Rhon"Vardığında beni ara" eli sırtımı sıvazladı ve arabaya binmem için kapıyı açtı.
Kapıyı kapattı ve biraz geri çekildi.Tebessüm etmeye çalıştığı halde ne kadar iyi hissetmediğini biliyordum.
En azından kendimi biraz da olsun ümitlendirmek için fikir yürütmüştüm.
Ellerini arka ceplerine soktu ve dikkatini bana vermemek için ıslık çalmaya başladı.Bense olayın ne kadar dramatik olduğunun farkındaydım ve tekrar kendimi göz yaşlarına boğdum.
Ağzımdan her hangi bir ses bile çıkmaması için dudaklarımı birbirne bastırmıştım.
Ama bu oldukça zordu.
Bagaja bavullarım yerleştirilmiş, şoför ise koltuğuna oturmuştu.
Tanrım.İşte gidiyoruz.Uzun bir yolculuğum var ve ben ne yapacağımı nereye gideceğimi bile bilmiyorum.
Araba tozlu yolda giderken arkamdan baktığını umarak arkaya döndüm ama orada yoktu.
En azından araba görüş alanından uzaklaşıncaya kadar orada ıslık çalıp her hangi bir şey de yapabilirdi.
En azından bir kibarlık yapabilirdi.Tamam Rhon , artık kendini tutma.
Yüzümü ellerimin içine aldım ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım.
"Bayan Bammet?" Şöfor aynadan bana baktı ve bir şeylerin ters gittiğini anlamış gibi kaşlarını çattı.
"Neden ağlıyorsunuz?" Sonunda duyguları olduğunu hatırlayan bir adam.
"Sevdiğim adam" dedim sesim acınası bir şekilde çıkarken "ondan uzaklaşıyoruz"
Arabayı kenara çekti ve siyah camlı gözlüklerini çıkardı.
"Pekala bu işe biraz daha devam edemeyeceğim"
Kulağında ki mikrofonu ve kulaklığı çıkardı."Size her şeyi anlatacağım.Ama ilk önce bizi kimsenin bulamayacağı bir yer bulmalıyız"
Arabayı ters yöne doğru sürmeye başladı.
Justin'in evini bir kez daha gördüm ve hissettiğim duyguların tıpkı buraya ilk gelişim gibi aynı olduğunu fark ettim.Onu gerçekten seviyordum.
Arabaya virajlardan hızla kıvrılırken adını yeni öğrendiğim hayat kurtarıcım Bay Darcy abimi arıyordu.
"Bay John, kardeşiniz benimle güvende, evet siz gelene kadar onu koruyacağıma söz veriyorum efendim, iyi günler"
Telefonu kapattı ve yola tüm konsantresini vererek sürmeye devam etti.
İlerdeki pansiyonun önünde arabasını park etti.
Kapıyı bana açmasına gerek kalmadan indim ve yanına geldiğimde kemerinin arasına sıkıştırdığı silahını kontrol edercesine düzeltti."Buna ihtiyacın olacak, kapşonunu kapa"
Kapşonumu dediği gibi kafama geçirdim ve uzattığı gözlüğü taktım.
Korkmaya başlıyordum.Adımlarımı sıklaştırdım , titrediğimi görmemeliydi.
İçeri girdiğimizde resepsiyondaki kız Darcy'nin bir bakışıyla anahtarı uzattı.Darcy asansöre doğru anahtarı havada atıp tutarak içeri girdi.
"Bunların hepsi planlandı Rhon"
Asansörde üçümcü katı tuşladı "Bunu aylardır planlıyoruz Rhon.Seni bizim her şeye başlayabileceğimiz nokta olacaksın""Anlamıyorum"
"Bu bir kurtuluş" dedi Bay Darcy başını iki yana salladı "Kazanacağız"
Asansör'ün kapısı açıldığında 28 numaralı odaya girdik.
Kapı açıldığında beş kişinin oturmuş bizi bekliyorlardı , tahmin edebiliyordum."Sonunda Darcy yarım saat geciktin"
Darcy üstündeki takım elbisesini çıkarttı ve yatağa attı."Neler var göster bakalım" Bay Darcy kollarını önünde birleştirmiş Katie denen kıza bakıyordu.
Katie arkasında topladığı saçlarını sallayarak yatağın altındaki çantayı çıkardı.
"Bunu yemimiz için getirdim" bana bakarak sırıttı.
Yem mi?Bu işte parmağım olması beni korkuyordu."Doğru konuş Katie, o olmazsa John seni hapse attırabilecek güce sahip"
Dediklerinden bir şey anlamıyordum.
Çantadan çıkardığı silahlardan bir tanesini bana uzattı.bir süre uzattığı sikahı almadım, şoku atlatana kadar devam etti.
"Alsana" dedi Katie beni küçümser gibiydi.Tireyen ellerimle aldığımda etraftaki bir erkek sırıttı.
"Darcy başka birini seçsek daha iyi olabilirdi"Uzattığı silahı tuttuğumda korkudan bayılmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Bay Darcy bana bir şey anlatmanız gerekmiyor mu?"
"Bekle Rhon, bunu benim anlatmamdansa o anlatsa daha iyi olabilir"Justin anahtarla kapıyı açtığında siyah deri ceketinin fermuarını açtı ve iki yanına sıkıştırdığı silahların tetiğini çekti.
"Merhaba Rhon"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plastic Heart - Justin
Fanfiction"Belkide abinin bilmesine gerek yoktur." "Çık odamdan Justin"