what do you mean?

11.4K 223 139
                                    

"Bu çok güzel, ama bunun anlamı ne?" dedim dövmenin yaptığı kızarıklığın üzerinde parmaklarımı gezdirerek.

"Bunun anlamını yaşayarak öğreneceksin" ensesini kaşıdı "Bu sözü her zaman hatırlatacak biri karşına çıktığında, aşık olduğunu anlayacaksın"

Travis elindeki kremin kapağını açarken Justin onun sürmesine izin vermeden elinden aldı "Ben yapsam daha iyi olacak"

Parmağına sıktığı nemlendirici kremi dövmenin üstüne sürdü.Arada gözleri verdiğim tepkiyi kontrol ederken , bana bir şey olmasından korkuyordu.
"Hadi yemek yiyelim" dedi elini tutmam için uzatıp.

Elini tuttum ve Justin'in benim için tuttuğu sweatshirt'ümü giydim.
"Değdirmemeye dikkat et" Travis son kez üstünü folyoyla sardı.

"Teşekkür ederim Travis" Justin Travise sarılıp veda etti.Arabaya binip buradan hemen gitmek istiyordum.

Kapıdan çıktığımızda dövmecinin o boğucu havasından kurtulduğumuza sevinmiştim.
"Biraz yürüyelim mi?" dedi Justin ve her bir evi teker teker inceleyerek ilerlemeye başladık.

Cebinden çıkardığı sigarayı dudaklarına götürdükten sonra çakmak yardımıyla yaktı.
Öncelikle, sigaraya karşı her zaman bir tiksinti duymuşumdur ama onun dudaklarındayken bir istisna yapabilirdim.Hayranlıkla onu izlerken dumanı havaya üfledi.

"Ne zamandan beri içiyorsun?" dedim dilim damağım kurumuştu.
"Uzun süredir" dedi ve gözleri daldı.Birşey hatırlamış gibiydi. yutkundu.

Sigarayı yere atıp , ayakkabısıyla ezdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sigarayı yere atıp , ayakkabısıyla ezdi.Artık gitme zamanıydı.

"Tamam bu sefer nereye gideceğimizi sen söyleyeceksin" dedi direksiyonu kavrayıp sertçe sıkarken.
"O zaman bu bebeği kullanmama izin ver" dedim dirseğimi arabanın camına yaslanmış kırk beş derecelik açıyla Justin'e dönmüştüm.

"Şu ana kadar arabamı kimseye kullandırmadım.Dostlarıma bile, babama bile" sesi gittikçe kısıldı ve duyamayacağım bir hal aldı.

"Erkeklerin bu araba takıntısını anlayamıyorum" dedim gözlerimi devirip başımı başka tarafa çevirerek.

Arabanın içinde bir kaç dakika süren garip sessizliği Justin bozdu.

"Tanrım, Babam görse derimi yüzerdi" dedi içinde ve kapıyı açıp arabadan indi.
Dudaklarımdaki muzip gülümsemeyi silmeye çalışarak arabadan indim ve şöfor koltuğuna binmek için arabanın önünden dolandım.
Bu arada Justinle yer değişmek işi daha da komik bir hale sokuyordu.
"Kemerini iyi bağla" dedim arabaya binerken.

Abimin bana on altıncı doğum günümden beri öğretti tek şeydi.
Arabayı çalıştırmadan önce , dikiz aynamı , koltuk ayarını ve mükemmel bir müzik seçimi benim için çok önemliydi.
Elimi teker teker araba da gezdirdim.
"Güneş gözlüğü var mı?" Justin bana hayranlıkla bakarken , yakasına taktığı gözlüğü uzattı.

Arabayı dikkatlice park alanından çıkardım ve otobana çıkana kadar gereken hızla sürdüm.

"Kemerimi bağlamam gerektiğini söylemiştin" dedi alayla.Bense cevap vermek yerine radio 'da çalan şarkının sesini daha çok açmıştım.
"Sizin gibi biri trafik kurallarına uymuyor mu?" gözlüğü geriye itip direksiyonu tekrar kavradım.

Otobanda sol şeritte tüm herkesi solluyordum ve Justin'in kemerine sıkıca sarıldığını görebiliyordum.

"Sen daha demin makas mı yaptın?" dedi gülmeyle karışık bir tedirginlikle.

"Bu daha hiç bir şey" dedim sol şeritte gazı sonlayarak.

Justin , koltuğa yapışmış derin ve kesik nefesler alıyordu.
"Şehir dışına çıktığımızı biliyorsun değil mi?" dedi New York'un üstü kırmızı çarpıyla çizilmiş tabelayı geçerken.

"Seni kaçırıyorum" dedim kıkırdayarak "Ama şimdi müzik zamanı" dedi justin ve torpidodan çıkardığı cd çalmaya başladı.

"Üzgünüm ama hava böyleyken neşeli şaekı dinleyemiyorum" dedi ve müziğin sesini açtı.

"The Weeknd mi?" dedim tanıdık ses kulakarıma dolduğunda.
Justin konuşmak yerine başını salladı.Müziğinin bölünmesin istemiyormuş gibi.

"Geldik" dedim arabayı kenara çekip.
Ama ormandan başka bir şey gözükmüyordu.
Justin camdan dışarı baktı ve geveledi "Acaba yanlış bir yere gelmiş olabilir miyiz? Çünkü burada ağaçlardan başka bir şey yok"

Cevap vermek yerine arabadan indim.
Justin'de indiğinde arabayı kilitledim ve anahtarı Justin'e attım.

Anahtarı havada yakalayan Justin, yanına gelene kadar beni bekledi.

"Burası çok güzel bir yer.Şu seslere bak" dedim kuşlar cıvıldarken ağaçların arasından ilerliyorduk.

Şu seslere bak" dedim kuşlar cıvıldarken ağaçların arasından ilerliyorduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Justin ise şaşkınlıkla etrafa bakıyordu.

"Burası harika Rhon" dedi Justin.

Plastic Heart - JustinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin