fifty four

16.3K 705 269
                                    

betty

walker ailesinin kapısında zile basmadan dikileli kaç dakika oldu bilmiyorum ama muhtemelen bir on dakika olmuş olabilirdi. kendimi ne zaman hazır hissedersem zile o zaman basacaktım, annem öyle yapmamı söylemişti. fakat annem hazır olmam için bir süre vermemişti! keşke verseydi, diye düşündüm. keşke verseydi çünkü ona göre kendimi hazırlayabilirdim ama şimdi aklımda hiçbir hedef yoktu ve ben bir türlü kendimi hazırlayamıyordum.

zile bas artık, betty.

en fazla ne olabilirdi ki? kızlarına karşı oldukça büyük ve saplantılı duygular beslediğim için benim garip olduğumu düşünmezlerdi herhalde. ne düşünüyordum ben? bunu onlara söylersem kalpten giderlerdi be!

içimden ona kadar saydım. zile basacaktım ve her şeyi akışına bırakacaktım bu kadar. hem içeri girdiğim an yanımda her zaman alyssa olacaktı, bu bana yeterdi.

parmağımı uzatıp zile bastım ve hızla geri çektim. basmasa mıydım? çok geç kalmıştım! ama kaçmak için çok geç değildi...

tam kaçmak için hazırlanmıştım ki kapı aniden açıldı ve aptalca girişimim başarısızlıkla sonuçlandı. kapıyı açan alyssa'nın annesiydi. sanki benim zile basmamı bekliyormuş gibi beni bekletmeden kapıyı hemen açmıştı. ve tanrım, gülümsüyordu.

bu iyi, diye geçirdim içimden. her şey iyi olacak.

"hoşgeldin, betty."

alyssa'nın annesi kapıyı benim geçmem için biraz daha araladığında beklemeden kendimi sıcacık eve attım. alyssa'nın annesi arkamdan kapıyı kapattı, ardından sırtımdaki çantayı çıkartmama yardım etti. içinde birkaç parça eşyam vardı, malum bu gece burada kalıyordum...

ceketimi de çıkarıp utanarak kadına uzattığımda bana tekrar gülümsedi. ilk başta bu gülüşün yapmacık olduğunu düşünmüştüm ama şimdi bana gerçekten samimi geliyordu. acaba gerçekten insanların dediği kadar tatlı bir yüzüm mü vardı? bu sorumun üzerine tanrı bana cevap olarak tam karşımda duran aynadaki yansımamı fark etmemi sağladı ve ben cevabımı aldım. ego kasmak gerekirse gerçekten çok tatlıydım. benim bile bazen yanaklarımı sıkasım geliyordu.

ben aynadaki yansımamla bakışırken alyssa'nın annesi bir anda kollarını bana doladı ve ben donup kaldım. karşılık vermem birkaç saniyemi aldı. eğer benden iğreniyor olsaydı sarılmazdı diye düşündüm. bu demek oluyordu ki benden iğrenmiyordu ve alyssa ile ben rahatça evlenebilirdik. içimdeki ses çıtayı yüksek tutma diye beni uyardı. önce okulu bitirir sonra evlenirdik.

annesi benden ayrıldığında karşımda alyssa belirdi. gülümsemekten kısılan gözleriyle bizi izliyordu. bir anda annesinin varlığını unutarak yanına gittim ve hızla kollarımı boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldım. sarıldığımda hemen karşılık verdi, ikimizde kıkırdıyorduk.

"seni özlemişim!" diye fısıldadı kulağıma. annesinin hemen arkamızda olduğu gerçeği konuşmamı engellediği için karşılık vermedim ve sadece sarılmaya devam ettim. annesi yanımızda olmasa sarılmak dışında başka şeylerde yapardım ama şimdilik bunla yetinmeliydim işte.

ayrıldığımda sırada beni babası bekliyordu. en korktuğum kısma gelmiştik. babası çok sert biri gibi duruyordu ve ah, sanırım ben ondan korkuyordum.

"hoşgeldin, kızım." diyerek o da kollarını bana dolayınca yumuşadım galiba. ben bu adama baba derdim be! bir gün o da olacaktı...

"betty acıkmıştır, hemen yemeğe geçelim." diyerek güzel sevgilim imdadıma yetişti. evet, çok açtım. gelmeden önce de bunu açık açık mesajla alyssa'ya belirtmiştim. hatta yetmemiş aç olduğumla ilgili şiir yazmaya çalışmıştım ama sonuç hüsrandı. yine de alyssa beni anlamıştı. çok açtım, o da kilo almamı istiyordu zaten.

strange // girlxgirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin