Baekhyun telefonu açarak Chanyeol'dan mesaj gelmiş mi diye kontrol etti. Gelmemişti. Chanyeol, iş arayışında olduğundan dolayı zamanını Baekhyun'a ayıramıyordu ve Baekhyun'da, Chanyeol'dan farklı değildi. Oda iş arayışındaydı. Ona gönderilen adresi son kez okuyarak mesajı sildi. Hafızası hiç olmadığı kadar iyiydi. Yüzüne seksi gülümsemelerinden geçirip, bütün havayı diğerlerine çekti. Havalar ısınmıştı ve ortalık yavaş yavaş hareketleniyordu.
Yavaş yavaş yürümeye başladığında Chanyeol'u düşünmeden edemedi. Chanyeol'u hiç canlı kanlı görmemişti, hatta nasıl bir yüze sahip olduğunu bile bilmiyordu. Konuşalı nerdeyse 4 ay olmuştu ve Baekhyun, Chanyeol'u çok merak ediyordu.
Derin bir nefes alarak bulutları aşarcasına berrak gökyüzüne kadar uzanan dışı cam kaplamalı, gösterişli binaya baktı. Dönüp duran kapının yanında ise iki izdanbut gibi güvenlik vardı. Güvenliği sağlam gibi duruyordu. Elini önüne alarak adamlara şirince gülümsedi.
"Günaydın, yurdumun biricik insanı." enerjik bir şekilde şakıyarak, ona garipçe bakan adamların tepkisini ölçmeye çalıştı. İkisi de mahkeme duvarı gibiydi.
"Günaydın, yurdumun biricik mi biricik insan tanecikleri." tekrar şakıdı...
"Ne istiyorsun?" Sonunda adamlardan biri mesafelide olsa soru sormuştu.
"İş görüşmem var. Önümden çekilirseniz mükemmel memnun olacağım."
Adamlar birbirlerine bakarak Baekhyun'un önünden çekildiler ve kafa selamı verdiler. Baekhyun, burnunu kırıştırarak ceketini ilikledi. Hayatında ilk defa takım elbise giyiyordu. Şirketin içine adım atar atmaz yüzüne vuran, klimadan gelen soğuk havayla saçları uçuştu. Saçlarını eliyle eski haline sokarak bilgisayar başında oturan danışman kıza ilerledi.
"Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?"
Baekhyun, muhtemelen ondan yaşca küçük olan danışmana sevimsiz bir gülümseme yolladı. İnsanlarla gereksiz yere samimiyet kurmaktan nefret ederdi.
"İş görüşmesi." Baekhyun, danışmanın hemen arkasında duran reklam veren televizyona bakarak cevapladı.
Danışman, Baekhyun'un eline boyundan asmalı kartı tutuşturup "12. Kat, hemen solda Bay Lee'nin odasıdır. İyi şanslar Bay Byun." dedi.
Kartı boynuna asarak asansöre doğru ilerledi.
•
Baekhyun, boynunda asılı olan kartı kopartacasına boynundan alarak yere sertçe fırlattı. Tam gözlerini karşıya dikecekken yere dalladığı kartın yanına bir kart daha atıldı. İş görüşmesi berbat geçmişti. Hiçbir işte çalışmamasının dezavantajıydı. Gözlerini atılan kartın sahibina çevirdi. Yanındaki uzun boylu adam kravatını derin nefesleri eşliğinde gevşetiyordu. Baekhyun, büyük ve kaba ellere bakarak sırıtmadan edemedi. O eller ne kadar hoş okşardı ama...
"Alınamadın değil mi?" Baekhyun, banka oturarak sordu. Çok geçmeden adam kravatını gelişi güzel boynuna asarak Baekhyun'un yanına oturdu.
"Sen nasıl alınamadıysa bende alınamadım. Oysaki kendime güveniyordum." Saçlarını karıştırarak sonunda gözlerini ufak tefek adama çevirdi.
"Uh! Ne kadar küçüksün."
Baekhyun, ona küçük diyen ve kocaman gülümseyen adamın yüzüne anlamsızca baktı. Bu adamda adlandıramadığı bir sıcaklık ve yakınlık vardı.
"Uh! Ne kadar büyüksün." Baekhyun, bacaklarına değen uzun bacaklara bakıp iç çekti. Adamın kucağı ne kadar da konforlu duruyordu.
"İş başvurumuz kabul edilseydi seninle iş arkadaşı olacaktık, ha?"
"Seninle arkadaş olmak zevkli olurdu." Baekhyun, gülümseyerek adamın rüzgârda aheste aheste uçuşan saçlarına baktı. Ne kadar da güzel bir saçtı o öyle...
"Oh! Birbirimizi tanıtmadık."
Baekhyun, adamın dediğiyle elini uzatıp, aynı anda isimlerini birbirlerine sundular.
"Byun Baekhyun."
"Park Chanyeol."
• Bu kadar erken final olması... benide şaşırttı
Her neyse özül bölüm yazacak mıyım? Hıım... çoğunluğunuz isterse neden olmasın usgssjan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Unpretty dreams; chanbaek"
FanfictionPcyeol: Düşüncelerim fazlasıyla edepsiz. Şu an o güzel ellerinle beni çektiğini hayal ediyorum.