HUZUR

39 3 0
                                    

Bu sabah nedense mutlu uyanmıştım içimde bir enerji vardı. Ama kendim uyanmamıştım telefonuma gelen mesaj sesiyle uyandım. Kayıtlı olmayan bir numara mesaj atmıştı. "20 dakikaya hazır ol kahvaltı yapma CAN" yazıyordu nedensizce içimi yine bir heyecan kaplamıştı. Lanet olsun niye böyle oluyordu ki neden daha önce hissettmediklerimi bu adama karşı hissediyordum ? Saçlarımı karıştırarak banyoya doğru ilerledim kısa bir duşun ardından dolabimin karşısına geçtim. Allahım ne giyecektim ben ! İçimden bir ses "abartma alt tarafı bir kahvaltı yaparsınız " diye düşünürken o tarafıma hak verdim. Her zaman giydigim tişörtlerimden giyip altıma da siyah kotumu giydim. Saçlarımı düzleştirip, ayakkabılarımı giydim. Tam aynanın karşısında son kez kendime bakicaktim ki kapı çaldı. Yine şu kalbim aptal aşıkların ki gibi atmaya başladı. Ellerim titremeye ve terlemeye başladı. Hepsini es geçip kapıya ilerledim. Açtığımda gördüğüm manzara yine şaşırtıcıydı. Bu gün çok değişikti her gün siyah giyen adam bugün mavi giymişti gözüme o kadar hoş gelmişti ki sanırım kendimi fazla kaptırdım. Parmak şıklatmasıyla kendime geldim. " melek iyi misin ya ?" Hemen toparlanmaya çalıştım. Ne kadar oldu bilmiyorum ama...
" h-hoşgeldin " allah kahretsin yine kekeledim. Gülümseyip "hoşbuldum. Hazırsan çıkalım " dedi hala onu süzerken " olur çıkalım " dedim tam kapıyı kapatiyordum ki sesini duydum " hava bu gün biraz kapalı üzerine ceket al üşürsün " dedi beni nasıl benden fazla düşünebiliyordu ki ? " haklısın " deyip odama doğru ilerledim dolaptan deri ceketimi alıp dışarı çıktım. Merdivenlerden inerken konuşmaya başladım " Ee nereye gidiyoruz ?" Gülümseyip " seni harika bir yere kahvaltıya götürüyorum süpriz gidince görürsün" dedi içimi yine bir heyecan kapladı. " peki öyle olsun bakalım " diyip yürümeye devam ettim...
Yaklaşık 1 saatir sahilde yürüyoruz ama hala gelememiştik şu süpriz yere belki 10. Kez sorduğum soruyu tekrarladım " daha ne kadar gidicez ?" Canın yine aynı cevabı verip "az kaldı " demesini beklerdim ama beni şaşırtıp " geldik " dediğini duyduğumda gözlerimi ayaklarımdan çekip etrafa baktım.. Burası neresiydi böyle sanki cennete gelmiştik. Öyle bir manzara vardı ki karşımda hayatımda hiç bu kadar iyi hissetmemistim. Eşsiz bir Mavilikte küçüklüğümden beri sevdiğim rengine aşık olduğum deniz vardı. Ama öyle böyle değil gerçekten mükemmel bir yerdi. Bakışlarımı nihayet ordan çekip cana yönelttim. Dilim tutulmuş bir şekilde " sen nereye getirdin bizi böyle ? " dedim ve gülümsedim . Can ise bana bakıyordu "denizi sevdiğini biliyorum " deyip o da gülümsedi. Denizin mavisi gibi olan gözlerine baktım. Çok güzel gülüyordu herkezi kıskandıracak kadar güzel. Bu romantik ani bozup " Karnım çok acıktı. " dedim. Can ileri doğru yürüyüp az önce bıraktığı posetleri açtı. İçinden 2 tane küçük minder çıkardı birine kendi oturup birine bana uzattı alıp bende yanına oturdum. Sonra içinden poğaçaları ve küçük meyve sularımızı çıkardı. Gülümseyip bana uzattı. Alıp hemen yemeye başladım. Gerçekten çok acıkmıştım. Ama sanırım fazla hızlı yedim boğazıma kaçtığında öksurmeye başladım. Can gülerek hatta kahkaha atarak sırtıma vurmaya başladı. " bende tam yavaş ye boğulcaksın diyecektim ki demeye kalmadı. "Baştan kızgın bir şekilde ona baksam da sonra dayanamayıp bende gülmeye başladım. Yemeğimiz bittiğinde her şeyi toparladık. Ve tekrar yürümeye başladık. Onu yavaş yavaş tanıyordum. Onun aksine ! Orda baya oturmustuk sanırım neredeyse güneş batıyordu zaman ne kadar hızlı geçmişti ? Onun yanında hep böyle oluyordu. Birden ayakkabılarını çıkarıp pantolonunun pacalarini sıvadı ve denizin kıyısına gitti ayakları suda yürümeye başladı bana dönüp gülümseyerek " sende denemelisin " dedi böyle şeyleri sevmezdim. " yok ben almıyım " diyip gülümsedim. Can " hadi ama melek huzur verici bişey denemekten zarar gelmez. " onu kırmamak için " Tamam tamam geliyorum " deyip ayakkabılarımı çıkardım pantalonumun pacalarini hafifçe sıyırdım. Ve yanına gittim. Geç olduğu için denizin dalgaları artmıştı sahilde nerdeyse kimse yoktu. Ve bu yaptığım şeyi sevmiştim. Gerçekten huzur veriyordu. Kimsenin yapamadığı şeyi yapıyordu. Ben bu düşüncelerleyken can konuştu " neden intihar etmeyi denedin ?" Şaşırmıştım bunu gerçekten beklemiyordum. Gülüp " herseyi bilen can bey bunu bilmiyor mu ?" Can ciddi bi şekilde " Bunu senden duymak istiyorum tabi anlatmak istersen." Dedi bir süre sessizlikten sonra anlatmaya başladım...
"Hayat zor sürekli mücadele vermen gerekir ama bazen gücün kalmaz. Guvendiklerin yarı yolda bırakır. Hepsi gider. Dayanamadım daha fazla bu iki yüzlü insanları kaldıramadım. Hepsi bu." Sözlerimi bitirdigimde can alayli bir şekilde gülüp " intihar sebebin bu mu yani ?" Diye soru sinirli bi şekilde " bence gayet geçerli bir sebep " dedim. "Yanılıyosun " deyip söze başladı. " hayata 1 kere geliyoruz o kadar çok güzel şey var ki bu anları dolu dolu yaşamak lazım belki sana bu söylediklerim klışe geliyor. Ama bu böyle en başında aşık olman lazım hayata tutunman en azindan bu duyguyu tatmalisin."dedi. Gözlerinin içine bakarak "böyle saçma bir duyguyla mı hayata tutunucam komik olma aşk diye bişey yok " can bir anda durup bileğimi tuttu. Şaşırarak ona döndüm. Birden bağırmaya başladı. " Salaksın yemin ederim salaksın görmüyorsun dimi etrafını beni saçma sapan bir neden yüzünden seni kaybedicektim. Ya tutamasaydım melek gitseydin..." derin bir nefes alıp devam etti " izin ver sana aşkı öğretiyim sevmeyi, özlemeyi, dokunmayı, aşık olmayı sana bu dünyayı sevdireyim. " gözlerinin maviliğinde kayboldum. Yanımda deniz vardı ama hiç bişey onun gözlerinin mavisi kadar güzel olmayacaktı. Ve sanırım o bana bu lanet olası dünyayı sevdirmeye başlamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ŞİZOFREN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin