"HAZİN SON"

49 4 0
                                    


''Hazin Son...''



Günbatımının kızılımsı rengi Golyak Dağları'nı aydınlattığı vakit on iki atlının sert kayalıkların arasında gizlenmiş maden ocağına doğru at koşturduğu görüldü. Görenler John'un ordusundan yaklaşık kırk kişilik atlı birliktiler. Yeni bir yağmalama için emir bekliyorlardı. Az ötelerinden hızla geçen atlılardan birini tanımışlardı.



'' Bu O. Samuel'i öldüren adam!''


'' Sakın bir delilik yapma dostum. John buradan ayrıldığımızı öğrenirse hepimizi kılıçtan geçirir.''


'' O zaman durdur beni!'' diyerek atını şaha kaldırdı. On iki atlının arkasına takılan muhafızlar at nallarının toz bulutu oluşturduğu toprak yüzünden önlerini göremez oldular. Bir müddet bu toz bulutlarına direniş göstererek at koşturmaya devam ettiler. Sarp kayalıklarla kaplı maden ocağının bulunduğu yere geldiklerinde kuvvetli bir cenge tutuştular. Mehmet'i at koştururken tanıyan adam John'un en küçük kardeşi idi. Onu öldürmek için her defasında fırsat kollamaya çalışıyordu. Bu köy insanlarının savaş yeteneklerinden anlaşılıyordu ki iyi bir eğitim almışlardı. Köylüler kendi canlarının derdini bir kenara bırakıp Mehmet'i korumaya çalışıyorlardı. John'un kardeşi Steve; Mehmet'i uzaktan iyice bir süzdü. Az sonra ona kuracağı bir tuzak için plan yapıyordu. Atlı muhafızlarının köylüler ile çatışmasında çoğu ölmüştü. Köylüler halen can kaybına uğramamışlardı. Bir müddet sonra Steve ile birlikte ağır bir darbe ile köylülerin arasına daldılar. Tam o anda Steve ocağın girişindeki sarp kayalıklara doğru koştu. Mehmet maden ocağının içerisine gireceği vakit hızla üzerine atlayan adamın altında kaldı.



'' Dostum Samuel'i öldürdün! Şimdi bende seni öldüreceğim.''



...




Kim gördü bilinmez ama oradan ayrılan tek bir kişi kalmıştı. Toz bulutlarının yükseldiği sıralarda sağ omzunda açılmış kocaman bir yaranın içinden hala taze taze kan akıyordu. Anlaşılan büyük darbe yemişti. On iki atlının kırk atlı yağmacıyla kapışmasından sonra kurtulan o tek adam az daha yürüdükten sonra olduğu yere yığıldı. Gece karanlığının maden ocağına sindiği sıralarda kesik soluklar ile yaşam mücadelesi veren adamın yanında bastonlu bir ihtiyar belirdi. Bir an için yardıma koşmuş ihtiyarı kararmak üzere olan gözleriyle gördüğünde canının düşüncesini bir kenarı atarak solmuş dudaklarından Yıldırım Bayezid'i bile şaşkına uğratacak ve bir o kadar da üzecek olan cümleyi söyledi...



'' Mehmet öldü...''



...



FEDAİ "Bir Yıldırım Bayezid Romanı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin