alyssa
baş ağrısı ve mide bulantısı ile uyandığım beşinci ya da altıncı gün, bilemiyorum. gözlerimin üzerine her zamanki gibi bir ağırlık çökmüş, gözlerimi kıpırdatamıyorum. üstelik baş ağrım da cabasıydı... ruhsal olarak tamamen çökmüşken birde fiziksel olarak acı çekmek istemiyordum.
sikeyim, betty'i çok özlüyordum.
"çok sarhoştu, anne. evden kaçmış, kalacak yeri yoktu."
şimdi de tatlı sesini duyuyordum. bu kadar çok içmeseydim hayal gücümün oyunlarına düşmezdim!
kafamı yavaşça oynattığımda yastığımın benim yastığım olmadığını fark ettim. bir dakika, başka bir yatakta mıydım?
"sorun değil, tatlım, bizde kalabilir. ama ailesine haber vermeliyiz, merak ediyorlardır. ben işe gidiyorum. ona kahvaltı hazırla. sonra görüşürüz, bebeğim."
öpücük sesleri ve ardından bir kapının kapanma sesini net bir şekilde işittiğimde öylece kaldım. bu bir hayal ürünü ya da rüya değildi, bu gerçekti. ben, şuan, betty'nin, evindeydim. kim bilir yatağında...
iyi de ben buraya nasıl gelebilmiştim?
yatağın diğer tarafında hareketlilik hissettiğimde hâlâ gözlerimi açmadığımı fark ettim. onu görmek istiyordum ama hazır mıydım, emin değildim. gözlerine bakacak yüzüm yoktu. öyle ki evlerinde olmaya bile yüzüm yoktu. kendimden ve ona yaptığımdan çok utanıyordum.
yüzüme bir gölge düştüğünde kalbimin hızlandığını hissettim. yüzüme vuran nefeslerle betty'nin hemen dibimde olduğunu kavramak çok zor değildi. ve şey, sanırım ben iyi değildim. biri beni şimdi öldürmeliydi.
"nefeslerin hızlanmış, yoksa heyecanlandın mı?" mırıltısı kulaklarıma doldu. "uyanık olduğunu biliyorum, alyssa. gözlerini açabilirsin, evde kimse yok."
nasıl anlamıştı ki ya? of!
gözlerimi yavaşça araladığımda yüzünü tahmin ettiğim gibi hemen dibimde buldum. dudaklarımız arasında çok az bir mesafe vardı ve lanet olsundu ki ben leş gibi alkol kokuyordum.
çikolata rengi gözlerini üzerime dikti. gülümsemiyordu, ağlamak istiyordum. üstelik gözlerinin altı da tıpkı benimkiler gibi çökmüştü. ağlamak istiyordum. benim yüzümden acı çektiği için deliler gibi ağlamak istiyordum.
ve yine büyük bir hata yaptığımı bile bile onu yavaşça üzerimden ittirdim. sonra koşa koşa odasından çıktım. odasını inceleyecek vaktim bile olmamıştı. tuvalet olduğunu düşündüğüm bir odaya girip kapıyı arkamdan kilitledim.
hemen sonra kapım yumruklandı zaten.
"yapma, alyssa. aç kapıyı. iyi değilsin."
iyi olmadığımı ben de biliyordum. beni böyle görmemeliydi. zaten yaptığım şey yüzünden yüzüne bile bakamıyordum.
klozetin kapağını açtım ve bir anda kusmaya başladım. kesinlikle betty beni görmemeliydi. ben bile şuan kendimden iğreniyordum.
"konuşmamız gerek, alyssa! aç kapıyı!"
açmayacaktım. açmak istiyordum ama açmayacaktım. karşısına hiç çıkmamalıydım.
aradan kaç saat geçti bilmiyordum fakat ben hâlâ tuvalette oturmuş sessizce yeni bir mide bulantısını bekliyordum. midemdeki her şeyi çıkarttığımdan oldukça emindim. sahi kaç saat geçmişti? asıl soru; saat kaçtı? ve betty neden bu kadar inatçıydı çünkü hâlâ azimle kapının diğer tarafında benim çıkmamı bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strange // girlxgirl
Short Storybilinmeyen numara: aman tanrım bilinmeyen numara: sen çok güzelsin [kısa hikaye içinde #1, 27.03.2016]