..........bölüm 4..........
****
MULTİMEDYA: Bölümün sonunda Güneş'in o halinin temsili resmi.
****
-Ya sen ne ukalâ şeysin sen ya! Bana bak! Bu söylediklerimi unut çünkü hepsi şakaydı. Beğenmiyorum ben fiziğini falan. Hatta iğrendim.
-Tabi tabi. O kadar övmeden önce düşünecektin. Bundan sonra benden sana rahat yok. Beğendin sen beni. Ben de senin için bırakmıyacağım peşini.
-Allah'ım ya çattık mı şimdi! Baş belası mısın sen çocuk?
-Evet ama orda eksik bir kelime kullandın "tatlı."
-Ne tatlısı? Sen mi tatlısın? Ha sen tatlıysan Çağatay Ulusoy, Kıvanç Tatlıtuğ ne acaba?
-Orasını bilemem artık.
Sarp söylediklerinde ciddi değildi sadece Güneş'i sinir etmek hoşuna gidiyordu.Ama şimdi o da haklı, Güneş daha da tatlı oluyordu çünkü.
-Bir alışveriş yapalım dedik, geldin bunu da bozdun Ukalâ çocuk.
Hemen çantasını aldı ve çıktı AVM'den. Gözüyle süzdü etrafını babası nerde diye. Sonra karşıda bayağı lüks görünen kafede elinde bir kadehle kahkaha atarken babasını gördü. Karşısında genç ve güzel bir kadın vardı: "Ahh! Baba annem de anlatırdı da çapkınlıklarını inanmazdım." Biraz bekledi olduğu yerde. Daha sonra dayanamadı aradı babasını. Babası yanına geldi sonra. Güneş'in elinde hiçbir şey yoktu:
-Kızım neden bir şey almadın ki? Beğenmedin mi yoksa?
-Beğenmez miyim hiç baba ya. Ama o ukalâ çocuk bunu da bozdu, dedi mırıldanarak.
-Anlamadım kızım biraz sesli konuşur musun?
-Şey baba ben fazla beğenemedim ya. Başka zaman gelsek?
-Tabiki kızım ne zaman istersen.Seni şimdi otele göndereceğim kızım. Sen git biraz kafa dağıt, dinlen işte.
-Sen gelmeyecek misin baba?
-Hayır kızım biraz işim var da o yüzden ben sonra geleceğim, dedi kafede oturan kadına bakarak.
Güneş bir iç çekti.sonra da:
-Peki baba. Ben bir taksiye biner giderim.
-Tamam o zaman kızım, hoşçakal.
-Görüşürüz baba.
Güneş kıskanmıştı galiba babasını. Evet evet kıskandı. Ama doğal yani. Babasına düşkündü her ne kadar beraber olamasalar da. Annesinin yanında diyemiyordu ama babasını daha çok seviyordu. Ona annesi bakmıştı bunca sene, tam 15 yıl yani. Güneş daha 3 yaşındayken boşanmıştı annesi ve babası. Melek Hanım (annesi) artık sıkılmıştı Haluk Bey'in çapkınlıklarından. O zamanlar gelir durumları orta derecedeydi. Babası bu kadar varlıklı değildi. Melek Hanım daha sonra evlendi işte Güneş babasız büyümesin diye. O adamla da mutlu olamadı zaten. Sonunda kendini yalnız ama yalnız Güneş'ine adadı. Hayatında her şeyi kızıydı onun için. Neyse ya daha fazla duygulanmadan devam edelim. Zaten istediğimiz kadar konuşalım, Melek Hanım'ın yaşadığı onca şeyi anlatmaya cümleler yetmez...
Güneş bir arabaya bindi ve otele doğru yola koyuldu. Kısa mesafe de olsa yine etrafı izlemekten alamadı kendini. O baş belası Sarp'a olan sinirini de unutmuştu. Tek düşündüğü şey yemek, dinlenme, uyku. Ha unutmadan Güneş Yalın'ı dinlemeyi çok sever. O yüzden uyumadan da biraz Yalın...
Diğer bölümde görüşmek üzere... İyi günler :)