırım Bayezid Han



''Konstantiniyye; 18 Kasım 1395''



Kiliselerin geniş çaplı yollarla birleştiği düzlüklerde Bizans muhafızları nöbet tutuyorlar. Konstantiniyye'nin o muhterem görüntüsüne seyre dalmak kadar güzel bir şey yoktu bu dünyada. Ayasofya'nın görüntüsü evhamlı bir kaleyi andırıyordu. II. Manuel'in tahta geçmesinden beri şehirde ki kriz her geçen gün artıyordu. Ekonomik bunalıma giren Bizans, Osmanlı'nın boğazlardaki hâkimiyeti yüzünden ticaret gemilerine bir türlü erişemiyordu. Bayezid, Cennet mekân Orhan Gazi'nin yaptırdığı Anadolu Hisari'na takviye birlikleri göndermiş ve İzmir'den gelen gemiler ile boğazı kapatmıştı. Hiç bir ticaret gemisinin geçmesine izin verilmiyordu. II. Manuel'in Osmanlı'ya karşı Avrupa'dan yardım istemesi üzerine Bayezid şehri kuşatmak için paşalarını ve silah arkadaşlarını bir araya topladı.



'' Hünkârım. Boğazlardaki gemilerimiz şehri ablukaya almak için hazır konumdalar. Zaten aylardır ekonomik krizdeler. Bu kuşatma onları bir hayli yoracaktır.''


'' Aceleye gerek yok. Sabırlı ve temkinli davranmalıyız. İdris Paşa? Süvarilerini şehrin kuzey sınırındaki surlarda konuşlandırabilir misin?''


'' Emredersiniz hünkârım. Lakin herhangi bir saldırı anında karşılık vermem makbul müdür?''


'' Elbette. Saldırmaları bizim işimize yarayabilir. Lakin saldırırlarsa geri çekilme taktiği uygulayarak onları oyalamanı istiyorum.''


'' Emredersiniz Hünkârım.''


'' Saruca Paşa. Sen Anadolu askerlerinle benim yanımda olacaksın. Boğazlardaki gemiler aracılığıyla şehri abluka altına alacağız. Timurtaş Paşa'da geriye kalan gemilerin başında duracak. Herhangi bir ağır çatışma durumunda bize takviye birlikleri gönderecek.''


'' Emredersiniz Hünkârım.''


'' Bir haftaya kalmaz sefere çıkıyoruz. Gereken mühimmatlar, her şey hazır olsun!''


'' Emredersiniz Hünkârım!'' dedikten sonra otağ-ı hümayundan çıkan paşalar hazırlıklara hemen başladılar. Bayezid her ihtimale karşı balkanlardan gelebilecek saldırılara karşı da temkinli olmak zorunda idi. Papa'nın bir haçlı ordusu toplayacağı haberi de kulağına kadar gelmişti. Ama bu bir söylentiden ibaretti. Papa'nın herhangi bir hazırlık yapmadığını da öğrenmişti. Bunu fırsat bilerek Konstantiniyye'ni abluka altına almaya karar verdi.



27 Kasım sabahında geceden kalan şiddetli yağmurun esintisi halen devam ediyordu. Bayezid emrindeki yetmiş gemi ile Konstantiniyye'ye doğru yola koyuldu. Yelkenlerin orta katlarında büyük mızraklarda sarılmış flamaların ardında Bayezid tek başına denizin maviliğine seyre dalmıştı. O an omzunu birisi sıkarak;



'' Hünkârımızı çok dalgın gördüm nedense?''



Bayezid yüzünü çevirdiğinde her zamanki canlılığı ile karşısında Mehmet'i buldu. Bayezid uzun bir aradan sonra silah arkadaşını yanında gördüğü için çok sevinmişti. Lakin bu sevinci kısa sürdü. Bir hoş geldin muhabbeti yaparak tekrardan o gökyüzü ile buğulanmış denizin maviliğine seyre daldı.



'' Hünkârım. İçinizde bir endişe var gibi?''


'' Evet Mehmet. Bazı söylentiler var. Papa haçlı ordusunu topluyormuş. Bu kuşatma bizim için çok önemli. Yıllardır bizi her türlü yönde tehdit eden Bizans'ı ortadan kaldırmak ve topraklarımızı bir bütün haline getirmek için bu kuşatmayı başlattık. Lakin bu söylentiler doğru çıkar mı çıkmaz mı onun düşüncesindeyim. Papa eğer ki haçlı ordusunu toplar da topraklarımıza girerse bütün planlarımız mahvolur. Kuşatmayı kaldırmak zorunda kalırız.''

FEDAİ "Bir Yıldırım Bayezid Romanı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin