love will tear us apart

13.5K 251 67
                                    

Battaniyeyi üzerimden atarken gözlerimi kırpıştırarak etrafı inceledim.Yatağımın önündeki tekli koltuğa oturmuştu.Karşımda kollarını önünde birleştirmiş beni izliyordu.

-''Sonunda uyandın'' saçları yeni yıkandığı için ıslaktı.Kıyafetlerini değiştirmeye nasıl zaman bulmuştu?

-''Saat kaç?'' Telefonundaki ekrana göz gezdirirken dudakları düz bir çizgi halini aldı.

-''On''  saatten gözlerini kaldırdıktan sonra bal rengi gözleri tekrar gözlerimle buluştu.Karnımın gurultusuna karşı yüzümü ekşittim.

Abim ve Troy neredeydi?

-''Mutfakta bir şeyler var'' diyerek ilerledi , arkasından takip ederken ayaklarımı ahşap parkede sürdüm.

"Abim ve Troy nerede?" dedim gözlerimi ovuşturarak.Dün akşam içtiğim iki şişe bira bile kulaklarımın uğuldamasına sebep olmuştu.

"Acil bir işleri çıktı.Abin seni yalnız bırakmak istemediği için  tüm sorumluluğu bana verdi"

Abi sana binlerce kez şükranlarımı buyuruyorum!

Mutfak tezgahında hazır bir şekilde duran krebin hızla karşısına geçtim.
"Bunları sen mi yaptın?" Bıçakla reçeli krebime sürerken.
"Hmm" dedi kendine yaptığı filtre kahveyi içerken , bana da kahve doldurdu.
Krebi parçalara ayırıp ağzıma tıktım.Tadı gerçekten nefisti.
"Enfes olmuş" dedim lokmayı yuttuktan sonra.Kabul etmeliydim ki ondan böyle bir şey beklemiyordum.

"Beğenmene sevindim" masanın üzerinde duran telefonu titreşti.Gözleri ekrana kaydığında açıp kulağına götürdü.
"Efendim Dave" abimin ismini duymamla konuşmalarına kulak kesildim.

"Saat altı da kafenin orda görüşürüz o zaman....tamam...merak etme ona iyi bakacağım...görüşürüz"

Telefonu kapatıp arka cebine tıktığında böldüğüm son parçayı da yedim.
Kahvemi içemeyecek kadar doyduğum için ayağa kalktım.

"Bu gün bir planımız var mı?" dedim çıplak ayaklarımı parkeye sürerken.

"Evet, bir sürprizim var" işaret parmağını dudaklarında gezdirdi "Ve çok seveceksin"

"Ben hazırlanayım" lavaboya girip dişlerimi fırçaladım.Bugün sanırım şanslı günümdü.Midem heyecandan ağrırken makyaj çantamdan bordo rujumu çıkardım ve dudaklarıma sürdüm.Onun yanında güzel gözükmeliydim.

Odama geçip kıyafet seçmek için gardırobumu araladım.
Gözlerimi pencereye kaydırıp , havanın nasıl olduğunu kontrol ettim.Soğuktu.

Seçtiğim bej rengi sweatshirtü ve deri pantalonu üstüme geçirdim.
"Ben hazırım" odamdan seslendiğimde boy aynamda son kontrolleri yapıyordum.

Justin kapıdan içeri girdiğinde çapkınca gözlerini üzerimde gezdirdi.
"Bordo yakışmış" dedi ellerini yırtık pantalonunun ceplerine sokarak.
"Gidiyor muyuz?" başımı sallayıp çantamın zincirlerini omzuma taktım.

              **

"Burası neresi?" Ara sokaklardan birinde arabayı durduğunda grupça dolaşan siyahi erkekler bize uzunca baktı.

Daha sonra yanımıza geldiler.
"Ne ara o cehennemden çıktın dostum?" Justin'e elini tokalaşmak için uzattı.
"Daha yeni oluyor" dedi Justin göğüslerini birbirine çarpıştırarak.

Neyden bahsettiklerini pek anlamıyordum, adamların yüzlerine bile bakamıyordum.Onların da ürkütücü dövmeleri ve iri yarı cüsseleri vardı.
"Bu kim?" dedi bir adam bana bakarak.Başımı beyaz ayakkabılarımdan kaldırıp Justin'e yönelttim.
"Ben Rhon" dedim dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Yeni mi?" dedi Bruce denen adam Justin'e soru sorarcasına bakarken.

"Dave'in kardeşi" diye cevap verdi ,onlar abimi nereden biliyordu?
Abim buralarda takılan bir çocuk değildi.Gerçi bildiğim kadarıyla bir işte de çalışmıyordu.

"Görüşürüz çocuklar" dedi belime kolunu dolayıp beni koyu renkli bir kapının önüne getirdi.
"Bunun hemen olmasını istiyorum Rhon" taktığı gözlüğü çıkartıp yakasına taktı "Sadece kendini bana bırak.Bana güven"

"Ne demeye çalışıyorsun" dedim damağım kurumuştu.Konuşmak bile imkansız geliyordu.
Kapı açıldığında kulağıma dolan müzik sesi beni heyecandan yerle bir etti.

Yaşlı adam bizi içeri aldığında duvarlara yapıştırılmış bir çok dövme modeli vardı.
Beni dövmeciye götürmüştü.

"Bu sefer dövmeyi bana yapmayacağız" dedi yaşlı adama beni işaret edip.
"Bu sabah seçtiğiniz modeli mi yapacağız" dedi adam küçük npt defterine kalemiyle bir şey karalayıp.

"Aynı yazı modeli değil mi?" dedi boya tüplerini masaya koyarken.
"Justin" dedim zorla "Bundan ne kadar korktuğumu biliyorsun"
Titreyen elimi ,dudaklarına götürdü.
"Güven bana " daha bir gün bile geçirmeden sana nasıl güvenebilirim tanrı aşkına!

"Şimdi üstünü çıkart.Lütfen güven" gözleri yalvarırcasına baktığında üstümü çıkarttım.
Onun karşısında sutyenimle gözükmek oldukça küçük düşürücüydü.

Yaşlı adam arkadan birine seslendi "Travis, müşterimiz hazır"
Tanrım bir erkek daha mı?

Üstüne giydiği bol tişörtü ve neredeyse her yeri dövmeyle kaplı olsn bir adam daha oturmam gereken koltuğun yanındaki tabureye oturdu.
"Lütfen oturun" justin çıplak tenimi hafifçe iktirdi.

Siyah deri koltuğa oturduğumda bedenim soğuktan titriyordu.
"Nereye olacak?"
Ben daha soruyu cevaplamadan Justin parmağıyla dünkü noktayı gösterdi.

"Ve bir dakika" cebinden çıkardığı katlanmış kağıdı Travis'e uzattı "şu olacak".

Ne kadar bakmak için eğilsemde Justin parmaklarını koluma doladı "Bakmak yok"

Travis iğneyi bana yaklaştırınca göğsüm hızla inip kalkıyordu.
Justin çenemi tuttu ve kendine odakladı "Bana bak, bebeğim bana bak" dudaklarını ıslattı ve o mükemmel gözleriyle gözlerime baktı.
"İlk olduğu için biraz acıyacak ama senin için" elini elime kenetledi "bir sinek ısırığı gibi gelecek" Tenime işlenen iğne ile tuttuğu elini sıktım.

"Justin acıyor" sıktığım dişlerim arasından konuştum.
"Alışacaksın" dedi diğer elini de yüzüme gelen saçları kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Abim bunları görünce çok sinirlenecek" dedim kahkaha atarken.
"Sanmam, artık on sekizsin değil mi?"

Başımı acıyla salladım "Benim vücudum , benim tercihlerim"

"Neredeyse bitti" dedi Travis.
Derin bir nefes verdim "Sonunda"

Jelatini dövmenin etrafına sardı.
"Artık ne yazdığını söyler misin?" dedim canım yanarken, eli elime kenetliydi.

Love will tear us apart
"Aşk bizi ayıracak"

Plastic Heart - JustinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin