Ama yindene sordum.
"Halisinasyonu sende gördün mü?" dedim
"Evet" dedi Helen
"O kimdi?" diye sordum.Bunu neden merak ediyordum? Ben hep halisinasyon görürdüm. Saçma bir soruydu.
"Ya da boşver, eminim hiçkimsedir. Ben hep öyle şeyler görürüm." dedim.Gölün kenarında yaklaşık bir yarım saat durduktan sonra, kamp'ta ki evin yolunu tuttum. Tuhaf bir şekilde izlendiğimi hissediyordum. Bu saçmaydı ama öyle hissediyordum, bu yüzden iki dakikada bir arkama bakıyordum. Hiçkimse yoktu ya da hiçbirşey. Yolu nerdeyse yarılamıştım, şu eski parkın ordaydım. Tam yanından geçiyordum ki, bir çalılıktan ses geldi. Sadece bir sincaptı. Evet öyleydi, başka ne olacaktı ki? Ama içimde tuhaf bir his gelmişti. Bu hissi yok sayarak saatime baktım. Okulun bitmesine 2 saat daha vardı. Eğer şimdi gidersem annem çok kızacaktı. Zaman öldürmek için salıncağa gittim.
Salıncağa gidince ağaçtan minik bir havlama sesi gibi bir şey geldi. Ağaçta bir köpek? Gerçekten deliriyordum. Bunu düşününce kendi kendime kıkırdadım. Birden salıncak hızlandı, ama ben sallanmaya çalışmıyordum ki. Ben daha ne olduğunu anlayamadan, Salıncak tutunduğu demir etrafında dönmeye başladı. Kafam sonunda çalışmaya başliyınca tutunduğum zincirleri bıraktım. Nerdeyse yarım metre süklendikten sonra. Oturma pozisyonuna geçebildim. Burnum kaniyordu, sağ bacağımı hissetmiyordum ve bakmayada cesaret edemedim. Salıncak nerdeyse hiç haraket etmemişti. Hayal görüyordum. Hayır görmüyordum, burnumdaki gerçek kandı ve dizimdeki yara gerçekti.
Zar zor "Helen, yardım et" diyebildim. Fakat ses yoktu. Sonunda ayağa kalkabildim. Çantamı görünce ona doğru ilerledim. Çantam parçalanmıştı, kitaplarım yere saçılmış, telefonum kırılmıştı. Çantama üzgün bakışlarla bakarken. Ben daha hiçbirşey anlayamadan, karşımda iki metrelik bir kurt bana doğru koşuyordu. Gözlerime inanamiyordum, ağzım açık birşekilde ona bakarken kuyruğunu savurdu. Çok büyük bir hava akımı tarafından arkaya fırlatıldım. Tam yolun ortasına fırladım. Yerde yatiyordum, ağzımdan kan çıkıyordu ve kendimi bir ölü gibi hissediyordum. Gözlerimi açtığımda benim yaşlarımda bir kız ve çocuğun kurt ile savaştığını gördüm. Nasıl göründüklerini burdan seçemiyordum fakat, hızlılardı. Hemde çok, gözlerimle üçünüde takip edemiyordum. Fakat, ne çocuklar ne kadar hızlı olursa olsun kurt daha hızlı ve güçlüydü ve sonunda kurt kaçmayı becerdi.
Kulağımda bir el hissettim, kulağımdan aşağıya tam ağzıma geldi el. Iki çocukda bana doğru koşmaya başladılar bağırıyorlardı fakat onları duyamiyordum. En sonunda burnuma tatlı bir koku geldi, çok güzeldi koku, çok güzel. En sonunda kendimden geçtim.
Mavi deniz, masmavi gökyüzü ve parlayan güneş. Denizin üstünde bir sürü gemi ve denizci cesetleri. Gemilerin çoğu yanıyordu ve hepsi parçalanmıştı. Ben herşeye üstten bakıyordum, nerede duruyordum bilmiyordum. Ama içimde bir ses senin suçun diyordu. Sen yaptın. Senin suçun. Sesler içimde yankılanıyordu. Fakat bir gram bile üzülmüyordum.
Nefes nefese uyandım. Uyanır uyanmaz burnuma nane kokusu geldi. Etrafıma baktığımda hastane odası gibi bir yerde olduğumu gördüm. Tabiikide hastanede olacaktım. Neler olduğunu bir düşündüm. Kurt, salıncak, çocuklar ve o koku. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum ya da hatırlamıyordum. Sadece güzeldi.
Yataktan çıktım ve üstümde beyaz askılı bir üst ve açık mavi bir şort olduğunu fark ettim. Bir lavabo bulma umuduyla etrafıma baktım. Sadece benim olduğum yatak vardı. Yatağımın yanında bir komodin, ilaçların olduğu bir masa, beyaz bir koltuk vardı. Herşey beyazdı ve bu çok sinir bozucuydu. Odada iki kapı vardı birisi yatağın biraz yanında ve tam karşısında. Mantıken yatağın tam yanındakine gittim. Tahmin ettiğim gibi lavaboyu buldum. Basit bir tuvaletti işte. Direk aynaya gittim. Kaşımın üstünde bir bandaj, dudaklarım şişmişti. Saçlarımda tek bir düğüm yokmuş gibi görünüyordu. Kendime biraz daha dikkat ettiğimde dizimde ve karnımın sol tarafında bir bandaj daha vardı.
Etrafıma bakınca odadaki tek renk turuncu saçlarımdı ve siyah ceket. Siyah Ceket? Cekete doğru yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL MELEK
FantasyTam bir baş belası olan Annabella hayatının gerçek anlamını keşfedince hayatı tamamen alt üst olur. Tuhaf rüyalar,halisinasyonlar ve kafasındaki tuhaf sesler herşey bir anlam kazanır. Fakat iki dünyanında güvenliği için kendisinin ve kardeşinin haya...